Nuh kavmi neden helak olmuştur? Nuh kavmi nasıl helak olmuştur? Nuh (a.s)'ın kavmi nasıl helak olmuştur? Detaylar haberimizde...
Kur'an'da isimleri yer alan peygamberlerin beş tanesi Araptır. Bunlar; Hz. İsmail aleyhisselam, Hz. Şuayb aleyhisselam, Hz. Salih aleyhisselam, Hz. Hûd aleyhisselam ve Hz. Muhammed sallallahü aleyhi ve sellemdir.
Onların hepsi, Arapların yaşadığı bölgelerde peygamber olarak görev yapmışlardır. Kavimlerinin hemen hemen tamamı helak olan Hz. Şuayb, Medyen bölgesinde; Hz. Salih, Hicr bölgesinde; Hz. Hûd ise Ahkaf bölgesinde yaşamıştır.
Âd, Semûd ve Şuayb kavimlerinin helaki, Sebe' kavmini perişan eden Arim Seli, Ashabu'l-Uhdûd hadisesi ve Fil olayı, Arap toprakları olarak bilinen Biladü'l-Arap'ta meydana gelen helak hadiseleridir.
NUH (A.S.)'IN KAVMİ
Hz. Adem'den sonra insan nesli çoğalmış, bunlar yeryüzünde bir çok yeri imar etmişler ancak zamanla hak dinden uzaklaşarak putlara tapmaya başlamışlardır. Yüce Allah insanlara Nuh (a.s.)'ı peygamber olarak göndermiş; ancak insanlar onun öğütlerini dinlememişler, hatta onu alaya almışlardır. Nuh (a.s.), kavminin iman etmesinden ümidini kesince onların helak olmalarını istemiştir. Allah da ona bir gemi yapmasını emretmiş ve bu gemiye müminlerle cins hayvandan birer çift almasını söylemiştir. Bundan sonra büyük bir tufanla sular her tarafı kaplamıştır. İman etmeyenler boğulmuşlar ve böylece helak olmuşlardır.(9) Nuh kavminin helak edilmesinin nedeni Kur'an'da şöyle anlatılmaktadır: ..
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَى قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلَّا خَمْسِينَ عَامًا فَأَخَذَهُمُ الطُّوفَانُ وَهُمْ ظَالِمُونَ
"Andolsun, biz Nûh'u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik. O da dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Neticede onlar zulümlerini sürdürürlerken tûfan kendilerini yakalayıverdi." (Ankebut, 29/14).
مِمَّا خَطِيئَاتِهِمْ أُغْرِقُوا فَأُدْخِلُوا نَارًا فَلَمْ يَجِدُوا لَهُم مِّن دُونِ اللَّهِ أَنصَارًا
"Hataları (küfür ve isyanları) yüzünden suda boğuldular ve cehenneme sokuldular da kendileri için Allah'tan başka yardımcılar bulamadılar." (Nuh,71/25).
Nuh kavmi Allah'a ve Peygamberine isyan etmeleri, zulme, küfre ve günaha dalmaları sebebiyle helak olmuştur.
Nûh kavminin helak sebeplerinden başlıcaları şunlardır:
1) Küfür içindeydiler. Peygamberlerini, haşri ve neşri inkar ediyorlardı.
2) Putlara tapıyor ve şirki teşvîk ediyorlardı.
3) Nûh'u (a.s.) küçümsüyor, asî olup O'na eziyet ediyorlardı.
4) Kibirliydiler; fakîrlere "reziller" diye hitab ediyorlardı. Hikmet sahiplerini de küçük görüyorlardı. Hakîkaten, kibirleri yüzünden fakîrlerle oturmayı istememek de, helak olan kavimlerin kötü hasletlerinin başlıcalarındandır.
5) Kadınlarında edeb, iffet ve haya yoktu.
6) Dünya lezzetlerine çok düşkündüler.
7) Şükretmiyorlardı. Halbuki Cenab-ı Hak, verdiği nîmetlere şükredilmesini ve nankörlük edilmemesini emretmektedir.
Bir hadîs-i şerîfte şükür ve sabır ehli şöyle tavsîf edilmiştir:
"İki haslet vardır ki, bunlar her kimde bulunursa Allah onu şükredici ve sabredici olarak yazar. Bu iki haslet kendisinde bulunmayan kimseyi ise şükredici ve sabredici olarak yazmaz:
Her kim dînî hususlarda kendinden üstün olana bakıp ona uyar ve dünyevî konularda ise kendinden aşağı olana bakıp, Allah'ın verdiği nîmetlere hamdederse, işte böyle olan kimseyi Allah, şükredici ve sabredici olarak yazar. Dînî hususlarda kendinden aşağıda olana bakan, dünyevî konularda ise kendinden üstün olana bakıp elde edemediklerine üzülen kimseyi de Allah şükredici ve sabredici olarak yazmaz." (Tirmizî, Kıyamet, 58)
Nûh (a.s.) çok şükredici bir kuldu. Allah Teala onun bu husûsiyetini, bütün insanlığı ilahî nîmetler karşısında şükredici olmaya teşvîk için şöyle hatırlatır:
إِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا
"Şunu bilin ki Nûh çok şükreden bir kul idi." (el-İsra, 3)
Nitekim Nûh (a.s.) bir şey yiyip içmesinden elbise giymesine kadar, her hareketinde daima Cenab-ı Hakk'a hamd halindeydi. Giyinirken, yerken "besmele" çeker; yediğini bitirince veya giydiğini çıkarınca da "elhamdülillah" derdi. Bunun için Cenab-ı Hak ona "Abden şekûra: şükredici bir kul" ismini vermiştir. (İbn-i Hanbel, ez-Zühd, s. 50)
ŞÜKÜR NEDİR?
Şükür; kulun, ihsan edilen nîmetlere ve iyiliklere karşı sevinerek onları ihsan eden Rabbine çeşitli söz ve davranışlarla halisane bir kullukta bulunmasıdır. Bu da gösteriyor ki şükür, nîmetin hakîkî sahibini bilmenin ismidir.
Seriyyü's-Sakatî -kuddise sirruh- buyurur:
"Bir kimse bir nîmete kavuşur, fakat şükrünü îfa etmez ise, o nîmet elinden alınır!"
Nitekim Cenab-ı Hak ayet-i kerîmede buyurur:
لَئِنْ شَكَرْتُمْ َلأَزِيدَنَّكُمْ وَلَئِنْ كَفَرْتُمْ إِنَّ عَذَابِي لَشَدِيدٌ
"…Eğer şükrederseniz, elbette size (nîmetimi) artırırım. Ve eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir!" (İbrahîm, 7)