Labubu bebekleri çocukların yeni kabusu mu?

Ebeveynler hatırlar… Bir dönem mavi balina oyunu vardı. Sonrasında bir oyunda yer alan momo adlı karakter yüzünden belirli bir yaş aralığındaki çocuklarda uyku problemi, evde tek kalamama, tek başına evin içinde başka odaya gidememe gibi durumlarda artış yaşanmaya başladı. Bir sonraki yıl da çocuklar arasında yine bir oyun yayıldı: Kanlı para. İsminden de anlaşılacağı gibi çocuk dünyasına hiç de ait olmayan bu sözde oyunda amaç birbirlerinin ellerini kanatmaktı. Bu oyunun da hemen arkasından yine bir sözde oyuncak karakteri popüler oldu: Huggy Wuggy. Tabii ki bu karakterin oyuncakları hemen her yerde satılmaya başlandı. Çocuklar arasında popüler hale geldi. Ebeveynlerden çocuk istiyor diye alanı oldu. Oyuncağa yönelik eleştiriler artınca oyuncağın satışı yasaklandı. Ancak huggy wuggy yine belirli bir yaş aralığındaki çocukların davranışlarını çoktan etkilemişti…

Şimdi de yeni bir furya başladı: Labubu bebekleri. Merkezime başvuran ebeveynlerden de gözlemlediğim kadarıyla şu anda ilk çocukluk (3-6 yaş) ve ilkokul (7-11) yaş aralığındaki çocukların duygu tanıma ve duygu düzenleme becerilerindeki sorunlar oldukça artmış durumda. Duygu düzenleme ile oyuncak bebeğin ne ilgisi var diyenleriniz olursa, palyaçodan korkan biriyle tanıştınız mı hiç? diye sormak isterim… Bunu bir düşünün…

Son aylarda sosyal medya platformlarının da etkisiyle labubu bebekleri fenomen haline geldi. Masum bir peluş gibi görünse de bazı ülkeler tehlikeyi hemen fark etti ve oyuncağı yasakladı. Darısı ülkemizin başına diyorum. Neden böyle diyorum gelin bir bakalım.

Labubu bebekleri, çocuk dünyasına ilişkin “güzel” ve “sevimli” algısına ters düşen korku estetiğine yönelik öğeler barındırıyor.

Küçük yaş grubu çocuklarda estetik algısı henüz gelişme aşamasında olduğu için bu tür figürler “güzel ile korkutucu” arasındaki sınırı bulanıklaştırıyor. Yani mutluluk ile öfke duygusunun karışması gibi birbirine zıt iki kavram iç içe geçmeye başlıyor. Bu da bazı çocuklarda kaygı tepkilerine bazılarında ise korku unsurlarına karşı duyarsızlaşmaya yol açabiliyor.

Duygusal düzenleme becerileri ve korku ile ilişki

Korku figürüne “tatlı” bir kılıf giydirilmesi, çocuğun iç dünyasında karışık mesajlar yaratabiliyor. “Korkulacak şey sevimli de olabilir.” Bu ikilemler, özellikle 7 yaş altı çocuklarda gerçek ile kurgu arasındaki ayrımı netleştirmeyi zorlaştırmaktadır. Özellikle 10 yaş altı çocuklarda estetik ve korku kavramı netleşmediği için tasarımı “korkutucu-sevimli” arasında kalan oyuncaklar dikkatle seçilmelidir.

Senin Labubu bebeğin yok mu? Bak benim var!

Okullarda ve arkadaş gruplarında popüler olan her obje, sosyal kabulün bir parçası haline gelir. Labubu bebekleri de bu sosyal statü aracılığıyla çocuklar arasında “senin yok mu, benim var” karşılaştırmalarına ve tüketim baskısına neden olabilir. Taklit davranışının güçlü olduğu ilkokul çağında, oyuncakla ilişkili “korku taklitleri” veya “rol oyunları” gerçek yaşam davranışlarına geçici de olsa yansıyabilmektedir.

Kör kutu etkisi

Labubu figürleri genellikle “kör kutu” sistemiyle satılıyor. Yani çocuklar hangi modeli alacağını bilmeden satın alıyor. Bu yöntem, çocukta sürpriz duygusunu beslerken aynı zamanda tekrar tekrar satın almaya yönelten bir ödül-beklenti döngüsü oluşturuyor. Bu yöntem ile satılan başka oyuncaklar da var ne yazık ki. Ailelerin bu konuda da dikkat etmesini öneriyorum. Çünkü bu pazarlama taktiği erken yaşta tüketim alışkanlıklarının ödül-bağımlılık mekanizmasına bağlanmasına zemin hazırlayabiliyor. Bu sebeple kör kutu alışverişinin sınırları belirlenerek çocuklara bu pazarlama tekniğinin işleyişi anlatılmalıdır.

Her pelüş oyuncak ne yazık ki sadece bir pelüş oyuncak değildir. Çocuk dünyası biz yetişkinlerin göremediğini görür. Bu tür figürlerin çocuk dünyasında ne tür anlamlar ürettiğini görmek ve yönlendirmek gerekir.

Her oyuncak aslında bir hikâye anlatır. Önemli olan çocuğun bu hikâyeyi nasıl okuduğudur.