Mevlâna İdris

Günümüz çocukları ve gençleri talihli. Çünkü merhum Mevlâna İdris gibi iyi bir yazara sahipler. Benim çocuklarım, rahmetlinin ve diğer yazarlarımızın kitaplarını okuyarak büyüdü. Şimdi inşallah torunlar bu bilgi hazinesini keşfedecek. Yalnız hatırlatmak lazım. Mevlâna İdris’in eserleri küçükler kadar büyüklere de hitap ediyor.

Fani bir dünyada yaşıyoruz. Bütün insanlar gibi yazarlar da vadeleri dolduğunda yaşadıkları bu misafirhaneden ebedî âleme doğru yola çıkıyorlar. Ölmek mukadder ama yazarlar diğer hayır sahipleri gibi bıraktıkları eserlerle yaşıyor. Mevlâna İdris de unutulmayan değerlerimizden. Geçenlerde Eyüpsultan’da onu andık, kabrini ziyaret ettik. Sevenleri, dostları müşterek yaşadıkları hatıraları dile getirdiler.

İyi yayıncılar, kıymetli yazarların peşini asla bırakmaz. Mustafa Cangir de başında olduğu Vakvak Yayınları’nda Mevlâna İdris’in kitaplarını özenle yayımlıyor ve edebiyatımıza kazandırıyor. Vay Canına, “başka çocuklar için denemeler”den oluşuyor. Şöyle başlıyor: “Hey siz!.. Merhaba. Size ve çiçeklerinize, kalbinize. Ben Mevlâna İdris. Bir süre beraber olacağız. Islık çalmak, şarkı söylemek ve Amerikasız bir dünya düşünmek serbesttir. Beraberliğimiz süresince çekirdek yemenizi, sakız çiğnemenizi ve kesekâğıdı patlatmanızı destekliyorum. Dünya daha güzel olabilirdi. Farkındayım.”

İnceliklerin, duyarlıkların, zarafetin kalemidir İdris.”Onlar Olmazsa Olmaz”da direniş ruhunu ortaya koyar: “Ve toprak sevgimizdir/Bunları bir kenara koy/Saka kuşu sevgilimizdir/Yoksullar sevgilimizdir/Leylak sevgilimizdir/Özgürlük sevgilimizdir/Bosna, İstanbul, Kudüs/Bağdat, Şam, Kahire/Bunları bir kenara koy/Ve unutma/Ve savaş/yok eden ne varsa sevgililerimiz/Savaş onlarla”

Dua şairimizin vazgeçilmezidir: “Beni sensiz bırakma Allah’ım/Beni aşksız bırakma/Senin için olsun savaşlarım/Aşk için olsun” Duaların sonu gelmez: “Beni yanıltma Rabbim/Alçak kimse bileyim/Beni yanıltma Rabbim/Zalim kimse bileyim/Beni yanıltma Rabbim/Hain kimse bileyim/Beni yanıltma Rabbim/Düşman kimse bileyim/Beni yanıltma Rabbim/Tuzak neyse bileyim/Beni yanıltma Rabbim/Kötü neyse bileyim/Beni yanıltma Rabbim/Kendime döneyim/Ve sana yöneleyim/Hâlim neyse bileyim/Beni yanıltma Rabbim.”

Gazze’de bugün yaşanan soykırıma ve açlıktan ölen çocuklara şahit olmadı Mevlâna İdris. Ama başka katliamlarda benzer sahneleri gördü, yaşadı, hissetti ve yazdı: “Ölen Çocuklar İçin” mersiyeler kaleme aldı: “Bir insan ölüyordu dünyada/Savaştan değil depremden değil/Açlıktan bir insan ölüyordu./Ekmek utanıyordu/Terliyordu nimetler, gökyüzü ağlıyordu/Bir çocuk ölüyordu dünyada/Kanserden değil uçurumdan düşmekten değil/Açlıktan bir çocuk ölüyordu/Anneler çaresizdi./Onlar da ölüyordu.”

Harita bir bakıma vatandır çocuk için. Bunun için çocuklar haritalarını, ülkelerini, vatanlarını kaybetmemeli: “Bizim ülkemiz./O harita çizilmeliydi./Ülkemiz işaretlenmeliydi./Büyüyüp, yüreğimizin ışığını kaybedince/Büyümekten yorulup umuda, sevince ve özgürlüğe dönmek isteyince/Ülkemizi bulabilmeliydik./Çocuklar büyüyor ve ülkesini kaybediyor./Ülkesini kaybeden çocukların haritası yok./Ülkemi kaybedince dünyanın neresinde durduğumun anlamı da yok.”

Ellerimizin Büyük Boşluğu kitabında hisli, yürekli şiirler okuyoruz. “Bismillah” ile başlıyor eser. Şu yakıcı satırlar, günümüz çocuklarının hislerine ne kadar da benziyor: “Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık. Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor. Dünyanın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden, nizamnamelerden sıkıldık. Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden, bilgisayar tıkırtılarından, gazete hışırtılarından. Alıp başımızı gitmek istiyoruz.”

Şu münacat, ne kadar masumca ve çocukça: “Başımızın okşanmasını, gözyaşımızın silinmesini, kolumuza girilmesini istiyoruz. Yağmurunu ve meleklerini yeniden istiyoruz.” Şu mısraları okuyup da Gazze’li çocukların ruh hâlini hissetmemek mümkün mü: “Her yer gece çok gece/Ve biz meleklerini istiyoruz Rabbim.” Kuşlara çok benzetilir çocuklar. Ama kuşlar vurulmamalı asla, korunmalı: “Kuşlar gibi bakarken/Kuşlar gibi vurulan çocuklarla/Çok yenildik yetmez mi?” Bugün Filistin topraklarında yaşananlar, yıllar önce mısralara işlenmiş: “Bir mermiyle değişirken dünyamız/Kulağımızda uluslararası bir kınama/Büyük yokluk yurdunun uğuldayan sorusuyla/giriyoruz toprağa“ Şair, hepimizi sarsması gereken suali yöneltiyor insanlığa: “Bu çocuklar birer birer kaybolurken/Sisler içinde kime gidelim?”

Bitmedi Mevlâna İdris. “Atları Biz Vurmadık” şiiri vardı erdemlice. Duaları, niyazları, itirazları vardı. Güldürürken düşündüren Tehlikeli Bir Kipat’ı vardı. Tersine Adam, Televizyonları Bozulan Şehirdeki Sinirli Adam, Çocuk Kırmızı, Para Dağıtan Adam ve Halepli Zeynep’i vardı. Bahsedemedik, azımızı çoğa say aziz okuyucu. Zira yazılar biter Mevlâna İdris bitmez, rahmet diliyorum kendisine. Mustafa Cangir, teşekkürler. Haydi anneler, babalar, çocuklar! Hep birlikte kitapçıya… Mevlâna İdris’in kitaplarına!..