Dünyanın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı rahmet Peygamberi efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (S.A.V)'in hayatta yer yüzünde yaşadığı yıllar içerisinde gösterdiği sayısız mucizeler olduğu gibi Efendimizin dünyaya teşrif ettiği gece de bazı mucizeler gerçekleşti. Son peygamberin geldiğini belli eden mucizeler nedir? Yeryüzünde nerelerde gerçekleşti? Detaylar haberimizde.
Cenab-ı Allah bir kudsi hadiste "Sen olmasaydın ya Muhammed alemleri yaratmazdım" buyuruyor. Bundan anlaşılıyor ki Yüce Allah tüm varlığı peygamberimizin yüzü suyu hürmetine yaratmış ona habibim demiş ve cennetin kapısına kendi adıyla birlikte Muhammed adını yazdırmıştır.
Tüm kainatın sevgilisi, rahmet peygamberi efendimiz hazreti Âdemden itibaren tüm peygamberler tarafından geleceği müjdelenen büyük kurtarıcı, insanlığı felaha kavuşturan kişidir. Elbette insanlığın yaratılışından itibaren gelmesi beklenen Habibullah'ın dünyaya gelişi, teşrif edişi de büyük mucizeler eşliğinde olmuştur. Rebiulevvel ayının on ikinci Pazartesi günü, tan yeri ağarırken, miladi 571 yılında Mekke de dünyaya gelen efendimizin dünyaya teşrifleri sırasında meydana gelen mucizelerden bazıları şunlardır:
1) Teşrif Ettikleri Gece Bir Yıldız Doğdu
Yahudiler arasında birçok alim vardı. Bunlar, kitaplarında Allah Resûlünün geleceğini görüp, öğrenmişlerdi. Yıldızlardan hüküm çıkarmada da usta sayılırlardı. Efendimizin doğumu gecesinde bir yıldız parlamış ve Yahudî alimler bu yıldızdan Ahir zaman Peygamberinin dünyaya teşrif ettiklerini anlamışlardı.
Peygamberimizin meşhur şairi Hassan bin Sabit (r.a.) bu hususu şöyle anlatmıştır:
"Ben sekiz yaşlarında var veya yoktum. Biliyorum, bir sabah vakti, Yahudî'nin biri 'Hey Yahudîler!' diye çığlık atarak koşuyordu. Yahudîler, 'Ne var, ne yırtınıyorsun?' diyerek adamın başına üşüştüler. Yahudî şöyle haykırıyordu: "'Haberiniz olsun, Ahmed'in yıldızı bu gece doğdu. Ahmed bu gece dünyaya geldi."'
2) Medayin'deki Kisra Sarayından On Dört Burç Çatırdayarak Yıkıldı
Kainatın Efendisinin doğduğu geceydi... Saatler, doğum anlarını gösteriyordu. Derin bir uykuya dalan Medayin şehri korkunç bir çatırdı ve gürültü sesiyle uyandı. Hükümdarla birlikte halk da heyecan içinde yataklarından fırladı. Manzara korkunçtu ve telaş verici idi. Hükümdar Sarayının o sapa sağlam burçlarından on dördü çatırdayarak yıkılıvermişti.
Geceyi korkular içinde geçiren Kisra sabaha çıkar çıkmaz memleketinin dinî reislerini derhal bir toplantıya çağırdı. Toplantıda, cereyan eden hadisenin neyin nesi olduğunu görüşeceklerdi. Bu sırada toplantıda bulunan İran başkadısı Mûbezan söz alarak gördüğü bir rüyayı anlattı:
"Gördüm ki yüzlerce kükremiş deve, önlerine şaha kalkmış Arap atları olduğu halde Dicle suyunu geçti ve İran topraklarına yayıldılar."
3) Kabe'nin İçini Karanlık Ve Kirlere Boğan Putların pek çoğu baş aşağı yıkıldı:
Kureyş müşrikleri, yeryüzünde Allah'ın evi olan Kabe'yi putlarla karanlıklara boğmuşlardı. Ne var ki, henüz Tevhid temsilcisi Resûl-i Kibriyanın dünyaya gözlerini açması karşısında bile, çoğu yerlerine kurşun ile perçinlenmiş bu putlar, hadisenin azametine dayanamayarak yerlere yıkılıverdiler.
Bu hadisenin ifade ettiği mana büyüktü: Dünyaya teşrif eden bu peygamberimiz, kendisine verilecek vazife gereği kapkaranlık şirk inancını ortadan kaldıracak, Tevhid inancını bayraklaştıracaktır. Ki bu vaad gerçek oldu Resûl-i Zîşan, kısa zamanda Kabe'yi cansız putlardan temizlediği gibi, gönüllerdeki putları da İslam îmanı ile yok ediverdi.
4) İstahrabat'ta Bin Seneden Beri Yanmakta Olan Mecûsîlerin Kocaman Ateş Yığınları Bir Anda Sönüverdi
Mecûsiler bu ateş yığınını kendilerine ilah kabul etmişlerdi. Efendimizin dünyaya teşrifleri ile birlikte bu kocaman ateş, sanki okyanusların istilasına uğramış basit bir ateşmiş gibi sönüverdi.Demek ki, gelen zat, putperestlik gibi, ateşperestliği de bir çırpıda ortadan kaldıracak ve yeryüzünü Tevhid meş'alesiyle aydınlatacaktı.
5) Takdis Edilen Meşhur Save (Taberiyye) Gölü Bir Anda Kuruyuverdi.
Bu da, gelen zatın, doğan kişinin Allah'ın izni ile olmayan şeylerin takdis edilmesini yasaklayacağının ifadesi idi.
6) Semave Vadisi Taşan Seller Altında Kalıp, Suya Gark Oldu.
Resûl-i Kibriya Efendimizin dünyaya gözlerini açtıkları geceydi. Taşan seller Semave Vadisi ve Semave şehrini sular altında bıraktı. Şehir halkı, dehşet içinde kalarak, çareyi dağlara ve tepelere sığınmakta buldu. Sonra da bir mektup yazarak durumu Kisra'ya bildirdiler ve kendisinden yiyecek ve içecek yardımı istediler.
7 ) Gök Kubbeden Salkım Salkım Yıldızlar Döküldü:
Nebiyy-i Ekrem Efendimizin dünyaya teşrifleri gecesinde hazan yaprağı gibi gök kubbeden yıldızlar döküldü. Bu hadise de şuna işaret ediyordu: Bundan böyle şeytan ve cinlerin gökten haber almaları son bulmuştur. "Madem Resûl-i Ekrem Aleyhisselatü Vesselam vahiy ile dünyaya çıktı, elbette yarım yamalak ve yalanlar ile karışık, kahinlerin ve gaipten haber verenlerin ve cinlerin ihbaratına (haberlerine) set çekmek lazımdır ki, vahye bir şüphe iras etmesinler ve vahye benzemesin. Evet, bi'setten evvel kahinlik çoktu. Kur'an, nazil olduktan sonra onlara son verildi.
Hatta çok kahinler îmana geldiler. Çünkü daha cinler taifesinden olan muhbirlerini bulamadılar."
O ana kadar görülmemiş bu hadiselerin Resûl-i Ekremin doğumu sırasında meydana gelmeleri elbette tesadüf değildi. Bütün bunlar Âhir zaman Peygamberi Hazret-i Muhammed'in (a.s.m.) zuhurunu haber veriyorlardı.
.