Suriye Devriminin İkinci Yılına Girerken – Yeniden Doğan Kimlik

8 Aralık’ta Suriye devrimi ikinci yılına giriyor. 27 Kasım 2024’te başlayan “Saldırganlığı Caydırma Operasyonu”, Heyet Tahrir üş-Şam (HTŞ) ve Suriye Milli Ordusu (SMO) gruplarının Halep’in batısına yönelik geniş çaplı saldırılarıyla ortaya çıktı. Kısa sürede Suriye’nin kuzeyinde önemli bir alan muhaliflerin kontrolüne geçti ve halkın içinde büyük bir coşku ile heyecan uyandırdı. Bugün herkes kendi katkısını, üstleneceği rolü ve yapacağı işi belirlemeye başladı. Bu heyecan, yalnızca bir yıl dönümünün kutlanması değil; halkın kendi iradesini yeniden keşfetmesinin sembolüdür.

Halkın Yeniden Doğuşu

Yıllarca Esad ailesi, Suriye halkını rejimin devamı için bir araç gibi kullandı. Halkın emeği, alın teri ve hayatı rejimin ayakta kalmasına harcandı. Ancak bugün farklı bir tablo var: Halk, ilk kez kendi iradesini temsil eden bir yönetim kadrosuna sahip olmanın gururunu yaşıyor. Bu gurur, yalnızca siyasi bir kazanım değil; aynı zamanda toplumsal bir yeniden doğuşun işaretidir.

Zorluklar ve Sabır

Elbette bu süreç boyunca çeşitli sıkıntılar da yaşanıyor. Güneyde Süveyde, kuzeydoğuda Haseke, Deyrizor ve Rakka gibi bölgelerde devlet otoritesinin zayıflığı, güvenlik boşlukları ve toplumsal kırılganlığı dikkat çekiyor. Bu kırılgan yapı, İsrail’in bölgede istikrarsızlıktan beslenmesiyle daha da derinleşiyor. Halkın umutlarını gölgelemeye çalışan bu tabloya karşı yeni yönetim kadrosu sabırlı ve temkinli bir duruş sergiliyor. Zorlukların büyüklüğüne rağmen, halkın iradesini temsil eden bu yönetim, barışçıl yöntemlerle ülkenin bütünlüğünü koruma kararlılığını sürdürüyor.

Yeniden Doğan Kimlik

Suriye’deki en önemli değişim, halkın artık kendini bir devletin ve bir vatandaşın parçası olarak görmeye başlamasıdır. Yıllarca bir Suriyeli için tek seçenek göç etmekti; denizlerde hayatını kaybetmek, ormanlarda kaybolmak ya da gittiği ülkelerde “göçmen” olarak sınıflandırılmak… Bu acı tablo halkın kimliğini silmiş, onu yalnızca hayatta kalmaya mahkûm etmişti.

Bugün ise farklı bir manzara var. Suriyeli, yeniden bir kimliğe kavuştu. Para birimiyle, pasaportuyla, kişiliğiyle ve en önemlisi vatandaşlık bilinciyle doğdu. Artık sadece göçmen değil; kendi ülkesinin vatandaşı, kendi devletinin sahibi olma bilincine erişti. Bu değişim, yalnızca siyasi bir dönüşüm değil; aynı zamanda toplumsal bir yeniden doğuştur.

Bir halkın kimliğini yeniden kazanması, en büyük devrimdir. Çünkü hüviyet yalnızca bir pasaport ya da resmi belge değildir; insanın kendini ait hissettiği, değer gördüğü ve geleceğini kurabileceği bir zemindir.” Suriye halkı, uzun yıllar sonra ilk kez bu zemine basıyor. Bu, halkın kendi ayakları üzerinde durması, kendi sesini duyurması ve kendi geleceğini inşa etmesi anlamına geliyor.

Halkın Coşkusu ve Umudu

Devrimin ikinci yılına girerken halkın coşkusu yalnızca bir kutlama değil; aynı zamanda bir umut beyanıdır. İnsanlar, yıllarca süren baskı ve göçmenlikten sonra kendi kimliklerini yeniden bulmanın sevincini yaşıyor. Bu sevinç sokaklarda, meydanlarda ve evlerde hissediliyor. Halk artık yalnızca hayatta kalmak için değil; kendi geleceğini kurmak için mücadele ediyor.

Bu mücadele barışçıl yollarla yürütülüyor. Yeni yönetim kadrosu şiddete başvurmadan, halkın iradesini temsil ederek ilerliyor. Bu yaklaşım yalnızca Suriye için değil; bölge için de örnek teşkil ediyor. Çünkü barışçıl yöntemlerle kazanılan özgürlük kalıcı olur.

Sonuç

Suriye devriminin ikinci yılına girerken halkın yeniden doğan kimliği en büyük kazanım olarak öne çıkıyor. Halk artık göçmen değil; kendi ülkesinin vatandaşı. Kendi kimliğini, pasaportunu, para birimini ve kişiliğini yeniden buldu. Bu kazanım yalnızca siyasi bir dönüşüm değil; aynı zamanda toplumsal bir yeniden doğuştur.

Bir halkın kimliğini yeniden kazanması en büyük devrimdir. Çünkü kimlik, insanın kendini ait hissettiği, değer gördüğü ve geleceğini kurabileceği bir zemindir. Suriye halkı uzun yıllar sonra ilk kez bu zemine basıyor. Devrimin ikinci yılı, bu zeminin güçlenmesi ve halkın kendi geleceğini barışçıl yollarla inşa etmesi için bir fırsattır.

Bugün Suriye’de yaşanan değişim yalnızca bir ülkenin değil; tüm bölgenin geleceğini şekillendirecek bir dönüşümdür. Halkın yeniden doğan kimliği, barışın ve özgürlüğün en güçlü teminatıdır.