Osmaniye’de “Entelektüel” Nefes

Geçen hafta İlsander’in davetlisi olarak Osmaniye’de iki gün geçirdim. Benim için oldukça verimli olan bu iki boyunca, bol entelektüel sohbet yapma imkanı buldum. Bu açıdan Osmaniye’de başta İlsander’in başkanı Cevat Bal beyefendi olmak üzere tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.

Öncelikle İlsander’den bahsetmeliyim. İlsander özelde kültür, sanat ve düşünce faaliyetleri üzerine odaklanmış olan bir dernek, fakat sıradan bir dernek değil. Bu alandaki faaliyetlerini yetişkin, genç ve kadınlara yönelik sürdürmektedir. Abone oldukları dergileri ve belirledikleri kitapları sürekli tartışarak tematik bir şekilde ilerlemekteler. Üstelik Osmaniye ve çevresinde insanlar da dernekle ilişkili durumdalar. İlsander post/modern zamanlarda bir cemaat ruhuyla çalışmalarını sürdürmekte; fakat içeriğindeki entelektüel boyut asla atlanmamalıdır.

Yetkin Düşünce dergisinin ciddi oranda aboneliği Osmaniye’de bu dernek çevresinde oluşmuş durumda. Derginin her sayısı kendi aralarında entelektüel tartışmaların konusu olmakta. Bu anlamda hem Cevat Bal beyin hem de Özgür Palta beyin ve ismini zikredemediğim onlarda insanın emeklerine sağlık. Bu arada kadınlara yönelik entelektüel faaliyetlerin oldukça yoğun olduğunu belirtmeliyim. Meselâ; yazın bir başka şehirde yaklaşık elli kişilik bir grupla benim “biyopolitika” konulu makalemi tartışmıştık.

Ramazan ayından önce aradıklarında bayram sonrası benim “Müslüman Aklını Kurmak” isimli kitabımı tartışmak istediklerini söylemişlerdi. Osmaniye’ye temelde gidiş hedefim bu kitabın tartışılmasıydı. Kitabı okuyan arkadaşlarla yaklaşık üç saat süren verimli bir tartışma gerçekleştirdik. Doğrusu orada kendimi bir üniversite ortamında hissettim. Biraz entelektüel kavramını öne çıkarmam da bu sebepten. Daha öncesinde dernekte Sıtkı beyle (yaşı benden büyük bir abimiz) yaptığımız konuşmada heyecanını hissettim. Bu da benim doğrusu ülkeye dair ümitlerimin altını çizmeme vesile oldu.

İki günlük programımızın ilk günü akşamı Osmaniye’de “İnsan Bozumu Karşısında Aileyi Yeniden İnşa Etmek” konulu konferansı verdim. O gün akşam çok yağmurlu olmasına rağmen ciddi bir dinleyici teşrif etmişti. Bu, bir boyutuyla insanların aile konusundaki gelecek beklentisi ve endişelerini de ifade etmekteydi. Konferans sonrası dinleyicilerle sohbet etme imkanı da buldum ve kitaplarımı imzaladım.

 Şuna inanıyorum ki, müslüman toplumların içinde bulunduğu handikaptan kurtulmak için ciddi bir ilmi ve entelektüel tartışmaya ihtiyaç bulunmaktadır. Aslında bu ilmi ve entelektüel müktesebatın bir güç sağlayacağını düşünmekteyim. Bazıları siyasi ve ekonomik gücü daha çok öncelemektedir. Elbette siyasi ve ekonomik güç, özellikle bugünün küresel dünyasında ihmal edilmemesi gereken bir noktadır. Fakat ilmi ve entelektüel anlamda güçlü olmayan toplumların sağlam bir zemini olamayacağı için, hem süreklilik sağlama noktasında problemler oluşmakta hem de sağlıklı bir yol alış imkanı zayıflamaktadır.

Artık tüm yaşadığımız sorunlar küresel ölçeklidir. Dolayısıyla meseleleri her ne kadar kendi çevremizden başlayarak ele alsak da, son kertede onun küresel niteliğini düşünmeden çözümler sunmak zorlaşmaktadır. Dolayısıyla müslümanlar meseleleri birer insanlık sorunu şeklinde incelemek ve daha geniş ufuktan incelemek zorundadırlar. Bu, aynı zamanda İslam’ın evrensel bakış açısına da bir göndermede bulunmak demektir.

Bugün küresel kapitalizmin krizleri giderek belirginleşmektedir. Fakat bir yandan dünya sistemi bu krizin tüm faturasını dünya halklarına ödetmeye çalışmakta diğer yandan onları etkisizleştirmeye çalışmaktadır. Bu kuşatılmışlığın nasıl aşılacağı ilk elden cevaplanması gereken temel bir soru(n)dur.