Sosyal medyada yayılan infodemiye dikkat!

Dünyanın dört bir yanındaki insanlar COVID-19 salgınının etkileriyle mücadele ederken, aynı zamanda paralel bir infüzyonla başa çıkmaya çalışıyor. İlk olarak Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından icra edilen infodemi kavramı, güvenilir bilginin ezici bir rekabet ve bazı durumlarda çelişkili seslerden ayırt edilmesinin zor olduğu modern bilgi alanımızın dinamiklerini ifade etmektedir. Gerçekten de, COVID-19 ile ilgili sayısız yanlış söylenti, amaçlı yanlış bilgi, hem çevrimiçi hem de çevrimdışı mecralarda temelsiz komplo teorilerine yer verilmiştir. Sosyal paylaşım ağları ve WhatsApp gruplarında bu bilgiler virüsten daha hızlı bir şekilde yayılmıştır ve yayılmaya da devam etmektedir.

Krizlerde sosyal medyanın rolü!

Bilgi paylaşımı kriz olaylarına insani bir yanıttır. Sosyal medya platformları, insanların bir araya gelmelerini ve benzeri görülmemiş ölçeklerde ve yeni yollarla bilgi paylaşmalarını sağlamaktadır. Sadece birkaç yıl içinde, bu platformlar kriz müdahalesinin kritik altyapısının bir parçası haline gelmiştir. Afet sosyolojisi araştırmacıları bize kriz olayları sırasında insan davranışının genellikle sosyal olduğunu hatırlatıyor ve son çalışmalar sosyal medya platformlarını kullanan kişileri fedakar şekillerde belgeliyor. Nitekim günümüzde sosyal paylaşım ağları aynı zamanda insanların gelişmeleri anlamak, psikolojik ve sosyal etkilerini ele almak için bir araya geldikleri bir yer haline gelmiştir.

Komplo teorileri adeta havada uçuştu!

Dünya Sağlık Örgütü tarafından "infodemi" olarak tanımlanan komplolar, pandemi ile göçmenleri bağlamanın yanında virüsün 5G ağ kuleleri tarafından yayıldığını iddia etmesine kadar uzanıyor. Avrupa da dahil olmak üzere dünyanın dört bir yanındaki doktorlar, sosyal medya teknoloji devlerinin koronavirüs pandemisinin ortasında dezenformasyona karşı mücadelelerini hızlandırmasını talep etti. Küresel sağlık uzmanları Facebook, Twitter ve Google'a yönelik yazdıkları açık bir mektupta, dünyadaki yaşamları tehdit eden sosyal medyada viral bir yanlış bilgilendirme ile karşılaşmaya devam ettiklerini belirttiler. 7 Mayıs Perşembe günü yayınlanan ve 100'den fazla doktor ile hemşire tarafından imzalanan mektupta, "Bugün teknoloji devlerini, sağlıkta yanlış bilgilendirme akışını tetikleyen bilgi kirliliğine yönelik derhal sistematik şekilde harekete geçmeye çağırıyoruz." denildi.

Sahte iddiaların ve komplo teorilerinin Facebook, Twitter, YouTube… gibi platformlarda paylaşılmaya devam edildiğini, ayrıca sahte tedavilerin tanıtımının insanları aşılardan ve etkili tedavilerden korkuttuğunu belirttiler. Bu dönemde Facebook, COVID-19 ile ilgili yüz binlerce zararlı yanlış bilgiyi kaldırdığını ve yalnızca Mart ayında 40 milyon mesaja bağımsız bilgi denetleyicilerinden uyarı etiketleri uyguladığını söyledi. Facebook tarafından yapılan açıklamada; "Uygulamalarımız arasında doğru sağlık bilgilerini dağıtmak yer almaktadır. Şimdiye kadar iki milyardan fazla kişiyi COVID-19 Bilgi Merkezimiz aracılığıyla sağlık yetkililerinden aktarılan kaynaklara yönlendirdik. Böylece 350 milyondan fazla insan bilgi edinmek için bu içeriklere tıkladı." ifadelerine yer verilmiştir.

Sosyal medyada infodemiyle mücadele!

Ayrıca Facebook, krizden yararlanmaya çalışan reklamları yasaklayan (örneğin, tıbbi ürünler satmak için yanlış bilgi kullanarak), kullanıcıları COVID-19 hakkında yetkili bilgilere yönlendiren, bir dizi işlem gerçekleştirmiştir. Güvenlik politikasını güncelleyen ve zarar tanımını genişleten Twitter ise insanları COVID-19'u iletme riski daha yüksek hale getirebilecek tweetleri yasaklayacağını dile getirmiştir. Platform aynı zamanda koronavirüsteki "yetkili seslerin" içeriğini doğrulamak ve tanıtmak için yeni prosedürler uygulamıştır. Elbette özdenetim bu dönemde oldukça önemli olup, devletin resmi kurum ve kuruluşlarından yapılacak açıklamalara dikkate almak ve bunları paylaşmak bu süreçte büyük önem arz etmektedir.