PKK'YA ÇOK AÇIK MEKTUP

0

Önce analar için birkaç kelam:

"Bilmem" diyordur analar, kaç zaman olmuştur, belki bir saat, belki bir gün, belki asırlar… Bildiğimiz: O andan beri, yürekteki kor hiç kül kabul etmiyor…

Evlatlar, hain kurşunu ile toprağa verilince, her ananın yüreği yangın yeridir, güneş gibi 'yanmak maddesi tükenmeden' İhanetler en çok anaların yüreğini vurur, feryat volkanı olur alev alev… Babalar zaten sessiz yangın yeridir, için için çatırdar sessizce yığılır içine…

Alçak, kurşunu sıkar, mayını patlatır, doğum sancıları gibi, ölüm sancısı tutar anaları… Kapılar çalınır, gelen görevlinin haberi ile evlatların Hz. Hamza tarafından, Hoşamedî ile ebedi alemde karşılandığı anlaşılır… Şehit anası olmak tesellidir ama alçağın kurşunu her gün görülmesi gereken bir hesabı hatırlatır… Hesap sorulma olmasaydı, o arzu yüreğe konulmazdı ki…

EY PKK:Biliyoruz ne Kürtsün nede Müslüman… Çok çirkin oyunların haplı oyuncağı olmuş, cehenneme koşarak ve yuvarlanarak gidiyorsun… Dünyan harap, ahiretin şimdiden darmadağın... Aklın uyuşturucu ve alçak fikirlerle uyuşmuş; silahına melül insanlara kahpece bakıyorsun... Yüksek dağlarda, alçak ruhunla içine düşürüldüğün oyunun pis figüranısın... Hayatını harap ederken, başkalarının hayatlarına vahşice son veriyorsun…

Senin dağda kurduğun sözde mahkemen var ve uyulmasını istersin, hesap sorarsın… Hiç aklına gelmiyor biliyorum: Senin dağda ve çirkin yerlerde adaletsiz adaletin, hesap sorman olacakta, dağların ve yıldızların yaratıcısının adil adaleti ve ağızdan burundan getirecek hesap sorması olasın mı? Zannında yanılıyorsun, küçük ve kusurları olan mahkemeler, büyük mahkemenin ve şaşmaz adaletinin ispatı ve anlaşılması gereken delilidir.

Aklını başına al: Alçak oluşum bu güne kadar işbirliği yaptığı hiç kimsenin yüzünü güldürmemiştir… Her zaman kullanmış ve hiç acımadan fırlatıp atmıştır... Onlar için sen, hedefe ulaştıracak araçsın. Seni kullanmaya müsait görmüş, yorulmadan içkisini yudumlayıp oyuna gelmeye müsait topraklara maşa etmiş… İslam'ın çocuklarına nefret edenlere, Kürdü ve türkü Araplar gibi ele geçirme planlarına, dağda taşta domuz yiyip, domuzca yaşayarak alet oluyorsun… Onlar nereye el atmış iseler mahvetmiş, huzuru dönmemek üzere kovalamışlar… Kendilerince zafere ulaştıkça, maşalarını yüz üstü ortada koyup, rezil etmişlerdir…

Oysa bu şerefli millet, kime el atmış, kiminle işbirliği yapmış ise ayazda bırakmamış, dost olmuş, kardeş olmuş; elindekini, gönül sofrasını, yer sofrasını paylaşmış… Barbar batın'ın alçakları yüzünden tarumar olan Suriye ortada... Türkiye, iki milyon insanına kucak açmış, yediriyor, içiriyor… Seni yoldan çıkaran zındık batı ve Siyonizm merhamet etmiyor, kucak açmıyor… Yıllarca kendilerini medeni ve insancıl gösterdiler… Gerçek yüzlerinden maskeler bile tiksinir… Mültecilere uygulanan tavra bakıp görebilirsin… Bu bile sana insanlık dersi ve Türk milletinin iyi niyetini; mazlumun yanında olduğunu gösterip ders vermiyor ve pişman etmiyorsa, zaten sen bağırsaklarını beyninde taşıyorsundur… Bu kafa ise Mehmetçiğin kurşununa hedef olması gerekir…

Uyumaya, uyuşturulmaya devam et… Zaten seni dağlar kusmaya başladı ve imanlı Kürt kardeşim gerçek yüzünü gördü... Bizim telaşımız; sen hayvan gibi gebermeden, aklını başına alıp, silahını teslim edip, kullanıldığın ipleri kesmendir… Hazır ecel gelmemiş iken, temiz bir pişmanlıkla zulmün durmasına adım atmandır… Yoksa bu kahraman ordu ve millet senide bitirecek ve tüm alçakları da yok edecektir…

Vahşi gibi biri, iman devi, canlar canı bir Hz. Hamza'yı mızrağına hedef yaptıktan sonra, pişmanlığın mengenesinden, küfrün dehşetinden, İslam'ın merhametli kucağına tövbe ile oturmuş, kabul görmüşse, senin tüm alçaklığını unutturacak pişmanlığın neden olmasın? Neden olmasın; adam gibi yaşasan, adam gibi bu topraklara ve insanlarına ihanetine derin pişmanlıklar yaşayarak, devletin adil eline teslim olup kalan ömrünü şerefle geçirsen, tüm kapılar kapanmadan…

Çirkin Amerika, dessas Avrupa, akrep Siyonizm sana temiz bir gelecek vermez… Onların ortaklığı sadece kendi menfaatleri içindir ve tarih boyunca insanlık için attıkları tek bir müspet adımları ve faydalı hiçbir şeyleri yok; yakmışlar, yıkmışlar, gaddarca öldürmüşler, milletleri birbirine düşman etmişler… Seni parayla uyuşturucuyla, serbest ahlaksızlıkla satın almış, bu bölgede rahat at koşturmak için kullanıyor…

Yapma! Etme! Yazıksın ve harcanıyorsun… Merak etsen, elindeki imkanla okusan, incelesen! Osmanlı her nereye gitmiş ise imar etmiş, hem gönülleri hem de yaşanan yerleri, hiç ayırt etmeden; diline ırkına ve dinine bakmadan… Erkek gibi gerektiğinde savaşmış kancıklık etmeden. Bebek öldürmemiş, kadın öldürmemiş, mazluma hiç dokunmamış. Ya sen, Hitler'i ve Cengiz'i aratan bir alçaklıkla, vahşice mazlumu kadını özellikle bebeği katlediyorsun... Yeryüzünde senin gibi hain yok... Sözde halkım dediğin Kürt kardeşimin ambülansını yakıyor, köprüsünü yıkıyor, aş iş götürecek, ümit olacak iş makinesini kullanılmaz hale getiriyorsun… Trafoya düşman, elektriğe düşman, hizmete düşman hele hele kuduz it gibi baraja düşmansın…

Kadını ve çocukları kullanarak, şeytanı bile utandıracak hileler ile seni maskara edenlere bayramlar yaşatıyorsun… Sende kalmayan insanlıkla ocağın batmış, Mehmetçiğin tokadını, milletin nefretini, şehitlerin intikamını hak ettin…

Sen bilirsin; insanca yaşamak, doğduğun topraklara sadakat teşekkürü yerine, kullanan alçaklara maşa olmaya devam etmek istiyorsan, sen ve seni kullananlar korksun, zira intikam acı olacak. Alparslan'ların, Selahaddin-i Eyyubilerin torunları hiç bu kadar kararlı değildiler…