Siyonizm’in “İbrahimîlik” Maskesi ve Ümmetin Ateşle Sınanan Uyanışı

Dünyanın gözleri önünde oynanan büyük bir tiyatro var: Siyonizm’in “İbrahimî dinler” adıyla pazarladığı o sahte kardeşlik masalı. Adına barış dediler, işbirliği dediler, ortak ata dediler… Ama bu sahte söylemin arkasında yatan gerçek, kanla yazılmış bir işgal projesidir.

Bu proje, ümmetin zihnini uyuşturmak, adalet duygusunu köreltmek ve direniş ruhunu kırmak için hazırlanmış en tehlikeli psikolojik operasyondur.

Bugün “İbrahimîlik” diye parlatılan masal, İbrahim (a.s.)’ın adını istismar eden bir maskedir. Oysa İbrahim (a.s.) ateşe atılırken tek başınaydı ama teslim olmadı. Bugün Gazze halkı da işte o ateşin tam ortasında duruyor. Siyonizm’in kurduğu plânı, ümmet adına bozmak için kendilerini ateşe atan yüz binlerce İbrahim’in torunu orada direnişin sembolü oldu.

Her bomba, her yıkılmış bina, her şehit; aslında bu oyunu bozan bir çığlıktır.

Gazze bugün sadece bir şehir değildir.

Gazze, İbrahim’in ateşidir.

Ve o ateşe atılan çocuklar, kadınlar, yaşlılar; ümmetin suskunluğuna rağmen tevhidin sancağını düşürmeyen gerçek mirasçılardır.

Ama ne yazık ki ümmetin büyük bölümü hâlâ uykudadır.

Arap liderleri saraylarının içinden, koltuklarından bir santim kıpırdamadan, kameralar karşısında “ortak değerler”, “bölgesel barış”, “İbrahimî anlaşmalar” gibi boş sloganlar atıyor. Her biri Siyonizm’in oyununun figüranı hâline gelmiş durumda.

Gazze yanarken, onlar petrol anlaşmalarının, güvenlik işbirliklerinin, ekonomik projelerin peşinde.

Bu nasıl bir çelişkidir?

Bu nasıl bir kopuştur?

Bu nasıl bir ihanettir?

Ümmetin büyük çoğunluğu, Siyonizm’in “yumuşak güç” hamlesine yenik düşmüş durumda. Bir slogan attılar, bir isim taktılar, birkaç protokol imzaladılar; ve Müslümanların bir kısmı bu palavranın büyüsüne kapıldı.

Oysa bu sözlerin arkasında Kudüs’ü yutma planı, Gazze’yi yok etme stratejisi, Filistin’i tarihten silme projesi var.

“İbrahimîlik” dedikleri şey, aslında ümmeti tevhid çizgisinden uzaklaştırma projesidir.

Zulmü normalize eden, işgali meşrulaştıran, mazlumun sesini boğan bir aldatmaca düzenidir.

Ey ümmet!

Bugün uyanmazsan yarın çok geç olabilir. Çünkü ateş artık sadece Gazze’nin değil, tüm coğrafyanın etrafını sarmaya başladı. Siyonizm’in hedefi yalnızca bir şehir değil; ümmetin hafızası, birliği, kıblesi, geleceğidir.

Gazze, bu planı bozmak için ateşe atıldı.

İbrahim’in ateşi ona serin ve selamet olmadı; çünkü ümmet İbrahim gibi durmadı.

Fakat ateşin ortasında duran her bir Filistinli, bizim yüzümüze çarpılan bir hakikati haykırdı:

“Siz susarken biz direniyoruz. Siz konuşurken biz can veriyoruz. Siz oyuna gelmişken biz oyunu bozuyoruz.”

Gazze’nin ateşi bir sınavdır.

Kimi bu ateşten kaçıyor, kimi görmezden geliyor, kimi ise zalimin tarafında yer alıyor.

Ama ateşe yürüyenler var:

Çocuk yaşta şehadetin anlamını bilenler…

Bir parça ekmeği, bir damla suyu olmayan ama onurundan vazgeçmeyenler…

Bombaların altında bile ezanından vazgeçmeyenler…

Onlar ümmetin yüz akı, direnişin şerefi, İbrahim’in gerçek iz düşümüdür.

Bugün Siyonizm’in İbrahimîlik maskesini parçalamak, ümmetin yeniden silkelenip ayağa kalkmasıyla mümkündür.

Bu maskeyi düşürecek olan şey diplomasi değil; adalet çağrısıdır.

Basın toplantıları değil; direniş bilincidir.

Sloganlar değil; samimi bir uyanıştır.

Ey ümmet!

Uyan artık!

Gazze ateştedir ve o ateş seni de çağırıyor.

İbrahim’in davası bir barış masası davası değil, hak ile batılın savaşında safını belli etme davasıdır.

Bugün Filistin’in, Kudüs’ün, Gazze’nin ateşi; uykudakileri uyandırmak, susanların yüzüne çarpılmak için yanıyor.

O ateş ya seni diriltir ya da gafletini yakar.

Tercih senindir:

Ateşe yürüyen İbrahim’in tarafında mısın, yoksa ateşi tutuşturan Nemrutların safında mı?