Trend

Peygamber Efendimizin babası Hz. Abdullah kimdir?

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in babası Hz. Abdullah kimdir? Hz. Abdullah''ın Hayatı nasıldır? Hz. Abdullah hangi dine mensuptu? Hz. Abdullah''ın kabri nerededir? İşte kısaca Hz. Abdulla''ın hayatı...

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in babası Hz. Abdullah kimdir? Hz. Abdullah'ın Hayatı nasıldır? Hz. Abdullah hangi dine mensuptu? Hz. Abdullah'ın kabri nerededir? İşte kısaca Hz. Abdulla'ın hayatı...

Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in babasının dı Abdullah annesnin adı Âmine'dir. O'nun mübarek soyu Hazret-i İsmaîl'in oğlu Kayzar sülalesinin en şereflisi olan Adnan'a kadar uzanır.

Hz. Abdullah ve Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in neseb-i şerîfleri şöyledir: Muhammed bin Abdullah bin Abdulmuttalib bin Haşim bin Abdi Menaf bin Kusayy bin Kilab bin Mürre bin Ka'b bin Lüey bin Galib bin Fihr bin Malik bin Nadr bin Kinane bin Huzeyme bin Müdrike bin İlyas bin Mudar bin Nizar bin Meadd bin Adnan. (Buharî, Menakıbu'l-Ensar, 28; İbn-i Hişam, I, 1-3; İbn-i Sa'd, I, 55-56)

KISACA PEYGAMBERİMİZİN BABASI HZ. ABDULLAH KİMDİR?

Künyesi Ebû Kusem, Ebû Muhammed veya Ebû Ahmed'dir (Belazürî, Ensabü'l-eşraf, s. 91). Kaynaklara göre Sasanî Hükümdarı Nûşirevan'ın saltanatının 24. yılında doğmuştur. Annesi Fatıma bint Amr'dır.

Abdullah'ın, akranları arasında çok beğenilen yakışıklı bir genç olduğu rivayet edilmektedir. Yüzünde diğer gençlerde bulunmayan bir güzellik ve parlaklık vardı. "Nûr-i Muhammedî" denilen bu nuru evlenene kadar anlında taşımış, evlendikten sonra bu nur Peygamber Efendimiz'in annesi Hz. Amineye geçmiştir. Genç yaşta Hz. Âmine ile evlenmiş ve evlendikten kısa bir süre sonra vefat etmiştir. Hz. Abdullah ile Hz. Âmine'nin Peygamber Efendimiz'den başka çocukları olmamıştır.

Evlendikten bir kaç ay sonra Hz. Peygamber Efendimiz doğmadan önce yaklaşık 25 yaşlarında m. 570 veya 571 yılında vefat etmiştir. (bk. ed-Duha 93/6). Ticaret maksadıyla yaptığı Şam (Gazze) seyahati dönüşünde hastalanmış ve Medine'de (Yesrib), babasının dayıları olan Adî b. Neccar oğulları yanında bir ay kadar hasta yattıktan sonra vefat etmiş, orada Nabiga adlı birine ait evin avlusuna defnedilmiştir. Mescid-i Nebevî'nin Ebû Bekir kapısı hizasında, yaklaşık 500 metre uzaklıkta bulunan ve kendisine ait olduğu kabul edilen kabir, mescidin 1976 yılında genişletilmesi sırasında yıkılmıştır.

HZ. ABDULLAH HANGİ DİNE MENSUPTU?

İslam alimlerinin ekserisine göre Peygamber -aleyhissalatü vesselam-'ın babası ve annesi de Mekke'deki Hazret-i İbrahim Aleyhisselam'ın hak dini olan hanîflerdendi.

Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-, nesebinin nezîh ve pak oluşu hakkında şöyle buyurmuştur:

"Ben, cahiliye devrinin kötülüklerinden hiçbir şey bulaşmaksızın, ana ve babamdan meydana geldim. Ben, ta Âdem'den babama ve anneme gelinceye kadar hep nikah mahsûlü olarak meydana geldim, asla zînadan meydana gelmedim!" (İbn-i Kesîr, el-Bidaye, II, 260)

"BEN İKİ KURBANLIĞIN OĞLUYUM" HADİS-İ ŞERİFİ

Hazret-i Peygamber'in bi'setine yakın dönemde tevhîd inancı yitirilmiş, Kabe kavim ve kabîlelere ait putlarla doldurulmuş, Zemzem kuyusu da iptal edilmiş bulunuyordu.

Peygamber Efendimiz'in dedesi Abdülmuttalib, birgün Hicr'de uyurken rüyasında kendisine Zemzem kuyusunu kazıp ortaya çıkarması söylendi. Daha sonra da bir işaretle kazılması gereken yer kendisine gösterildi.

Abdülmuttalib kazı işine başladığında Kureyşliler:

"–Mabedimizin yanını kazdırmayız." diyerek ona manî oldular. Abdülmuttalib'in henüz onlara karşı duracak gücü yoktu. Bunun üzerine Abdülmuttalib, Allah kendisine on evlat verir ve bunlar da onu koruyacak çağa erişirlerse, onlardan birisini Kabe'nin yanında kurban etmeyi adadı.

Bir müddet sonra Kureyşliler, Abdülmuttalib'de gördükleri bazı harikulade hal ve işaretler sebebiyle yumuşadılar ve ona müsaade ettiler. Abdülmuttalib kuyuyu kazdı ve Zemzem'i ortaya çıkardı. Zamanla on evladı dünyaya geldi ve kendisini koruyacak çağa eriştiler. Bunun üzerine rüyasında:

"–Adağını yerine getir!" denilerek yıllar önce Allah'a verdiği söz kendisine hatırlatıldı. Adağını yerine getirmek için sırayla koç ve sığır kesen Abdülmuttalib'den her seferinde daha büyüğü istendi. O ise:

"–Daha büyüğü nedir?" diye sorunca:

"–Oğullarından birisini kurban etmeyi adamıştın!" denildi. Bunun üzerine evlatlarını toplayan Abdülmuttalib, Allah için yapmış olduğu adağı gerçekleştirmek için onları itaate davet etti. Onlar da muhalefet etmeksizin:

"−Sen adağını yerine getir, istediğini yap!" dediler.

Abdülmuttalib aralarında kur'a çekerken:

"Allah'ım! Ben evlatlarımdan birisini Sana kurban etmeyi adamıştım. Aralarında kur'a çekeceğim, onlardan dilediğine isabet ettir!" diye dua etti.

Kur'a Peygamber Efendimiz'in babası Abdullah'a çıktı. Abdülmuttalib, kurban etmek üzere oğlunu Kabe'ye götürdüğünde Mekkeliler, evlat kurban etmenin adet haline gelmesinden korkarak ona manî oldular. Abdülmuttalib'i ikna ederek bir alime götürdüler. Âlim:

"−Sizde bir insanın diyeti ne kadardır?" diye sordu.

"−On devedir." diye cevap verdiler. Bunun üzerine alim:

"−Öyleyse Abdullah ile on deve arasında kur'a çekin, kur'a Abdullah'a çıkarsa on deve daha ilave ederek yirmi deve ile Abdullah arasında tekrar kur'a çekin. Bu sayıyı, kur'a develere çıkıncaya kadar onar onar artırın!" tavsiyesinde bulundu.

On deve ile Abdullah arasında kur'a çektiklerinde, kur'a Abdullah'a çıktı. On deve daha ilave ederek kur'ayı tekrarladılar, yine Abdullah'a çıktı. Develerin sayısı yüze varıncaya kadar kur'a bu minval üzere devam etti. Sayı yüze ulaşınca bu sefer kur'a develere çıktı. Abdülmuttalib iyice emîn olmak için kur'ayı üç defa daha tekrarladı. Bu esnada ayağa kalkarak oğlunun kurtulması için Allah'a dua etti. Her defasında da kur'anın develere çıktığını görünce oradakiler, sevinçlerinden tekbîr getirdiler. Sonra Abdulmuttalib develeri kurban ederek etlerini tasadduk etti. (Bkz. İbn-i Hişam; I, 163-168; İbn-i Sa'd, I, 83-85; Hakim, II, 604/4036.)

Bugün, İslam şerîatında öldürülen bir insanın diyetinin yüz deve veya bunun bedeli olarak belirlenmiş bulunması, bu tarihî hadiseye istinadendir.

Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, atası İsmaîl -aleyhisselam-'ın ve babası Abdullah'ın kurban edilmek için seçildiklerine işaretle:

"Ben iki kurbanlığın oğluyum." buyurmuşlardır. (Hakim, II, 609/4048)

Yine bu sebeple Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem-, "İbn-i Zebîhayn: İki kurbanlığın oğlu" diye de anılırdı. (Bkz. Hakim, II, 604/4036.)

HZ. ABDULAH'IN KABRİ NEREDE?

Hz. Abdullah'ın kabri Medine'de Nabiga adlı birine ait evin avlusuna defnedilmiştir. Mescid-i Nebevî'nin Ebû Bekir kapısı hizasında, yaklaşık 500 metre uzaklıkta bulunan ve kendisine ait olduğu kabul edilen kabir, mescidin 1976 yılında genişletilmesi sırasında yıkılmıştır. Şuan bu mezar mescidi içinde kalmıştır.

Hz. Abdullah'ın kabri Mescidi Nebi'nin Kıble tarafında bulunan Kıble Kapısından (Quba Gate 5 nolu kapı) girince soldaki ilk sütünun olduğu mekanda yer almaktadır.