Dua ile her türlü zorluk aşılır. Bu yazımızda tembellikten kurtulmak için okunacak duaya ulaşabilirsiniz. Peki Tembellikten kurtulmak için hangi dualar okunmalı? İşte tembellikten kurtulmak için okunacak dua...
Kur'an ve sünnette tenkit edilen tembellik, insanların dünya ve ahireti için zararlı olan bir şeydir; başarısızlığın başlangıcıdır. Onun için İslam dini insanları tembellikten sakındırmıştır.
Aynı zamanda bütün peygamberler insanları tembelliğe karşı uyarmışlardır.
Tembelliğin zıddı çalışkanlıktır. O da inanan insanların şiarıdır ve her türlü başarının yolu, çalışkanlıktan geçer.
Bütün peygamberler, çalışmayı emretmişlerdir.
Burada dikkat edilmesi gereke en önemli konu, her insanın kendi üzerine düşen maddi ve manevi görevleri yerine getirmesi, bundan sonra da sonucu Allah'a tevekkül ederek huzura ve rahata kavuşmasıdır.
Demek ki, önce fiili duamızı yapıp helal ve meşru dairede çalışmalıyız, sonra dilimizle ve kabimizle kavli ve kalbi duamızı yapmalıyız.
Tembellikten sakınmakla ilgili Peygamber Efendimiz 8asm)'in yaptığı dualardan biri şöyledir:
اللَّهُمَّ إِنِّـي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْعجْزِ والكَسَلِ وَالجُبْنِ وَالهَرَمِ ، وَالْبُخْلِ ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ القبْرِ ، وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فِتْنَةِ المَحْيا وَالمَمَاتِ » . وفي رِوايةٍ : « وَضَلَعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ » رَوَاهُ مُسْلِمٌ .
"Allahümme innî eûzü bike mine'l-aczi ve'l-keseli ve'l-cübni ve'l-heremi ve'l-buhl ve eûzü bike min azabi'l-kabr ve eûzü bike min fitneti'l-mahya ve'l-memat:
Allah'ım! Âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, ihtiyarlayıp ele avuca düşmekten ve cimrilikten sana sığınırım. Kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölüm fitnesinden sana sığınırım." (Müslim, Zikir 50)
Diğer bir rivayete göre, "...ve dalai'd-deyni ve galebeti'r-rical: Borç altında ezilmekten ve zalimlerin başa geçmesinden" buyurdu. (Nesaî, İstiaze 8)
Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm)'in çeşitli istiaze, yani Allah'a sığınma duaları vardır. Onun;
- Namazlardan sonra korkaklıktan, cimrilikten, erzel-i ömürden, dünya ve kabir fitnelerinden Allah'a sığındığını (bk. Buharî, Cihad 25, Daavat 37, 41, 44),
- Namazda tahiyatı bitirdikten sonra, cehennem ve kabir azaplarından, hayat, ölüm ve kör deccalin fitnesinden sığınılmasını tavsiye buyurduğunu (bk. Müslim, Mesacid 128),
- Ayrıca tembellikten, insanı perişan eden yaşlılıktan ve yine cehennem ve kabir azaplarından Cenab-ı Hakk'a sığındığını (bk. Müslim, Zikir 74-76) biliyoruz.
Bu hadiste ise zikredilenlerin bir kısmı ile acizlikten Allah'a sığındığını görmekteyiz.
Acizlik; özellikle bu hadiste, hayır ve iyilik yapamamak, yerine getirmek zorunda olduğu dinî ve dünyevî görevleri îfa edememek anlamında kullanılmıştır. Namaz, oruç, zekat gibi Allah'a karşı görevlerini daha sonraki zamanlarda yapacağını ileri sürerek onları hep ihmal eden nice kimseler görülmektedir. Bu yanlış tutumu, ihmalden çok acizlik kelimesi daha iyi ifade etmektedir.
Tembellik, gücü kuvveti yerinde olduğu halde nefsinin telkinine boyun eğerek hayır ve iyilik yapmamak, Allah'a gerektiği şekilde kulluk etmemektir.
Korkaklık, gevşekliği, tenseverliği yüzünden nefse ve şeytana karşı koyamama hali ve dolayısıyla bir kısım ilahî emirleri yapamama durumudur. Allah, kendi yolunda cihadı emreder, fakat korkak adam bunu yapamaz. Allah, zalim karşısında doğruyu savunmayı emreder, ama korkak bu emri yerine getiremez.
İhtiyarlık, insanın aklî melekelerini bir ölçüde yitirmesi sebebiyle iyice çocuklaşması, bildiklerini unutmasıdır. Kur'an-ı Kerîm ve hadîs-i şerîflerde bu hale erzel-i ömür denmektedir. İnsanın şuuru yerinde olarak yaşlanması o kadar mahzurlu değildir. Ama buradaki ihtiyarlıktan maksat, insanın başkalarının eline avucuna bakması, onların yardımına muhtaç olması, bunaması, anlayışsız ve çekilmez bir hale gelmesidir.
Cimrilik, maddî durumu müsait olduğu halde elindeki imkanları Allah'ın istediği yerlere sarf edememektir. Kur'an-ı Kerîm'de cimriliğin kötülüğü anlatılmakta, insanın harcaması gerektiği halde harcayamadığı şeylerin kıyamet gününde boynuna dolanacağı belirtilmektedir. (Al-i İmran, 3/180)
Kabir azabının bir adı da kabir fitnesidir.
İnsanın o daracık, karanlık ve ürperti veren yerde karşılaşması söz konusu olan bu işkenceden kurtulması ve kabrini Peygamber Efendimiz (asm)'in buyurduğu gibi, cennet bahçelerinden bir bahçe haline getirmesi mümkündür.
Burada, Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm)'in hadislerinin ışığında şu kadarını söyleyelim ki, koğuculuk yapmak ve üzerine idrar sıçratmak kabir azabına sebep olan hallerden sadece ikisidir.
Hayat fitnesi, insanın yaşadığı sürece veya hayatının bir safhasında bizzat veya aile fertlerinden biri sebebiyle sıkıntı çekmesidir. Şüphesiz bunlar birer imtihan vesilesidir. Hayat fitnesi ise bunlara tahammül etmemek, -haşa- Cenab-ı Hakk'a isyana yeltenmektir. Hayat denen emaneti Allah Teala'nın istediği şekilde kullanmamak, ömrü günah bataklığında boşu boşuna tüketmek de bir hayat fitnesidir.
Ölüm fitnesi, insanın henüz hayata gözlerini yummadan önce şeytanın onu imanından etmek için kurduğu tuzağa kapılmasıdır.
Münker ve nekir meleklerinin kabirdeki imtihanı da ölüm fitnesi olarak kabul edilmiştir. Bu imtihanları Allah'ın yardımıyla atlatanlar düzlüğe çıkacaklardır. Kaybedenler ise kabir azabıyla başlayan kötü bir maceraya atılacaklardır.
Borç altında ezilmek, insanın ağır bir borç altına girip de borcunu ödeyecek maddî imkana sahip olmamasıdır. Alacaklının talebine müsbet cevap verememek tahammül edilmesi zor bir sıkıntıdır. Peygamber Efendimiz bize, ağır borç yükünden de Allah'a sığınmak gerektiğini öğretmektedir.
Zalimlerin başa geçmesi ise, kötü idarecilerin halkı ezmesi, onlara zulmetmesi demektir. Peygamber Efendimiz (asm) bu hali "galebetü'r-rical" diye ifade buyurmuştur. Halkın ezilip zulmedilmekten Allah'a sığındığı kadar, idareciliğe soyunan kimseler de zalim bir yönetici olmaktan kaçınmalı ve bu hale düşmekten Allah'a sığınmalıdır.
Buna göre:
- Hadîs-i şerîfte sayılan hallerin hepsi insanın manevî dünyasını yıkan birer kötülüktür.
- Bu kötülüklerden Allah'a sığınmalıdır.