Lanetleme
Bu lanet -ister hayvana, ister nebata, ister insana olsun- kötüdür. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Ne Allah'ın lanetiyle, ne gazapla ve ne de cehennemle birbirinize lanet okumayınız.87
Huzeyfe b. Yeman şöyle demiştir: 'Birbirlerine lanet okuyan bir kavim, Allah'ın azabına müstehak olur!'
İmran b. Husayn şöyle anlatıyor: 'Hz. Peygamber, bir seferde bulunuyordu. Devesinden aciz kalan Ensar'dan bir kadın, deveye lanet okudu. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle dedi:
Devenin sırtında bulunan şeyleri alınız. Zira deve mel'undur.88
Ravî der ki: 'Sanki ben şimdi deveyi görüyor gibiyim. Deve halkın arasında yürüyor, hiç kimse ona dokunup yaklaşmıyordu'.
Ebû Derda der ki: "Herhangi bir kimse, yere lanet okursa, yer ona: 'İkimizden hangisi Allah'a daha asi ise, Allah ona lanet etsin!' der".
Hz. Âişe şöyle anlatır: "Hz. Peygamber, Ebubekir Sıddîk'ın bir kölesine lanet okuduğunu duyunca dönüp Ebubekir'e baktı ve şöyle dedi:
Ey Ebubekir! Hem sıdk, hem lanet edicilik bir arada olur mu? Hayır! Kabe'nin rabbine yemin ederim ki olmaz!89
Hz. Peygamber bu sözünü iki veya üç defa tekrar etti. Bunun üzerine Hz. Ebubekir o gün kölesini azad ederek Hz. Peygambere gelip 'Bir daha böyle yapmayacağım' dedi". Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Lanet edenler, kıyamet gününde ne bir kimseye şefaat edebilirler ve ne de şahid olurlar.90
Enes şöyle anlatıyor: 'Adamın biri Hz. Peygamber ile beraber yürürken devesine lanet okudu. Bunun üzerine Hz. Peygamber kendisine şöyle dedi:
Ey Allah'ın kulu! Lanete uğramış bir devenin sırtında olduğun halde bizimle beraber yürüme!91
Hz. Peygamber, bu sözünü adamın yaptığının hoşuna gitmediğini belirtmek için söyledi. Lanet, kovmak ve Allah'tan uzaklaştırmaktan ibarettir. Bu ise, ancak Allah'tan uzaklaştırılmayı hak eden bir kimse hakkında caizdir. Allah'tan uzaklaştırılmayı gerektiren sıfatlar da küfür ve zulümdür. Mesela şöyle demelidir: 'Allah'ın laneti zalim ve kafirlerin üzerine olsun!' Böyle dediği zaman da Kur'an ve hadîste varid olan lafızları kullanmak uygundur. Çünkü lanet okumakta tehlike vardır; zira lanet 'Allah mel'unu uzaklaştırmıştır' şeklinde Allah adına hükmetmek demektir. Bu ise gaybdır. Allah'tan başka gaybı bilen yoktur. Hz. Peygamber (s.a) bile ancak Allah kendisini gayba muttali ederse bilir. Laneti gerektiren sıfatlar üçtür:
1.Küfür
2.Bid'at
3.Fısk
Bu sıfatların her birinde lanetin üç mertebesi vardır:
Birinci mertebe, umumî bir vasıftan dolayı lanet etmektir. 'Allah'ın laneti, kafirlerin, bid'atçıların ve fasıklarm üzerine olsun' denmesi gibi...
İkinci mertebe, daha hususî vasıflarla lanet etmektir. 'Allah'ın laneti, yahudiler, hristiyanlar, mecusiler, kaderîler, hariciler, rafıziler veya zinacılar, zalimler ve ribacılar üzerine olsun' denmesi gibi... Bütün bunlar caizdir. Fakat bid'atçıların vasıflarmdaki lanette tehlike vardır. Çünkü bid'atın bilinmesi gayet çapraşıktır. Onun hakkında peygamberden nakledilen bir lafız varid olmamıştır. Bu bakımdan bu kısım lanetten avamın çekinmesi uygun olur. Çünkü böyle bir lanet okuyuş, benzeri ile muaraze etmeyi teşvik eder. Böylece halk arasında münakaşa kopar, fesad doğar!
Üçüncü mertebe, belli bir şahsa lanet okumaktır. Bu tür lanet okumada tehlike vardır. Mesela 'Allah'ın laneti Zeyd'in üzerine olsun! O kafirdir veya fasık veya bid'atçı dır' demek gibi... Bu husustaki tafsilat şudur: Şer'an lanet etmenin caiz olduğu insana lanet okumak caizdir. 'Allah, Firavun'a ve Ebû Cehil'e lanet etsin' demek gibi... Çünkü bu kimseler küfür üzerinde ölmüşler ve bu durum şer'an da bilinmektedir. Bizim zamanımızda belli bir şahsa lanet okumaya gelince -mesela 'Allah, Zeyd'e lanet etsin! O yahudidir' demek gibi- bu sözde tehlike vardır. Çünkü Zeyd'in yahudilikten dönüp müslüman olma ve Allah nezdinde müslüman olarak ölme ihtimali vardır. O halde onun mel'un olduğuna nasıl hükmedilebilir?
Eğer 'Zeyd hal-i hazırda kafir olduğundan dolayı ona lanet okunuyor. Nitekim müslüman bir kimse hal-i hazırda, müslüman olduğundan dolayı 'Allah ona rahmet etsin' denildiği gibi...' dersen, -her ne kadar bu müslümanın maazallah sonunda dininden dönmesi tasavvur edilebilirse de- bil ki bizim 'Allah ona rahmet etsin!' sözümüzün manası: 'Rahmetin sebebi olan İslam dini üzere Allah onu sabit kılsın, Allah onu ibadet üzerine daim eylesin' demektir. Fakat 'Allah kafiri, lanetin sebebi olan küfür üzerinde sabit kılsın' demek mümkün değildir. Çünkü böyle demek -Allah korusun- küfrü istemektir. Küfrü istemek de haddi zatında küfürdür. Caiz olanı şöyle demektir: 'Eğer o küfür üzerine ölmüşse, Allah ona lanet etsin, Eğer İslam üzere ölmüşse lanet etmesin'. Bu ise gaybdır ve bilinmemektedir. Kayıtsız şartsız lanet okuyan bir kimse ise, küfür veya İslam arasında bulunuyordur. Bu bakımdan mutlak lanet okumakta tehlike vardır. Fakat kafir için olsa bile laneti terketmekte hiçbir tehlike yoktur. Madem ki kafir hakkında bu kaideyi öğrendin, o halde fasık veya bid'atçı olan Zeyd hakkında böyle olması daha evladır. Bu bakımdan belli şahıslara lanet okumakta büyük tehlike vardır. Çünkü belli şahısların durumu durmadan değişmektedir. Ancak sonunda lanete layık olacağı Hz. Peygambere bildirilen şahıs olursa durum değişir. Çünkü küfür üzere öleceği bilinen bir kimse için lanet okumak caizdir. Bu sırra binaen Hz. Peygamber birtakım kimseleri lanetlemiştir; zira Hz. Peygamber, Kureyş için yaptığı bedduada şöyle diyordu:
Ey Allahım! Hişam'ın oğlu Ebû Cehil ve Rabia'nın oğlu Utbe'yi pençe-i kahrınla yakala!..
Hz. Peygamber, bir cemaatin ismini zikretti ki onların tamamı Bedir savaşında küfür üzere öldürüldüler. Hatta Hz. Peygamber akibeti bilinmeyen bir kimseye de lanet ediyordu. Sonra bu tür lanet etmek Allah tarafından menedildi; zira rivayet ediliyor ki Hz. Peygamber Maune kuyusunda öğretmen olarak gönderilen ashab-ı kiramı öldüren kimselere bir ay boyunca (sabah namazının ikinci rek'atinin rükûundan sonra okuduğu) kunut duasında lanet okurdu.93 Bunun üzerine Allah Teala'nm şu ayeti nazil oldu:
Senin elinde birşey yoktur. Allah ya onların tevbesini kabul edip onları affeder veya zalim oldukları için onlara azabeder.
Yani 'Onlar belki müslüman olurlar. Onların melun olduklarını nereden biliyorsun?' Küfür üzerinde öldüğü bizce bilinen bir kimseye de lanet okumak caizdir. Fakat müslüman bir yakınma eziyet vermemek şartıyla. Eğer bir müslüman akrabası rahatsız oluyorsa caiz olmaz. Nitekim rivayet ediliyor ki; Hz. Peygamber (s.a) Taife giderken bir kabrin yanından geçti ve kime ait olduğunu Ebubekir Sıddîk'tan sordu. Ebubekir 'Bu kabir, Allah'a ve Hz. Peygambere asi olan Said b. Âs'ın kabridir' dedi. Bu söz üzerine Amr b. Said öfkelendi ve şöyle dedi: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu, öyle bir kişinin kabridir ki Ebû Kuhafe'den (Ebubekir'in pederi) daha fazla düşman kellesi vurdu ve misafirlere daha fazla yemek yedirdi'. Bunun üzerine Ebubekir 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu adam bana karşı bunu nasıl söyler?' dedi. Hz. Peygamber (s.a), Amr'a hitaben şöyle dedi: 'Ebubekir'e karşı dilini tut!' Amr uzaklaştıktan sonra Hz. Peygamber, Ebubekir'e yönelerek şöyle dedi:
Ey Ebubekir! Kafirlerden bahsettiğiniz zaman umumî bir şekilde bahsediniz. Çünkü isim zikrettiğiniz zaman evlatlar babaları için kızarlar.95
Bunun üzerine halk, artık hususî bir şekilde kafirleri zikretmekten menolundu.
Nuayman96 şarap içti ve birkaç defa Hz. Peygamber'in huzurunda cezalandırıldı. Bunun üzerine ashabdan biri 'Allah ona lanet etsin! Ne çok içiyor' dedi. Bu sözü işiten Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Ey kişi! Kardeşinin aleyhinde şeytana yardımcı olma! Başka bir rivayet şöyledir:
Böyle söyleme! Çünkü Nuayman, Allah'ı ve Peygamber'i sever.97
İşte görüldüğü gibi, Hz. Peygamber lanet okuyanı, lanetten menetmiştir. Hz. Peygamberin bu yasağı belli bir fasığa dahi lanet okumanın caiz olmadığına delalet eder. Kısacası belli şahıslara lanet okumakta tehlike vardır. Bundan her mü'min sakınmalıdır. İblis'e dahi lanet okumasa, okumayan için hiçbir tehlike yoktur. Artık İblis'ten başkasına lanet okumanın keyfiyeti düşünülsün!...
Soru: Yezid'e lanet okumak caiz midir? Çünkü o Hz. Hüseyin'in katilidir veya Hz. Hüseyin'in öldürülmesini emretmiştir.98
Cevap: Yezid'in Hz. Hüseyin'i öldürmesi veya öldürülmesini emrettiği sabit değildir. Bu bakımdan böyle yaptığı sabit olmadıkça 'Yezid, Hz. Hüseyin'i öldürdü' veya 'Onun öldürülmesini emretti' demek bile caiz değildir. Acaba böyle demek caiz değilse ona lanet okumak nasıl caiz olur? Çünkü müslüman bir kimseyi tahkik ve tedkiksiz büyük bir günaha nisbet etmek caiz değildir. Evet 'İbn Mülcem Hz. Ali'yi, Ebû Lu'lu Hz. Ömer'i öldürdü' demek caizdir. Çünkü bu olaylar tevatür yoluyla sabit olmuştur. Bu bakımdan hiçbir müslümana fısk veya küfür sıfatını, tahkik ve tedkik etmeksizin yakıştırmak caiz değildir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Kimse kimseyi ne küfürle ne de fıskla suçlamasın! Çünkü o kişi, suçlayanın dediği gibi değilse, o suç suçlayana döner.99
Bir kişi, başka bir kişinin küfrüne şahidlik ederse, muhakkak onlardan biri o küfrü alır. Eğer 'kafirdir' dediği kişi hakîkaten dediği gibi ise, bu hüküm doğrudur. Eğer kafir değilse, başkasını tekfir ettiğinden dolayı kendisi kafir olur!100
Bu hadîs-i şerifin manası şudur: Karşıdaki insanın müslüman olduğunu bildiği halde onu tekfir ederse kafir olur. Eğer bir bid'atten veya başka bir şeyden dolayı onun kafir olduğunu zannederse ve ona kafir derse (haddi zatında o da kafir değilse) bu sefer böyle diyen kafir değil, yanılmış olur.
Muaz der ki: Hz. Peygamber bana şöyle dedi:
Ey Muaz! Bir müslümana küfretmekten veya adil bir imama (devlet başkanına) isyandan seni menediyorum.101
Ölülere lanet okumak daha da şiddetlidir. Mesrûk der ki: Hz. Aişe'nin huzuruna girdim. Aişe validemiz 'Filan adam ne yapıyor? Allah ona lanet etsin!' dedi. Cevap olarak ona 'O öldü!' deyince, bu sefer Aişe validemiz 'Allah ona rahmet etsin!' dedi. Ben 'Bu nasıl oluyor? (Bir lanet okuyorsun, bir rahmet)' dedim. Cevap olarak şöyle dedi:
Sakın ölülere küfretmeyin. Çünkü onlar daha önce Allah'ın huzuruna gönderdikleri amellerinin üzerine gitmişlerdir.102
Hz. Peygamber başka bir hadîsinde şöyle buyurmuştur:
Ölülere sövmeyin! Çünkü siz bu sövmekle dirileri üzmüş olursunuz.103
Ey insanlar! Ashabım, arkadaşlarım ve dünürlerim hakkında beni koruyup gözetiniz. Onlara sövmeyiniz. Ey insanlar! Kişi öldüğü zaman onun hayırlı taraflarını anınız.104
Soru: Acaba 'Hz. Hüseyin'in katiline Allah lanet etsin!' veya 'Onu öldürmeyi emredene Allah lanet etsin!' demek caiz midir?
Cevap: Doğrusu şöyle demektir: 'Hz. Hüseyin'in katili; eğer tevbe etmeden ölmüş ise, Allah ona lanet etsin'. Çünkü Hz. Hüseyin'in katilinin tevbe ettikten sonra ölmüş olma ihtimali vardır; zira Hz. Peygamberin amcası Hz. Hamza'nm katili Vahşî, onu öldürürken kafirdi. Sonra gelip yaptıklarından ve küfründen tevbe etti. Bu bakımdan bir müslümanı öldürmek büyük bir günahtır. Bu günah küfür mertebesine varmaz. Bu bakımdan kişi, Hz. Hüseyin'in katiline 'eğer tevbe etmemişse' şeklinde değil de mutlak bir şekilde lanet okursa, bu okuyuşta tehlike vardır. Fakat Hz. Hüseyin'in katiline lanet okumazsa hiçbir tehlike yoktur. O halde susmak daha evladır.
Biz bu hususları halkın lanet hususundaki gevşekliğinden ve dilini başıboş bırakmasından dolayı belirttik. Mü'min bir kimse çok lanet okuyan bir kimse olamaz. Bu yüzden lanet, ancak küfür üzerine ölen kimseler hakkında veya vasıflarıyla bilinenler hakkında kullanılmalı... Belli şahıslar hakkında değil! Bu bakımdan belli şahıslara lanet etmek yerine Allah'ı anmak daha iyidir. Eğer bu da yoksa, susmakta selamet ve kurtuluş vardır.
Mekkî b, İbrahim şöyle anlatıyor: "Biz, İbn Avn'ın yanında oturuyorduk. Bu arada Bilal b. Ebi Burde'den105 bahsettiler ve kendisine lanet okudular. Aleyhinde atıp tuttular. İbn Avn da susmuştu. Dediler ki: 'Ey İbn Avn! Biz ancak Bilal'in sana yapmış olduğu zulümden dolayı aleyhinde konuşuyoruz! (Sen niçin sükût ediyorsun?)' İbn Avn cevap olarak dedi ki:
"Bu iki kelime kıyamet gününde benim amel defterimden çıkacaktır:
1.La ilahe illallah.
2.Allah filan adama lanet etsin!
Bu bakımdan benim sahifemden 'La ilahe illallah'ın çıkması 'Allah filana lanet etsin5 sözünün çıkmasından daha iyidir".
Bir zat Hz. Peygambere dedi ki: 'Bana nasihatta bulun!' Hz. Peygamber şöyle dedi:
Sana lanetçi olmamanı tavsiye ederim.106
İbn Ömer şöyle demiştir: 'Allah nezdinde insanların en sevimsizi, halka ta'neden ve lanet okuyanlardır'.
Seleften biri şöyle demiştir: 'Müslümana yapılan lanet, onu öldürme ile eşittir!' Hammad b. Zeyd, bu sözü rivayet ettikten sonra şöyle demiştir: "Ben 'bu söz hadîs-i merfu'dur' demekten zerre kadar çekinmem".
Ebû Katade'den şöyle söylediği rivayet ediliyor: Geçmiş zamanda şöyle deniliyordu: 'Bir mü'mine lanet okuyan onu öldürmüş gibidir'. Bu söz aynı zamanda Hz. Peygambere isnad edilen merfû bir hadîs olarak da nakledilmiştir.107
Bir insanın aleyhinde beddua etmek de mesuliyet bakımından lanete yakındır. Hatta zalimin aleyhinde beddua etmek bile böyledir. İnsanın mesela 'Allah ona sıhhat vermesin, 'Allah ona selamet vermesin' demesi ve benzeri sözler gibi... Çünkü böyle söylemek kötüdür. Nitekim haberde şöyle varid olmuştur:
Mazlum bir kimse muhakkak zalimin zulmüne karşılık verecek kadar beddua eder. Sonra kıyamet gününde zalimin hakkı onun yanında fazla bile kalır!108
86)Tirmizî
87)Tirmizî, Ebû Davûd
88)Müslim
89)İbn Ebî Dünya
90)Müslim
91)İbn Ebî Dünya
92)Müslim
93)Buharî ve Müslim
94)Hz. Peygamber BVr-i Matine de otuz kadar sahabîyi öldürenlere, sabah
ları bedduada bulunuyordu. Buharî ve Müslim'in diğer bir rivayetinde bir ay
devamlı Ra'l ve Zekvan kabilelerine beddua ettiği kayıtlıdır. Buharî ve
Müslim, Ebû Hüreyre'den şöyle rivayet etmişlerdir: Sabah namazında oku
duktan scnra tekbir getirir, başım kaldırır ve şöyle derdi: 'Ey Allahım
Lahyan vc RaTa lanet et'. Sonra Alu İmran sûresinin 128. ayeti nazil
olunca, Hz. Peygamber lanet etmeyi terketmiştir. {İthaf us-Saade, VII/486)
İbn Abdilberr
98)Yezid'in Hz. Hüseyin'i bizzat öldürmediği açıkça ortadadır. Fakat öldü
rülmesini emredip etmediğinde ihtilaf vardır.
99)Buharî, Müslim
100)Deylemî
101)Ebû Nuaym
102)Buharî
103)Tirmizî
104)Deylemî
105)Bilal, Ebû Bürde'nin, o da Ebû Musa el-Eş'arî'nin oğludur. Künyesi Ebû
Amr olan bu zat, Basra'nın hem emîri, hem de kadısı idi. Uzun zaman vali
lik yapmıştır.
106)İmam Ahmed, Taberanî
107)Müslim, Buharî