- Türkiye’de 1920’li, 30’lu Senelerin Tercüme Faâliyeti (Nazariye ve Kültürel-İctimâî Tahavvül) Ankara; Kurtuba Yl., Aralık 2016, 428 s. (Eserin büyük bir kısmı, Kemalist “Dîn İnk̆ilâbı” dalâletine ve onun bir parçası olarak “Öztürkce Kur’ân”, “Öztürkce Ezân” zulmüne tahsîs edilmiştir.)
- “Dîn Aleyhdârı Kemalist Târih Kitapları Nasıl Yazıldı?”, Yeni Söz, 3 - 5.11.2017, her gün tam sayfa 3 tefrika.
- “Benoist-Méchin'in Naklettiği Söz Sahîh miydi? ‘Evet, ahlâksız bir bedevînin İslâm denen o saçma ilâhiyâtı, hayâtımızı zehirleyen çürümüş bir leştir!’ ”, Yeni Söz, 6 - 7.11.2017, her gün tam sayfa 2 tefrika.
- “Siyonist Emperyalizminin Orta-Doğu’da Planlı Tahrîbâtı (Ben Guryon / Yinon Planları)”, Yeni Söz, 18 - 24.11.2017, her gün tam sayfa 7 tefrika.
- Kemalizm, İsrâil'in Kuruluşuna Nasıl Yardım Etti?; Yeni Söz, 20.12.2017 - 9.1.2018, her gün tam sayfa 21 tefrika.
- Mâhir Bir Stratejist: Munis Tekinalp veyâ Moïse Cohen; Yeni Söz, 27.5 - 21.6.2018, her gün tam sayfa 24 tefrika.
- Tekin Alp; Türkçü, Kemalist, Siyonist Esrarengiz Bir Adam; Derin Tarih’in ilâvesi, 2018, 64 s. (Kitabda, Yeni Söz’de tefrika edilen nüshadaki bâzı kısımlar noksândır.)
- Mustafa Kemâl'in Âilesi Dîndâr mıydı?; Yeni Söz, 22.6 - 5.8.2018, her gün tam sayfa 45 tefrika.
- Mustafa Kemâl'in Hastalığı, Ölümü, Cenâzesi; Yeni Söz, 20.9.2018 - 30.7.2020. (Her gün tam sayfa tefrikası iki seneye yakın süren, yine de neşri noksân kalan bu vâsi çalışmamızın son tefrika numarası, 668’dir. Fakat neşri esnâsında, zamân zamân ortaya çıkan tefrika numaralarındaki karışıklığı gidermek mümkün olmamıştır.)
- Kemalizmin “Târih Tezi” ve “Güneş-Dil Teorisi” Hurâfeleri; Yeni Söz, 11.2 - 23.5.2022, her gün tam sayfa 100 tefrika.
- Mustafa Kemâl'in Havradaki Resmî Cenâze Âyini; Yeni Söz, 4.8 - 1.10.2022, her gün tam sayfa 58 tefrika.
- Ayasofya Câmii'ne “Bizans Müzesi” Hakâretinin Sahîh Târihçesi; 6.11.2022 - 26.5.2023, her gün tam sayfa 198 tefrika. (Bu çalışmamızda, Ayasofya’ya câmi statüsünün iâdesi için verilen mücâdelelerin târihçesinin 1951’den sonrası noksân kalmıştır.)
- Yahûdilik-Masonluk Münâsebeti; Milat, 10.7 - 13.12.2024, her gün tam sayfa 119 tefrika.
“ONA HER ŞEY MÜBÂH!” DEDİRTEN BİRİNCİ MİSÂL:
MUSTAFA KEMÂL’İN “İÇKİ İPTİLÂSI”
Mustafa Kemâl’in “cirrhose alcoolique” hastalığından vefât ettiğini, bunun başlıca sebebinin kendisinin “içki iptilâsı” olduğunu ve hastalığın bütün safahâtını Mustafa Kemâl’in Hastalığı, Ölümü, Cenâzesi ünvânlı vâsi araştırmamızda (Yeni Söz, 20.9.2018 - 30.7.2020, her gün tam sayfa 668 tefrika), bu husûslardaki şahâdetleri ve sâir verileri esâslı bir tenk̆îd süzgecinden geçirerek îzâh etmiştik. Müsbit delîllere istinâden îzâh ettiğimiz bir başka cihet, bütün yerli-yabancı tabîblerinin kat’î tavsıyesine rağmen, büyük bir irâde zaafı göstererek, içkiden ve “gayr-i mazbût hayât”ından vazgeçemediği için iyileşememesi veyâ en azından, ölümünü çabuklaştırmış olmasıdır. Hâlbuki sâdece “müdâvî”, “müşâvir” ve sâir tabîbler değil, Hükûmet ve topyekûn Devlet, bütün imkânlarıyle, onun için seferber olmuştu… Velhâsıl, yakalandığı hastalığın da, iyileşememisinin de tek sebebi kendisidir, “içki iptilâsı”dır, “gayr-i mazbût hayât”ıdır; dîğer tâbirle, hastalığı için de, ölümü için de kendisinden başka bir mes’ûl armak, abesdir...
Onun bir “içki müptelâsı” olduğu, daha kendisi hayâttayken neredeyse umûmen bilinen bir vâkıa olmakla berâber, hastalığının başlıca sebebinin “içki iptilâsı” olduğunu tıbbî bir tesbît hâlinde alenen beyân edenlerden biri, (Hasan Rıza Soyak’ın şahâdetiyle) onun, 1938’den “yıllarca evvel, hususî ve müdavi doktorları arasına girmiş, (hastalığın) beliren arızalarını ve tedavilerini takip etmekle vazifedar”, Sıhhiye Vekâleti Müsteşârı Dr. Âsım İsmail Arar’dır (1890 - 1955).
Dr. Âsım İsmail Arar, Mustafa Kemâl’in hastalığı hakkında evvelâ 10 Kasım 1953 târihli Dünya gazetesinin “Atatürk İlâvesi”nde (s. 6) “Hastalığı ve Ölümü” başlıklı bir makâle neşretmiş, bilâhare, vefâtını müteâk̆ib, aynı mevzûa dâir Hâtırât’ı da, “Atatürk’ün Hastalıkları ve Ölümü” başlığı altında, 10 Kasım 1956’dan îtibâren Dünya gazetesinde tefrika edilmiştir. Bu mevzûda yazdıklarından bir kısmı, Hasan Rıza Soyak’ın Atatürk’ten Hatıralar isimli iki cildlik eserinde nakledilip tartışılmaktadır. (H. R. Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, İstanbul: Yapı Kredi Yl., 1973, c. II, ss. 723-736)
1920'lerden îtibâren “Tek Adam”ın değişmez vekîlharcı, 1934-39 senelerinin Cumhûrreîsliği Umûmî Kâtibi, Muhibbân-ı Hürriyet Locası müntesibi (ve muhtemelen Sabataî) Hasan Rızâ Soyak’ın (Üsküb, 1888 – İstanbul, 26.10.1970) mezkûr kitabı, dîğer kaynaklarla mukâyeseli olarak tenk̆îde tâbi tutulmak şartıyle, Kemalizm hakkında başlıca bir mürâcaat eseridir.
Dr. Arar tarafından ileri sürülüp Soyak tarafından cerhedilen mühim bir iddiâ, “alkolik siroz” teşhîsinin ilk def’a kendisi tarafından teşhîs edildiğidir. Hâlbuki, bizim de tesbît ettiğimiz vechiyle, mezk̃ûr hastalık, ilk def’a 22 veyâ 23 Ocak 1938’de, Yalova’da, buradaki Kaplıcaların Müdürü olan Prof. Dr. Nihad Reşad Belger tarafından teşhîs edilmiştir.
Dr. Arar, 1927’de Mustafa Kemâl’i tedâvî etmek üzere gelen Alman tabîblerine verdiği Fransızca raporunda: “Çok sigara içer ve gençliğinden beri alıştığı ispirtolu içkileri kullanır” demektedir. (Soyak 1973: II/725) Kezâ, Hâtırât’ında da, Mustafa Kemâl’in hastalığını teşhîs etmiye başladığında, “kendisinin bazan pek hudutsuz olan alkol iptilâsını” nazar-ı dikkate aldığını kaydetmektedir. (Soyak 1973: II/734)
(Akşam, 19.11.1934, s. 1) (https://portreler.fisek.org.tr/dr-asim-arar-1890-1955/; 18.9.2025)
***
“Eğlence ve içkiyle” yoğrulmuş bir hayât tarzı
Zâten, onun, en azından “Totaliter Şef” sıfatıyle hüküm sürdüğü senelerde, mûtâd işret sofraları dâhil, Müslümanlığa taban tabana zıd bir hayât tarzı (dîğer tâbirle, “eğlence ve içkiyle” yoğrulmuş bir hayât tarzı) olduğu o derece yaygın olarak biliniyordu ki bunun ak̃sini iddiâ etmek gülünc kaçardı… Bunu bu şekilde tesbît eden de, “Mûtâd Zevât”tan, onun bir nevi fedâîsi olan Kılıç Ali’dir (İstanbul, 1885 – a.y., 14.7.1971):
“…Eğlence ve içkiyi, bunların hepsini, çok sevdiği milletinin huzurunda ve onların arasında sadece bir vatandaş gibi açık olarak yapardı. Onun için aleyhinde yapılan propagandaların hiç birisine ehemmiyet ve kıymet vermezlerdi. Ben hâtıralarımda sırası geldikçe Atatürk'ün içkisinden ve eğlencelerden bahsediyorum. Yakın arkadaşlarımızdan biri bunu hoş görmemiş, bana: ‘- Niçin bunları açık olarak yazıyorsun? Bence hiç de muvafık değil!' demişti. Bu, arkadaşımın kendisine mahsus bir düşünce idi. Ona derhal cevap verdim: ‘- Niçin yazmıyayım? ‘Atatürk Cuma namazından çıkmış gelirken…' veyahut da ‘Namaza gidiyorduk, o sıralarda…' ilh…. diye riyakârane yazmış olsam buna sen inanır ve yazdıklarımın samimiyetine kani olur musun?' demiştim. Ahbabım bunun üzerine beni haklı bulmuş ve: ‘- Doğru yapıyorsun!' demeğe mecbur olmuştu. (Kılıç Ali, Atatürk'ün Hususiyetleri, İstanbul: Sel Yl., 1955, ss. 78-79)
(https://mustafakemalim.com/1926-1930-ataturk-fotograflari/#jp-carousel-5087; 29.8.2018)
(“İzmir, 1-5 Mart 1930”)
Mûtâd işret sofralarından biri… Sağında Âfet Hanım, solunda Şükrü Kaya… Ölümcül hastalık devresinde dahi “içki iptilâsı”ndan vaz geçemedi… İçkinin kendisini ne hâle getirdiği meydandayken, bütün Anadolu halkını kendisi gibi içki düşkünü yapmayı gâye edinmiş ve buna geniş mik̆yâsda muvaffak olmuştu… (Mustafa Kemâl’in Hastalığı, Ölümü, Cenâzesi; Yeni Söz, 26.9.2018/7) (Resimde soldaki ilk şahıs, İş Bankası İdâre Meclisi Âzâsı, işlediği cinâyete rağmen cezâlandırılmıyan Recep Zühtü Soyak, onun solundaki, Selânikli Salih Bozok, sağdaki birinci şahıs, muhtemelen, -1932/1933’te Maârif Vekîli- Rodos Cemâatinden, Farmason Dr. Reşit Galip’dir…)
***