Trend

Tebeut Tabiunler

Tebe-i Tabiîn: Resulullah (a.s)''e iman etmiş olarak tabiînden bir veya birkaçıyla karşılaşan ve Müslüman olarak ölen kimseler.

Bu tabir ilk gününden itibaren Ümmet-i Muhammediyye'nin, bizzat Resulullah (a.s)'ın mübarek ağızlarıyla hayırlılığını bildirdiği ilk üç neslin üçüncüsüdür. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

"İnsanların en hayırlısı benim asrım(daki ashabım)dır. Sonra onlara yakın olan (Tabiîn)lerdir. Sonra da onlara yakın olan (Tebe-i Tabiîn)lerdir."[34]

"Benim ashabımın, sonra onların ardından gelen (Tabiî)lerin, sonra da bunların ardından gelen (Tebe-i Tabiî)lerin değerini takdir etmek bakımından benim hakkımı gözetiniz."[35]

"Size ashabımın, sonra onların peşinden gelenlerin, sonra da bunların peşinden gelenlerin (hakkını gözetmenizi) tavsiye ederim."[36]

Tebe-i Tabiîn, ashab ve tabiînden sonra İslam'ın, gelecek nesillere sağlam olarak aktarılmasında üstün gayret ve muvaffakiyet göstermiş bir nesildir. Bunların devri özellikle hadis tahammülü ve rivayeti usullerinin en mükemmel şekle girdiği devir sayılır. Bu devirde hadisler gelişi güzel değil, düzenli olarak toplanmış, aynı zamanda mevzûlarına göre bablara ayrılmış, tasnife tabi tutulmuştur. Bu konuda Ramehürmüzî şunları aktarır: Bildiğime göre hadisleri ilk tasnif eden kimse,

Basra'da Rebî' b. Subeyh (ö. 160), Saîd b. Arûbe (ö. 156),

Yemen'de Halid b. Cemîl ve Ma'mer b. Raşid (ö. 152).

Mekke'de İbn Cüreyc (ö. 150),

Kûfe'de Süfyan es-Sevrî (ö. 161)'dir.

Şüphesiz bu devreye ait olup zamanımıza kadar intikal eden en önemli musannef eser, İmam Malik b. Enes (ö. 179)'in Muvatta' isimli eseridir.[37]

İmam Sehavî'nin beyanına göre tebe-i tabiîn nesli Hicri 220 yılında sona ermiştir.[38]

Tebe-i Tabiîn, hadislerin cem ve tedvini yanında Kur'an ve Sünetten çıkan ahkamın tatbikinde de tabiînden sonra en büyük çabayı gösteren nesildir. İslam hukuku bunların devrinde büyük inkişaf göstermiştir. Aralarından büyük müctehidler yetişmiş, İslam hukuku müstakil bir ilim halinde tedvin edilmeye başlanmıştır.

İslam şehirlerindeki fakîh tebe-i tabiîn şunlardır:

Medine'de: İbn Ebî Zi'b, Malik b. Enes, el-Macîşûn Abdü'l-Azîz, Süleyman b. Bilal.

Mekke'de: İbn Cüreyc, Süfyan b. Uyeyne, Nafi b. Ömer el-Kureşî, Müslim b. Halid.

Şam'da: Abdurrahman el-Evzaî.

Mısır'da: Yahya b. Eyyûb, Ubeydullah b. Lehîa.

Yemen'de: Ma'mer b. Raşid, Abdullah b. Tavûs.

Basra'da: Rebî' b. Sabîk, Saîd b. Ebî Arûbe, Şu'be b. el-Haccac, Cerîrr b. Hazim, Hammad b. Seleme.

Kûfe'de: İbn Ebî Leyla, Süfyan es-Sevrî, Haccac b. Ertat, Mis'ar b. Kedam, İbn Mesrûk, Züfer b. Hüzeyl, Abdullah b. el-Mübarek, Ebu Yusuf, Muhammed b. Hasen eş-Şbeybanî, Hasen b. Ziyad, Vekî' b. el-Cerrah, Âfiye, Ebû Isme, Hammad b. Ebî Hanîfe.[39]

Bunlar tebe-i tabiîn alimleri ve en meşhurlarıdır. Bunların dışında H. 220 yılına kadar yaşayıp ashabı görenleri gören bütün mümin kitlelerdir. Bu kitlelerin tümü, Hz. Peygamber'in hadislerinde övülmüştür. Dolayısıyla saygıya layık bir nesildir.