Kuranı Kerim'de sure sırası nasıldır? Kuranı Kerim'de sure sıralaması nasıl belirlenmiştir? Sizin için araştırdık. İşte Kuran'da sure sırası...
Ayetlerin konacağı sure ve sure içindeki yerleri, Peygamber Efendimiz'e (asm) vahiy yoluyla bildirilmiştir.
Nazil olan ayetler ve sureler belirli bir sıra ile gelmiyordu. Bir sure tamamlanmadan başka bir sure inebiliyor ve ayetler de belli bir sıra takip etmiyordu. Hz. Muhammed (asm) Cebrail'in (as) Allah'tan (cc) getirdiği emirleri deri parçası, hurma yaprağı, düz taş parçası, kürek kemiği gibi küçük parçalara yazdırıyordu. Ve Cebrail (as) her ayet geldikçe Hz. Muhammed'e (asm) konacağı sureyi ve sure içindeki yeri de öğretiyordu.
Surelerin Kur'an içinde takip ettiği sıra Hz. Osman'ın (ra) halifeliği zamanında ashapla istişare edilerek belirlenmiştir.
Hz. Ebu Bekir'in (ra) halifeliği zamanında Hz. Ömer (ra) savaşlarda kurra hafızlarının yani Kuran'ı tecvit ve tertil (tane tane, anlaşılır, usül ve kaideye göre) üzere okuyanların şehit edildiğini ve bundan dolayı Kur'an için endişeye kapıldığını söyledi.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz'in (asm) vahiy katibi olan ve Kuran'ı ezbere bilen Zeyd bin Sabit'i (ra) ve muhacir ve ensardan oluşan on iki kişilik istişare heyetini Kur'an nüshalarını bir araya getirmekle görevlendirdiler.
Hz. Ebu Bekir (ra), Hz. Zeyd'e (ra) Kuran'ı bir araya getirirken hafızasına güvenmemesini, her ayet için yazılı iki şahit istemesini şart koştu. Ve yanında yazılı Kur'an nüshası bulunduranların, bunları Hz. Zeyd'e (ra) teslim etmesini istedi. Getirilen yazılı nüshalarını Hz. Muhammed (asm) tarafından kontrol edilip edilmediği hususunda yemin ettiriliyordu.
Sonuç olarak Kur'an surelerinin şu andaki düzenine Hz. Osman'ın (ra) halifeliği sırasında ashapla istişare edilerek karar verilmiştir.
Allah'ın son mukaddes kitabı, bütün insanlığa İlahi fermanı olan Kur'an, yirmi üç senede ayet ayet, sûre sûre nazil olmuştur.
Peygamber Efendimiz (asm) kendisine nazil olan ayet ve sûreleri yanında bulunan sahabelerine okur, sahabeler de onu ezber ederler, bir kısmı da yazardı. Bundan ayrı olarak, Peygamber Efendimizin (asm) vahiy katipleri vardı. Bunlar nazil olan ayetleri ve sûreleri özel olarak yazmakla vazifeli idiler.
Gelen ayet ve sûrenin nerede yer alacağı, Kur'an'ın neresine gireceği de bizzat Peygamberimize (asm) Cebrail (as) vasıtasıyla bildiriliyor, o da vahiy katiplerine tarif ederek, gerekeni yaptırıyordu. Böylece Hz. Peygamber (asm)'in sağlığında Kur'an'ın tamamı yazılmış, nereye neyin gireceği belli olmuştur. Aynca Cebrail (as) her Ramazan'da gelir, o güne kadar nazil olmuş ayet ve sûreleri Peygamberimize (asm) yeni baştan okurdu.
Efendimizin (asm) vefatından evvelki son Ramazan'da Hz. Cibril (as) yine gelmiş, ancak bu sefer Kur'an'ı Peygamberimiz (asm) ile iki sefer okumuşlardı. Birinci sefer Hz. Cibril (as) okumuş, Peygamberimiz (asm) dinlemiş; ikinci seferde ise Peygamberimiz (asm) okumuş, Hz. Cibril (as) dinlemişti. Böylece Kur'an son şeklini almıştı.
Hz. Peygamber (asm)'in vefatından sonra ilahi rehber Kur'an metninin, ümmetin icmaından geçmek suretiyle, tek kelimesinden şüphe edilmeyecek tarzda; kıyamete kadar hiç kimsenin itiraz edemeyeceği tarzda toplanması gerekmişti.
Zeyd İbn Sabit diyor ki:
"Yemame Savaşında ashabın öldürülmesini müteakib, Hz. Ebu Bekir beni çağırttı. Yanına vardım. Hz.Ömer de orada idi. Ebu Bekir bana dedi ki: Ömer bana gelip dedi ki: "Yemame 'de Kur'an hafızları çok zayiat verdi. Bu gibi vakalarda hafızların ölmeleriyle Kur'an'ın birçoğunun zayi olmasından endişe ederim. Bana kalırsa Kur'an'ın cem edilmesi için bir emir çıkarman gerekir." Ben de Ömer'e şöyle cevap verdim: "Resulullah'ın yapmadığı bir işi nasıl yapabilirsin?", Ömer: "Vallahi bu hayırlı bir teşebbüstür." dedi. Sonra bu iş üzerinde o kadar durdu ki, bana söyleye söyleye neticede Allah kalbime bu işi yatırdı, ben de onun görüşünü benimsedim."
Zeyd devamla diyor ki: "Ebu Bekir bana dönüp şöyle dedi: "Sen genç, dinç, zeki bir adamsın. Kimse ittiham edemez. Zaten Resulullah'ın da vahiy katibi idin. Kur'an metnini topla." Vallahi bir dağı yerinden nakletmemi isteselerdi, Kur'an'ı toplama mes'uliyeti kadar bana ağır gelmezdi." Neticede Kur'an'ı hurma dallarından, yassı taşlardan ve insanların hafızalarından derlemeye başladım." (Buhari).
Kaynakların ittifakla bildirdiğine göre, Hz. Ebu Bekir, Zeyd'e asla hafızasına güvenmemesini, her ayet için iki delil olmak üzere, iki şahıstan yazılı nüsha aramasını emretti.
Bu iş için Zeyd, Hz.Ömer'in yardımını şart koşmuş, O'da ciddi bir şekilde kendisine yardım etmiştir.
Zeyd bizzat kendisi iyi bir hafız olduğu halde, kendisi gibi başka hafızlarla da yetinmeyip, her ayet hakkında mukabele görmüş iki yazılı şahid aramak gibi son derece titiz ve ilmi bir usül takib etmiştir. Yalnız Tevbe Suresinin sonundaki iki ayet hakkında, araştırmasına rağmen iki yazılı şahidi bulamamış, Ebu Huzeyme'deki yazılı nüshaya istinad etmek durumunda kalmıştır.
Bu şekilde Hz.Ebu Bekir devrinde biraraya getirilen sahifelere "el- Mushaf" denilmiştir.
Kur'an-ı Kerim'deki Sırasına Göre Sûrelerin Fihristi
Fatiha
Bakara
Âl-i İmran
Nisa
Maide
En'am
A'raf
Enfal
Tevbe
Yunus
Hûd
Yusuf
Ra'd
İbrahim
Hicr
Nahl
İsra
Kehf
Meryem
Ta-Ha
Enbiya
Hac
Mü'minûn
Nûr
Furkan
Şuara
Neml
Kasas
Ankebût
Rûm
Lokman
Secde
Ahzab
Sebe'
Fatır
Yasin
Saffat
Sad
Zümer
Mü'min
Fussilet
Şûra
Zuhruf
Duhan
Casiye
Ahkaf
Muhammed
Fetih
Hucurat
Kaf
Zariyat
Tûr
Necm
Kamer
Rahman
Vakıa
Hadid
Mücadele
Haşr
Mümtehine
Saf
Cum'a
Münafikûn
Teğabün
Talak
Tahrim
Mülk
Kalem
Hakka
Mearic
Nuh
Cin
Müzzemmil
Müddessir
Kıyamet
İnsan
Mürselat
Nebe'
Naziat
Abese
Tekvir
İnfitar
Mutaffifin
İnşikak
Bürûc
Tarık
A'la
Gaşiye
Fecr
Beled
Şems
Leyl
Duha
İnşirah
Tin
Alak
Kadir
Beyyine
Zilzal
Âdiyat
Karia
Tekasür
Asr
Hümeze
Fil
Kureyş
Maûn
Kevser
Kafirûn
Nasr
Tebbet
İhlas
Felak
Nas