PKK'nın bomba yüklü kamyonla Dürümlü ile Tanışık Köyü arasında yapmış olduğu katliamın acısı tazeliğini koruyor. 15 ton bomba ile metrelerce derinlikte krater açan bu korkunç patlama, 16 kişinin feci bir şekilde hayatını kaybetmesi ile sonuçlandı. Bedenleri paramparça olmuş, toplam ağırlığı 60 kiloyu geçmeyen 13 kişi… Neden mi bunlar başlarına geldi? Bomba yüklü aracı köylerinde istemedikleri için…
Geçen seçimlerde 3 kişi dışında köydeki herkes, HDP'ye oy vermiş. Buna rağmen HDP, sessizliğini korumaya devam ediyor. Oysa Demirtaş, "Size insanlığı öğreteceğiz" demişti. "Silahları ancak biz susturabiliriz" diyen eş başkandan hiç haber yok. Celallenen, dayılanan Demirtaş, kayıplara karışmış durumda. Suskunluğun karanlık limanlarına sığınmak böyle olsa gerek. Bu suskunluğun siyasal anlamı ise HDP'nin meşruiyetini gittikçe yitiriyor olması. Şunu sormalıyız; sadece on altı köylünün hakkını savunamayan bir parti, bütün Kürtlerin hakkını nasıl savunabilir? Kürtleri parlamentoya taşıyabilir mi? Silahları susturabilir mi?
Sayın Demirtaş, Nerdesiniz?
Ya kendilerine Barış İnisiyatifi adını veren aydınlarımıza ne demeli? "Devletin katliamına ortak olmayacağız" diyen gazeteciler, yazarlar, akademisyenler, PKK'nın katliamlarına ortak olmayı mı tercih ediyorlar yoksa? Hani suskun kalmak, katliama ortak olmaktı. "Barış isteme suçunu gururla işleriz" diyen aydınlarımız nerede?
Edward Said; entelektüelin sürgünde, yabancı ve marjinal olduğunu belirtir. Evindeyken dahi evinde olmadığının bilincinde olan insandır o. Ya bizim aydınlarımızın hali pür melali? Onlar, milletin değerlerine yabancı olmayı, halkı aşağılamayı entellik sanır. Devlete veya AK Parti'ye düşmanlığı entellik zanneden aydınlarımızın yaşamış olduğu akıl tutulması, tam bir şizofreni… Kısacası, aydın ihaneti böyle olsa gerek.
Bir Kez Daha Aydın İhaneti…
Ya PKK'nın yapmış olduğu açıklamaya ne demeli? Açıklamasında köylüleri "yerel işbirlikçi" ilan eden PKK, katliamını böyle savunmuş. Açıklama, tam bir vahşet çağrısı… Vahap Coşkun Serbestiyet'teki "Yerel İşbirlikçiler" başlıklı yazısında, kıyameti çağrıştıran bu katliamın halka fatura edilmesini şöyle anlatıyor;
"Geçenlerde dar katılımlı bir toplantıya iştirak etmiştim. Söz alan herkes hendekleri, barikatları, bombalı saldırıları eleştirdi; hayatı bütünüyle tahrip ettiğini anlattı. Biri sordu. "Madem öyle, bunları kamuoyunda neden daha gür bir sesle dilendirmiyorsunuz? Başınıza bir şey geleceğinden mi korkuyorsunuz?"
Bu suale bir sivil toplum yetkilisinin verdiği cevap manidardı: "Biz ölmekten çok adımızın 'hain'e çıkmasından korkuyoruz. Bunun çocuklarımıza miras kalmasından, onlara da 'hain' muamelesi yapılmasından ürküyoruz."
PKK'nın Yapmış Olduğu Katliamlardan Bazıları…
PKK'nın yapmış olduğu katliamlar, aslında bununla da sınırlı değil. Açıkyol'da, Pınarcık'ta, Yolçatı'da, Çİftekavak'ta, Milan'da, Çobandere'de, Behmenin mezrasında, Sansa Deresi'nde Kürtleri vahşice katleden PKK değil miydi?
İşte bunlardan bir tanesi; "9 Mayıs 1988 tarihinde Mardin'in Nusaybin ilçesi Taşköyü'nün Behmenin mezrasını basan PKK'lı teröristler; bir aileden 8'i çocuk, 2'si kadın 11 kişiyi öldürdüler, 2 çocuk ise ağır yaralandı." Kendi yayın organında katliamı savunan PKK, o dönemde de aynı açıklamaya sığınmış; hain, işbirlikçi… Ne kadar kolay değil mi, adınızın haine çıkması ve yok edilmeniz…
Kısacası, PKK'nın katliamlarına suskun kalanlar, PKK'nın vahşetine ortak olur.