Roblox

Biz Türkiye’de Roblox’un “fişini çekeli” bir yıldan fazla oldu. Ağustos 2024’te çocuk istismarı ve uygunsuz içerik gerekçeleriyle gelen o ani erişim engeli, dijital oyun dünyasında bomba etkisi yaratmıştı. Biz kapıları tamamen kilitleyip anahtarı denize atarken, dünyanın geri kalanı şimdi Roblox’un getirdiği yeni ve tartışmalı “duvarları” konuşuyor.

Geçenlerde gördüğüm bir haber, aslında bizim yasak kararının temelindeki endişelerin küresel çapta ne kadar haklı ama bir o kadar da geç kalınmış bir itirafı gibi. Olay şu: Roblox artık “herkesin herkesle konuşabildiği” o vahşi batı devrini kapatıyor. Şirket, yaşını doğrulamayan kullanıcıların sohbet özelliklerini, tabiri caizse “dilsiz moduna” alacak. Yeni sistem, kullanıcıları katı yaş gruplarına (9 altı, 9-12, 13-15 gibi) ayırıp, aralarına dijital parmaklıklar çekiyor. Yani 13 yaşındaki bir çocuğun, 20 yaşındaki bir üniversite öğrencisiyle (veya kendini öyle tanıtan biriyle) sohbet etmesi teknik olarak imkânsız hale geliyor.

Ancak asıl kıyamet, bu doğrulamanın nasıl yapılacağı noktasında kopuyor: Biyometrik Yüz Taraması. Evet, yanlış duymadınız. O rengârenk, bloklardan oluşan masum oyun platformu, şimdi kullanıcılarından kamera karşısına geçip bir “selfie videosu” çekmelerini istiyor. Yapay zekâ, yüz hatlarınızdan yaşınızı tahmin edecek ve sizi uygun gördüğünüz “çocuk parkına” hapsedecek. Şirket her ne kadar “verileri siliyoruz, merak etmeyin” dese de, milyonlarca çocuğun yüz verisinin bir oyun şirketi tarafından işlenmesi fikri, Orwell'in 1984'ünü bile gölgede bırakacak cinsten.

Bu hamleyi nasıl okumalıyız?

Öncelikle bu, Roblox'un “kral çıplak” deme şeklidir. Yıllarca “biz sadece platformuz, içerikten sorumlu değiliz” savunmasının arkasına sığındılar. Ancak artan davalar, ebeveyn şikâyetleri ve bizim gibi ülkelerin getirdiği yasaklar, şirketi köşeye sıkıştırdı. Bu yeni “yüz tarama” sistemi, aslında bir güvenlik önleminden ziyade, şirketin kendi paçasını kurtarma operasyonu gibi duruyor. “Bakın biz elimizden geleni yaptık, teknolojiyi kullandık” diyebilmek için atılmış, panik halinde bir adım.

Türkiye açısından bakarsak durum trajikomik. Biz “bu mecra güvenli değil” diyerek toptan yasakladık. Dünya ise “güvenli hale getirmek için teknolojiyi kullanalım” diyor. Hangi yöntem daha doğru? Yasaklayıp sorunu halının altına süpürmek mi, yoksa böyle distopik denetim mekanizmalarıyla sorunu çözmeye çalışmak mı? Roblox'un bu yeni sistemi, “çocuğunuzu koruyoruz” maskesi altında dijital mahremiyete açılmış dev bir gedik. Bir çocuğun oyun oynamak için biyometrik verisini sisteme girmesi, geleceğin interneti için korkunç bir emsal. Üstelik hepimiz biliyoruz ki, teknolojinin olduğu yerde her zaman bir “arka kapı” vardır. Abisinin yüzünü taratan, babasının telefonunu çalan çocukları bu sistem ne kadar engelleyebilir?

Roblox, üzerindeki “dijital bataklık” lekesini temizlemek için çok sert ve geç bir manevra yapıyor. Ancak bu manevra, Türkiye'deki yasağın kalkmasını sağlar mı? Hiç sanmıyorum. Çünkü sorun sadece kimin kiminle konuştuğu değil, o platformun çocuk psikolojisi üzerinde yarattığı sınırsız tüketim ve kontrolsüz etkileşim kültürü. Dünya çocuklarını yüz taramasıyla “fişlerken”, bizim çocuklarımız VPN tünellerinde o yasaklı dünyaya ulaşmaya devam ediyor. Değişen tek şey, artık o sanal evrende “dilsiz” kalacak olmaları. Belki de en büyük ironi budur: Çocukları susturmak için önce yüzlerini çalmak gerekiyor!