Tamam da\u2026 Bu alanlarda niçin 'pek' yokuz?..

0

Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu, "FAŞİST BATI"ya yerden göğe kadar haklı olarak sert tepki gösterdi.
Güzel konuşmasında Merhum Yunus Emre'den alıntı da vardı:


''Yaratılanı severiz, Yaradan'dan ötürü ''
Böyle diyen Sayın Eroğlu,
"Kötü" bilinen bir şahsın, susuz kalmış bir köpeğe ayakkabısıyla su vermiş olmasından dolayı Cennet'e gittiğini de söyledi.
Evet…
İddiamız bu:
-Bizler, sadece insanları değil, bütün canlıları severiz.
-Bizler, tabiata zarar verecek işlerden kaçınırız.
-Çevrecilikse… En büyük çevreciyizdir!
Efendim;
Sayın Veysel Eroğlu, ülkemizi güzelleştirmek için büyük gayretler sarf etti ve bu alanda büyük başarılar elde etti.
Yazının bundan sonrasında söyleyeceklerim Sayın Bakan'a değil, öncelikle "bize"dir:
-Bizler, bütün canlıları seviyorsak… Mesela, hayvanları koruyup kollayan bir sivil toplum örgütümüz… Niçin yoktur?
-Bizler, tabiata zarar verecek işlerden kaçınıyorsak… Mesela, Sirkeci-Yeşilköy sahil yolunun üzerine, İstanbul'un nefesini kesecek, ışığını karartacak binaları niçin kondururuz, niçin tabiatı katlederiz? Bu durumlara tepkimiz… Niçin yoktur?..
-Bizler gerçek manada çevreysek eğer, bu alandaki sivil toplum örgütleri arasında bizimkiler… Niçin yoktur?..
Dostlar, dostlar…
Meselenin "Siyasal İktidar" tarafı bir şekilde hallediliyor da…
Her seçim bir şekilde kazanılıyor da…
"Kültürel İktidar" tarafında hep sınıfta kalıyoruz…
"Kültürel İktidar" hiçbir alanı boş bırakmamakla elde edilir.
Hani…
Geçtiğimiz günlerde demiştik ya:
Rahmetli Erbakan Hoca'nın "siyasi iktidar" hedefini işaret ettiği günden bu yana koşturup duruyoruz…
Seçim zaferinden seçim zaferine koşturup duruyoruz…
Büyük "siyasi" zaferler elde ettik…
Ettik ama Türkiye Barolar Birliği hala o zihniyetin elinde!..
Mühendis Odası onlarda!..
Tabip Odası onlarda!..
Eczacılar Odası onlarda!..
Diş Hekimleri Odası onlarda!..
Vesaire, vesaire!..
'Siyasi İktidar" ile "Kültürel İktidar" arasındaki fark üzerine tefekkür ediyorum ben.

AL SANA BİR 'KÜLTÜREL İKTİDAR' MANZARASI

Hürriyet gazetesi, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin Ankara bürolarına ziyaretini haberleştirmiş.
Malûmlarınız olduğu üzere Hürriyet, kısa süre önce "Genç Subaylar Rahatsız (2)" manşetini atmış…
Bundan dolayı da hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hem Başbakan Binali Yıldırım, hem de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sert tepkileriyle karşılaşmıştı.
Sonra…
Sonra…
Çok değil, birkaç hafta sonra…
Tepki çeken haber(!) de imzası bulunan Ankara Temsilcisi'ne misafir oldu Sayın Devlet Bahçeli.
Hürriyet, bu ziyaret sırasında bir de söyleşi gerçekleştirmiş.
Takdir etmek mi gerek ne yapmak gerek gazeteyi, öyle "arayı düzeltme" çabası filan yok, resmen sıkıştırmaya çalışmış.
Mesela, şu soruyu yöneltmiş:
"Barzani'nin 'EVET' oyu vermesini nasıl buluyor sunuz?"
Ve dahi…
Sayın Bahçeli'nin, "soru üzerine" dile getirdiği, "Mülteciler misilleme silahı olarak kullanılmasın" sözlerini de AK Parti'ye "giydirme" malzemesi olarak öne çıkartmış gazete.
Manşeti de: "Mülteciler Silah Değil!"
Bu manşet haber dün sosyal medyada yankılandı, birçok haber sitesi, Hürriyet'in verdiği malzemeyi "Bahçeli'den hükümete eleştiri" diyerek süsledi.
Evet…
Hürriyet, yine büyük iş yaptı!..
Yine "alttan alta" fena çaktı!..

Hürriyet Sayın Bahçeli'ye "EVET" dediği günden bu yana acayip saldırıyor ama olsun, Hürriyet Hürriyettir!
Kültürel İktidar budur işte…
Sen ne kadar seçim kazanırsan kazan!
Sadece MHP'ye değil elbette sözüm... AK Parti için de, MHP için de Hürriyet, Hürriyet'tir. Ne kadar zarar verirse versin!..
Siz de edin lütfen!.

SENi SEViYORUZ KAHRAMAN KAZAN

Alçak darbecilerin "karargah"ının bulunduğu KAZAN, büyük kahramanlık misalleriyle tarihe geçti malûm.
Kahramanmaraş İlk Kurtuluş Savaşı'nın simge şehri, Kahramankazan ise İkincisi'nin.
Kahramankazan'ın bende hatırası büyüktür.


Anlatayım:
Darbeden üç ay kadar önce…
Twitter adresime bir DM düştü.
Ben, DM'lere pek bakmam.
O gün bakacağım tuttu.
Bir hanım kardeşimiz;
"Gülsüm Tatlıpınar'ın twitter hesabını göçertmişler. Yeni hesap açtı, takip eder misin Serdar Ağabey" diye yazmış.
Gülsüm Hanım'ın yeni hesabını takip ettim.
Bu vesileyle de mesajlarına baktım.
Gerçekten de sosyal medyayı çok iyi kullanıyor, çok etkili mesajlar veriyordu.
Benden Gülsüm Tatlıpınar'ı takip etmemi isteyen kardeşime bir DM attım:
"Cep numaram şu, Gülsüm Hanım beni arasın."
Bir süre sonra aradı Gülsüm Hanım.
İki gün sonra da sosyal medyadan bir grup arkadaşla ziyaretime geldi.
Bu grup Kazan Belediyesi'ndenmiş.
Reis'e tam destek verirlermiş.
Benden, "Kendilerine yardımcı olmamı" istediler.
Birkaç gün sonra Kazan'ın başarılı Belediye Başkanı Lokman Ertürk'ün de bulunduğu toplantıda bir araya geldik ve Sosyal Medya Organizasyonu'na gönüllü olarak katıldık.
Lokman Başkan'la bir araya gelmemizden ve çalışmalarına dair bir köşe yazmamızdan hemen sonra Kazan, bir anda gündemin üst sıralarına çıktı.
CHP'liler Meclis'ten saldırmaya başladı, bu saldırılara, bugünün "Hayırcı" medyası katıldı.
Lokman Başkan, bir anda gündeme oturdu.
Sonra…

O alçak darbe girişimi meydana geldi!
"Alçak Darbecilerin Karargahı" da Kazan'daydı.
Efendim;
Bizim o sosyal medya organizasyonu, "Kahramankazan"lı kardeşlerimin toplanmasına büyük katkı sağladı o gece.
Oradan yapılan "Hep birlikte Nizamiye'ye gidiyoruz!" çağrıları çok işe yaradı.
Cenab-ı Allah bizi o günlerde, birilerinin darbe planları yaptığı o günlerde, Kazan'daki organizyona katkıda bulunmakla görevlendirmiş demek ki…
Biz nereden bilebilirdik, o gün bunun böyle olduğunu!..
Sadece Yüce Allah bilir, bize düşen halis niyetle gayret etmektir!

"Evet için daha gayret" sözü aldık

Geçtiğimiz akşam, orada Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Sayın Yalçın Topçu ve bendeniz, kalabalık bir kardeş topluluğuna hitap ettik.
Konuşmalarımız sosyal medyadan canlı olarak yayınlandı.
Hem salonun hem de sosyal medyanın ilgisi büyüktü.
Salondan ayrılırken, bizimle birlikte olan kardeşlerimizden;
"Bu akşamdan itibaren EVET yolundaki çalışmalarımızı daha da hızlandıracağız!!" sözünü aldık
Ne güzel bir akşamdı.
Seni seviyoruz Kahramankazan!