Hepimiz bir şeylere bağlanmak isteriz. Kimimiz nostaljiye, kimimiz gelecek hayallerine, kimimiz de tüylü bir figürün tuhaf ama sevimli suratına… Son zamanlarda internette bir karakter çokça dolaşıyor: Sivri kulaklı, yaramaz bakışlı, tüylü ve sessiz — adı Labubu. Hong Konglu sanatçı Kasing Lung’un çizgi evreninden çıkıp koleksiyon dünyasında fırtına gibi esen bu yaratık, şimdi ne yazık ki başka bir fırtınanın da ortasında: dijital dolandırıcılığın.
Geçtiğimiz günlerde bir siber güvenlik şirketi, Labubu bebek meraklılarını hedef alan çok sayıda sahte çevrimiçi platform tespit ettiğini ve kullanıcıları uyardığını açıkladı. Kısacası: Sevimliliğin masumiyeti, internette her zaman bağışıklık kazandırmaz. Hatta tam tersine, kimi zaman en zayıf halkaya dönüşebilir. Labubu’nun minik dişleriyle gülümsediği o görselleri gören bir kullanıcı, “Bu çok tatlı, (ya da çok ucuz) hemen almalıyım” diyerek bilmediği bir siteye kredi kartı bilgilerini girebiliyor. Sosyal medya platformlarında “sadece 3 tane kaldı” diyen hesaplar, DM üzerinden sipariş alıp ortadan kayboluyor. Bazı sahte siteler, ürün göndermeyi bırakın, kullanıcıların tüm kişisel verilerini topluyor.
Burada mesele sadece bir oyuncak değil; mesele dijital güvenliğe olan bakışımız. Sevimli ambalajlar içinde sunulan her dijital deneyim, gerçekte güvenli değildir. Tıpkı kötü niyetli yazılımların bazen “çekiliş kazandınız” gibi başlıklarla geldiği gibi, siber dolandırıcılıklar da artık gönül çelici estetiklerle çalışıyor. Bu noktada medya okuryazarlığı devreye giriyor. Sadece doğru haberle yalan haberi ayırt etmek değil artık mesele; aynı zamanda bir internet sitesinin gerçekten güvenli olup olmadığını anlamak, bir influencer’ın sahte ürün tanıtımı yapıp yapmadığını sorgulamak, dijital platformlarda duygularla değil bilgiyle hareket etmek gerekiyor. Labubu, tam da bu medya farkındalığının testi gibi: Şirin mi? Evet. Gerçek mi? Bilmiyoruz. Güvenilir mi? Sorgulanmalı.
Özellikle genç kullanıcılar ve çocuklar için bu figürler, sadece koleksiyon objeleri değil, dijital dünya ile ilk temas noktalarından biri. Bu yüzden, çocuklara “internetten alışveriş yapma”yı değil, “internette nasıl şüphe duyulacağını” öğretmemiz gerekiyor. Çünkü yeni nesil dijital tehlikeler, artık karanlık koridorlarda değil, pembe arka planlarda ve emoji dolu reklamlarda saklanıyor. Dijital çağın masumiyetini temsil ettiği düşünülen bu figürler, aslında veri sömürüsü çağının yeni maskeleri olabilir. Labubu’nun gözlerine baktığınızda sadece bir oyuncak görmüyorsanız, siz medya çağının farkında birisiniz demektir.
Yine de siz, siz olun gerçek Labubu’nun peşinden koşarken, kişisel verilerinizi sahte Labubu'lara kaptırmayın. Unutmamak gerekir ki sevimli tuzaklar (bu sevimlilik çoğu zaman fiyat anlamında karşımıza çıkar), en derin dijital kayıpların başlangıcı olabilir.