McKinsey ve Bakan’ın Masumiyet Karinesi

McKinsey?

Adam mı, kadın mı, şirket mi, yaratık mı? Sahi nesin sen arkadaş. İsminden olsa gerek daha ilk anda senden yana kinleniverdik millet olarak bilesin. Biz Müslümanlar öyleyizdir işte. Dünyanın dört bir yanından ecnebi futbolcu ve teknik direktör, bilgi, belge, akıl fikir alırız gıkımız çıkmaz ama iş siyasete gelince işler bir anda değişiverir. Hele ki Erdoğan'ın Başkan; damadının da ekonomiden sorumlu bakan olduğu bir zamanda hiç mi hiç aklımız ermez ecnebilerden gelecek akıla ve fikre. Sadece topçular değil ülkemizde kamp kurup bizimle aynı havayı teneffüs edenler aslında. TOBB'un "Sanayi" veri tabanına bakarsanız mesela 300'e yakını Alman, 200'e yakını Hollanda ve 100'den fazlası İtalyan olmak üzere toplamda 1000'den fazla yabancı sermayeli büyük işletmenin yer aldığını görürsünüz Anadolu topraklarında. ABD firmalarda var tabi…

Birçok Müslüman evladının Avrupa ve Amerika'da şu an itibariyle lisans ve yüksek lisans için bulunduğu, kısaca eğitim ve danışmanlık aldığı şu günlerde eylül ayı pılını pırtısını toplayıp takvimlerde duran o emanet son yaprağını da alıp mahfuz bir Ekim doğurmak üzereyken gündeme düşen bir ekonomi haberi ziyadesiyle akılları karıştırmaya yetti vesselam. Her fırsatta Erdoğan'ın damadı da damadı türküsünü ağızlarına sakız edip "ben bu çömezden ekonomist olmaz dediydim" diyebilmemin tazarrusuyla gün geçiren muhal-afetin bu günlerde dudak tiryakisi oldukları bir söz peyda oldu. "Türkiye ekonomisinin Amerika'ya teslim edildiğinden dem vuranı mı arasın, on altı bakanlığın Amerikalı bir şirkete teslim edildiği algısının peşine düşeni mi?

Bakan Albayrak'ın hafta içerisinde açıkladığı ve yeni yönetim sisteminin bir parçası olan hani o dört adet ofisten biri olan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi'nin uluslararası bir finans danışman firması olan McKinsey ile birtakım konularda işbirliği yapılacağı yönündeki beyanı, ülkenin satıldığını öne sürecek kadar alçalan madrabaz siyasetçi ve medyacıların bir kez daha niyetlerinin ne olduğunu gözler önüne sermiş oldu. O kadar ki birçok ortamda Amerika ve İngiltere gibi yurt dışında ün yapmış ecnebi üniversitelerinde okuduklarını kanıra kanıra söylediklerini görmezden gelip "gevurdan dost…[…] tümcesini ortalığa zerk etmenin aymazlığındalar.

Sahi nedir bu McKinsey gerçeği. Eski merkez bankasında başkanlık yapan Osman Yılmaz'dan tutunda çarşıda pazarda çalıştırdığı lahmacun dükkanını uluslararası işletme, kendisini de iktisadın babası Adam Simith zannedenlere varana dek ülkenin battığından, Amerika'nın kucağına itildiğinden, bütün bakanlıkların ipleriyle bir Yahudilere teslim edildiğinden yana sosyal medya ağzıyla konuşuyor oluşu hem komik hem de öküz altında buzağı aramaktan öte balık tutmaya çalışmak kadar abestir. Haydi rastgele… Haa! Niyetim Bakan Albayrak'ın yaptığının ya da yapmadığının şeksiz şüphesiz arkasında durmak falan değil. İyi mi kötü mü bekleyip göreceğiz. Bir tek gayem var o da "Ah bu ülkenin başındakiler bir tökezlese de bayram etsek" derdindekilerin muhayyilesini vuzuha kavuşturmaktır o kadar.

Aslına bakarsanız bu şirketin adını birçok kimse bu ay itibari ile duymuş olsa da şahsen ben bundan üç yıl önce yıllarca Fransız uçak firması Airbus'da çalışmış ve o zamanın Başbakanı Binali YILDIRIM'ın özel ricasıyla Türkiye'ye dönen ve ilk yerli uçağımızı yapan ekibe müdahil olan Konyalı bir uçak mühendisi ile aramızda geçen konuşma esnasında duydum. Kendisi kariyerinden bahsederken kısa adı AMPAS olan "Master Advanced Manufacturing Processes for Aeronautıcal Structures" derecesi olduğunu ve Fransa'da iken kariyer planlaması çerçevesinde McKinsey adı verilen global bir firmanın desteğiyle çalıştığı uçak firmasında iş sahibi olduğunu söylemişti.

Ben o yıllarda (2015) bunun tamda ne manaya geldiğini anlamasam da bugün farkına vardım ki Türkiye'de 1995'ten bu yana faaliyet gösteren ve yüzden fazla farklı lisanla atmıştan fazla ülkede binlerce üst düzey danışmanıyla özellikle büyük şirketlere finans danışmanlığı yapmaktaymış. Varlıklarından çok hoşnut olmasak da kimi Avrupa merkezli kimi de yerli Türkiye'de faaliyet gösteren bazı bankaların genel müdürlerine ve ülkemizin önde gelen holdinglerine finans ve yatırım danışmanlığı yanında uluslararası ticari faaliyetlerinde destek oluyorlarmış da bizim televizyon karşısında uyuyan milletimizin haberi yokmuş. Kimden? McKinsey&GCompany firmasından… Şöyle bir geriye gittiğinizde Türkiye'nin en prestijli okullarında -ODTÜ ve Boğaziçi- aktif olarak tanıtım faaliyetleri yaparak MBA gibi uluslararası kariyer planlamasına öğrenci dahi toplamışlar.

Şirket merkezinin New York olması, doların yükselişe geçtiği şu günlerde hele hele her şeyin iki katına satılır olduğu bir noktada Amerika kökenli bir şirketten destek alınması insanı irite etmeye yetiyor olsa da aslına bakarsanız yatak odamıza kadar giren adamları hor görmek için biraz geç kalmış sayılırız. Ne var ki Osmanlı'nın en güçlü olduğu günlerde ki Kanuni'nin şevketli ve satvetli devrinde başlayan Fars ve Bizans etkisi, devamında II. Mahmut'la birlikte Avrupa'ya öğrenci gönderilmesiyle nihayet buldu. Laleci 3. Ahmet'i, yine 3.Selim'i ve neredeyse bu konuda su koyuveren Avrupacı Abdülmecit'i unutmamak gerekir. Hepsi bir yana kızına Almanya'dan kurs hocası getirten II. Abdülhamit'e varana dek ehli salib'in ilminden, fenninden, fikrinden, reformundan ve dahi birçok şeyinden düşman bellediğimiz halde faydalanmak zorunda kalmışız, günaydın...

Ne var ki Türk Milli Eğitim sistemini 1924'lerde Amerikalı filozof John Dewey'e ve İstanbul'un yeniden imarını Fransız mimar Henry Prost'a emanet eden Mustafa Kemal'den; 1987'de Amerikan General Diynamics şirketinden hem F-16D uçakları hem de uçuş ve savaş eğitimi aldıran Turgut Özal'a; 1960'lardan 1980'li yıllara dek yapılan/yaptırılan başta tekstil, rafineri, kağıt, çimento ve şeker fabrikaları ve demir-çelik fabrikaları olmak üzere birçok ağır sanayinin hem kuruluşunda hem de Türk mühendis ve işçilerin eğitilmesinde, sonrasında da ürettiğimizi satabilmek amacıyla Ruslardan, Almanlardan, İtalyanlardan ve bazı Uzakdoğulu ülkelerden mecburi yardım alan Menderes'e, Demirel'e ve Erbakan Hocama varana dek her zaman ve zeminde ecnebilerin desteğine muhtaç olmuşuz. Günah mı tabi ki değil… Ne diyordu Üstad Necip Fazıl: "Ecnebilerden alınacak şey elzem ise dinlerinden dinlerimize bulaştırmadıkça caizdir."

Bahsi geçen danışmanlık firmasını daha geçen hafta falan kişinin yazdığı yazıdan öğrenenlerin üstüne basa basa söylediği bir şey var ki o da dünyaca ünlü "Enron" şirketinin batmış/batırılmış olması. Pekala, bu şirketin destek verdiği ve beynelmilel hale gelmiş ünlü firmaları da yazıvereydiniz ya. Yahut da McKinsey'i ve ondan destek görecek Bakan'ı tukaka ilan ettiğiniz kadar dünyanın önde gelen benzer danışmanlık firmalarından BCG, AEG, HAY, ARS ve ICC gibi danışmanlık şirketlerini de bir çırpıda tersleyiverseydiniz ya. Ya da Pentagon'un danışmanlık aldığı Türk Mühendisleri ve de NASA'da söz sahibi olan Türk bilim adamlarını Amerika'ya akıllarını satıyorlar diyerek vatan haini ilan ediverseydiniz ya hazır ağzınızı açmışken.

Gönül isterdi ki kimseye bahusus da Amerika'ya muhtaç olmayalım ama ülke olarak, daha doğrusu millet olarak bin yıldır bütün uluslararası sermaye ve terör örgütlerinin kıskacında kalarak yaşadığımız/yaşatıldığımız ekonomik sıkıntıları aşmak için hamdolsun IMF'ye dilenmek yerine uluslararası bir çıpa görevi görecek cihanşümul bir danışmanlık şirketinden finansal işbirliği desteği alıyor olmaktır görünen. Ekonomi yönetiminin daha çok yerli üretim ve tasarruf merkezli bir şekilde hayata geçirilmesini İMF'li günler olarak gören; danışmanlık desteğini de bir kayyumluk zanneden ya da görmek isteyen güruha denilebilecek tek bir şey var ki o da ezcümle "Allah her birinizi ayrı ayrı ıslah etsin" tazarrusudur. Hem kimse bu çalışmadan her şeyiyle şeffaflık beklemesin. Doğaldır ki devlet nezdinde yürütülen bir çalışma. Yarın bir gün yok efendim dış piyasa da güven bitti de dış borç bulabilmek için adamlar bize gelin güveyi olacaklar da, ya da bono ve tahvil piyasası başta olmak üzere işleyen bütün parasal sürecin adamların kontrolünde olacağı safsatasıyla çıkılmasın ortaya.

Yok arkadaş onlar başkaydı bu durum başka, mesele Amerika, mesele rahip ve mesele dolar... Hatta ve hatta BlacRock, State Street, Vanguard, Fidelity şirketleri ve mesele Rothschild ailesi diyorsanız o zaman meseleyi siz başlayın kökten çözmeye ki beğenmediğiniz Erdoğan ve damadı peşinizden gelsinler. Mesela değil Amerika'dan finansal danışmanlık, iğne bile almayız alanı da saymayız diyorsanız çıkarıp atın o zaman Vısa Cardlarınızı, Master Kardlarınızı, Maestro kartlarınızı. Kapatın silikon vadisinden kalkıp gelen internetinizi, keyfinizin bir köşesinde söndürün sigaralarınızı, okumayın Amerikan malı telefonlarınızla ekonomiden yana çıkan haberleri, izlemeyin Hollywood çeşnili filmleri, güvenmeyin F-16D savaş uçaklarınıza, hem binmeyin Boing marka uçaklara yolculuk için, çıkarın atın marka olan eşofman ve spor malzemeleriniz ne varsa, söyleyin hanımlarınıza Amerikan icadı/fikri/üretimi ten çorap giymesinler, çalıştırmayın artık şu Windows denen zıkkımı da…

Kabul ediyorum ki çok saçmaydı son söylediklerim. Bahanemiz hazır çünkü. Biz vatandaşız ve bizi bunlara devlet mecbur ediyor doğru ya. O zaman buyurun cenaze namazına. Milli eğitim sisteminden tutunda birçok konuda Avrupa ve Amerika'dan destek alarak yapan ve yaptıran Mustafa Kemal'e, Amerika'dan Ekonomik alanda destek alan Menderes'e, Askeri mühimmat ve savaş uçağı hususunda destek isteyen Özal'a ve de onca sanayi binalarını ecnebilerin yardımıyla yapan ve enformasyon desteği alan Erbakan'a da edeceğiniz laf neyse bugün yaşanana da edeceğimiz laf o olmalı değil mi? Hani çocuğunu bakıcıya emanet eden bir insan için "eşini ve aile yaşamını da bakıcıya teslim etti" demek ne denli yanlış ise hiç hazzetmesek de icra makamı olmayacağı halde ecnebi bir firmadan finansal fikri destek görecek olmanın da ülke ekonomisinin külliyen onların elinde yürüyeceği yalanını söylemek ya da manşetlere taşımak o denli yanlıştır...

Gerçi bizler üç beş dil bilenler ülkesi olup dünya çapında akıl veren bir millet olmayı bırakın, konuştuğumuz Türkçeyi doğru düzgün öğrenemediğimiz ve her şeye siyasi bakıp oy uğruna yalan yanlış sözlerle maniple derdini güttüğümüz sürece daha çok destek alırız ehli salipten. Yazının başında da ifade ettiğim gibi benim derdim ne McKinsey denen firmanın ne de ekonomi bakanının icraatlarının sorgusuz kabul edicisi olmak. Tek bir niyetim var o da şu gerçeğe açıklık getirmek. Siz ne kadar kendinizi bugün yaşananların müsebbibi olarak görmüyor ve başınızdakilerden biliyorsanız, muhtemelen onlarda sorumlu olarak on beş yıllık geçmişlerini değil 15. Yüzyıldan bu yana süre gelen bir çözülmeyi ve küresel saldırıyı sebep bileceklerdir.