Sancaklarımızın kıymetini bilemedik!

Yaklaşık 13 yıl önce çalınan ve İstanbul’un fethiyle özdeşleşen birçok sembol arasında yer alan Fethin sembolü, tarihi sancak, yüzyıllar boyunca Bâlâ Süleyman Ağa Camii’nde muhafaza edildi. Ama hâlâ bulunamadı.

İstanbul’un fethiyle özdeşleşen, yüzyıllar boyunca Bâlâ Süleyman Ağa Camii’nde muhafaza edilen fakat bu kıymetli emanet 13 yıl önce çalındı ve hala kayıp. Oysa bu sancak, sadece bir savaş hatırası değil, aynı zamanda fethin manevi ruhunu taşıyan bir simgeydi. Sancağın muhafaza edildiği caminin hikâyesi ise başlı başına bir tarih hazinesi.

Bâlâ Süleyman Ağa, İstanbul’un fethi sırasında Osmanlı ordusunun dört topçu bölüğünden birinin komutanıydı. Büyük yararlılıklar gösteren bu kahraman asker, fetihten sonra Silivrikapı’da kendi adıyla anılan bir cami inşa ettirdi. Caminin en dikkat çekici yönü, fethin sembolü olan sancağın burada sergilenmesiydi. Bu sancak, yaklaşık 547 yıl boyunca camide muhafaza edildi. 2012 yılında çalındı ve bugüne kadar izine rastlanamadı.

HAT SANATIYLA BEZENMİŞ BİR MABET

Bâlâ Süleyman Ağa Camii, yalnızca tarihî değil, aynı zamanda sanatsal açıdan da oldukça zengindir. Cami, adeta bir hat müzesi gibidir. Mihrabın üstünde yer alan "Küllema dehale" ve iki yanında bulunan "Besmele" yazıları, hattat Şefik Bey’in imzasını taşır. Hilye-i Şerif levhası Hasan Rıza Efendi’ye, kubbedeki celi hatla yazılmış "İhlas-ı Şerif" ise Kadıasker İzzet Efendi’ye aittir.

Mihrap üzerinde tahtaya oyularak işlenmiş "Kalellahü Teâlâ, innema ya’müru mesacidellahi" ayeti, camiye ayrı bir ruh katar. Caminin çeşmesinde yer alan on beyitlik tarihî kitabe, Şeyh Mehmet Sadedin ve Şeyh Said Ali Efendiler tarafından yaptırıldığını gösterir. Bu kitabe, dönemin önde gelen hattatlarından Üsküdarlı Ali Rıza tarafından talik hatla yazılmıştır. Türbe cephesinde yer alan mermer üzerine işlenmiş Ayet-el Kürsi ve "Yekûlü ya leyteni" ayetleri ise Hattat Faik Efendi’nin zarif işçiliğini yansıtır.

KIYMETLİ EMANETLER VE KAYBOLAN MİRAS

Caminin en önemli eşyaları arasında, ne yazık ki artık mevcut olmayan Sancak-ı Şerif başı çekmektedir. Bunun dışında camide iki adet Kâbe örtüsü ve sedef kakmalı rahleler de yer alıyordu. Sancak, yalnızca askerî bir sembol değil, aynı zamanda fethin manevi atmosferini camiye taşıyan güçlü bir simgeydi. Camii, İstanbul sur içindeki Kocamustafapaşa semtinde, Mevlanakapı Tekke Sokağı’nda yer alır.

1457’de fethe katılan Topçubaşı Bâlâ Süleyman Ağa tarafından yaptırılmıştır. Mimarisi, Osmanlı karakterini yansıtan bu mescit zamanla büyük bir külliyeye dönüşmüş. Abdülaziz döneminde camiye, sıbyan mektebi, tekke, aşevi, çeşme, muvakkithane, misafirhane ve sebil gibi yapılar eklenmiştir. Aşevi ve misafirhane okul binasına dönüştürülmüş, muvakkithane ise lojman olmuştur. Sıbyan mektebinin sadece ana duvarları kalmış, yapı Millî Eğitim Bakanlığı'na tahsis edilmiştir. Çeşme ve sebil ise günümüzde aktif olarak kullanılmakta.