20. yüzyıl dengeleri artık yıkıldı. 21. Yüzyıl ise henüz kurulmadı. Yani ara bir dönemdeyiz. Şuara yeryüzündeki sıkıntıların nedeni de, 21. Yüzyıl’a KİMLERİN HÂKİMİYET KURACAĞINDAN kaynaklanıyor. Tabi bahsettiğimiz bu mücadelesinin, çok farklı veçheleri mevcut. Askeri, hukuki, siyasal, ekonomik, ideolojik ve teopolitik (dini) alanlar bunlardan bazıları. Ama asıl kavranın sermayeler arasında temellendiğini düşünürsek, diğerlerin tali kaldığını belirtmeden geçemeyiz. Peki, bu “SERMAYELER SAVAŞINDA” taraflar kim derseniz? Bizi takip edenler, aslında bir fikir beyan edebilirler. Zira terazinin bir kefesinde İNGİLTERE (CİTY OF LONDON), diğerindeyse ABD olduğuna yazılarımızda çokça zikrettik. Elbette bu iki sermayenin Çin, Fransa, İsrail, Rusya, Almanya gibi birçok ülkede, ağırlığı bulunduğu gibi birbirlerinin içerisinde de nüfuzlarının olması, bir kafa karışıklığı teşkil edebilir. Ancak asıl mesele; “DEVLET POLİTİKALARININ bahsettiğimiz bu sermayeler savaşında, KONJONKTÜREL OLARAK kimden yana ağırlık koyduğundan ibaret seyrettiği muhakkak.
Mesela ABD Demokratlarını baz alırsak; bilhassa CİTY OF LONDON’ı yani “finansal sermayeyi, yeşil enerji yatırımcılarını, dijitalist elitleri ve LGBT gibi ideolojileri savunanları” arkasına aldığı bir vakıa. Cumhuriyetçi Trump’un ise REEL SERMAYEYİ yani “fosil enerji sektörü, silah sanayicileri, bilişim ve ‘Yeniden Büyük Amerika’ diyen ırkçı ideolojinin (MAGA)” desteğini hissettiği açık. Bunun yanında her iki tarafı da zorlayan SİYONİST, ERMENİ, EVANJALİST… LOBİLER ve NEW EİCH TARİKATLARIN (İlmunati, Gül ve Haç…vb), çıkarları adına yer alabildikleri de bir gerçek. Şimdi bu dağılıma göre, spesifik örneklerle devam edelim isterseniz. Nitekim ALASKA’daki Trump-Putin görüşmesinden sonra yaşananlara, birde bu gözle bakmakta yarar var. Nasıl mı? Bu iki liderin her ne kadar karşıt görünseler de, Alaska’da BELLİ KONULARDA BERABER YOL YÜRÜMEYE karar verdiklerini yadsıyamamak lazım. Tıpkı geçmişte olduğu gibi kısaca… Keza 2 ülkenin Libya ve Suriye’ye de birbirlerinin kuyruğuna basmamaları, hatta İran’ın vurulmasında bile karşı karşıya gelmemeleri başka türlü izah edilemez. Bu minvalde Alaska’da alınan kararlar neticesinde, FİNANSAL OLİGARKLARLA (City of London) kol kola giren Avrupa, bir açmaza düşürüldü özetle. Akabinde de Trump’u ikna etmek için, soluğu Washington'da aldılar hatırlarsanız. Aldılar da Trump tarafından aşağılanmaları, günlerce kamuoyunu meşgul etti. O yüzden şu sıralar ABD’deki ayaklanmaları, “CİTY OF LONDON’un ORGANİZE ETTİĞİ ve TRUMP’UN ABD’sine KARŞI BİR HESAPLAŞMA” içerdiğini belirtmek pek ala mümkün. Zaten Trump’un da SOROS’u işaret ederek, bunu İFŞALADIĞI ayan beyan ortada.
ANLAYACAĞINIZ İNGİLTERE MERKEZLİ FİNANSAL BANKERLERİN, TRUMP’U VE DOLAYISIYLA TEMSİL ETTİĞİ SERMAYEYİ “İŞ YAPAMAZ HALE GETİRMEYE ÇALIŞTIĞI” ARTIK SIR DEĞİL. Buna verilebilecek en bariz misalin de; düne kadar İsrail’e toz kondurmayan Avrupa’nın, bir anda dönerek Filistin’i tanıması olduğu net. Evet, SİYONİST LOBİ çıkarlar adına, Trump’u ve temsil ettiği sermayeyi destekliyor bugün Amerika’da. Trump’da baskı, şantaj yahut menfaatleri gereği, bu lobilerin arzularına sırt çevirmiyor/çeviremiyor. Sonuçta bir yandan Epstein dosyaları, diğer yandan da sokak olayları ile KISTIRILMIŞ bir Trump mevzu bahis. Finans sermayenin ABD’yi, Ukrayna-Rusya Savaşına çekme gayreti de cabası. Ama Trump’un kemik kitlesi olan aşırı ırkçı MAGA akımının, “YENİDEN BÜYÜK AMERİKA” mottosuyla söz konusu lobilere (Siyonist) KARŞI BİR TAVIR ALDIĞI da bilinmekte. Üstelik “Siyonistlerin mallarına çökmeyi” dile getirenler bile var içlerinde. O nedenle Trump’un İsrail’i önceleyen tutumundan ötürü, MAGA nezdinde destek kaybetmesi de gayet normal görülüyor. Lakin asıl soru “bu savaşın nerelere varacağı”? Karakolda biteceği aşikâr. Ne diyelim! İnşallah bu fırtına da, ÜLKEMİZE BİR “HÜDAİ YOLU” açılır. Zalimler kahrolur, mazlumlar kazanır…