Trump yönetiminin hazırladığı “28 maddelik barış planı” taslağı, Sözde Rusya-Ukrayna savaşını diplomatik yolla sonlandırmayı amaçlıyor.
Planın ana hatları şu unsurları içeriyor:
Ukrayna’nın doğu bölgelerinden, özellikle Donetsk ve (bazı yönlere göre) Luhansk gibi Donbas bölgesinden çekilmesi — yani fiili kontrolün Rusya’ya bırakılması.
Ukrayna’nın ordusunun küçültülmesi; plan aslen 600.000 kişilik bir askeri sınıra gitmeyi.
Gelecekte NATO üyeliğinden vazgeçmesi ve NATO birliklerinin Ukrayna’da konuşlanmaması taahhüdü.
Karşılık olarak: Rusya’nın saldırganlığını sonlandırması; Ukrayna’ya güvenlik garantileri verilmesi, savaş sonrası Ukrayna’nın yeniden inşası; dondurulmuş Rus varlıklarının kullanılmasına dair finansal planlar; ekonomik ve diplomatik entegrasyon önerileri.
Ancak plan bu biçimiyle, “Rusya lehine, Ukrayna için zor ve kabul edilmesi güçlü ihtimalle travmatik” bir taslak aslıda.
Bu haliyle plan — teori olarak bir barış zemini sunuyor olsa da ancak teklif edilen şartlar, savaş öncesi veya 2022 öncesi durumu değil, Rusya’nın 2022 sonrası kazandığı toprağı tanıma, Ukrayna’nın askeri kapasitesini sınırlama ve Batı ile güvenlik bağlarını zayıflatmayı hedefliyor. Bu da ciddi meşruiyet, etik ve stratejik sorunlar doğuruyor.
Kişisel olarak Volodimir Zelenskiy liderliğindeki Ukrayna yönetimi — en azından kamuoyuna yansıyan haliyle — bu planı “onurlu bir barış” değil, “kapitülasyon” olarak görüyor. Öyle ki Bazı Ukraynalı yetkililer planı “absürd, kabul edilemez” olarak nitelendirdi.
Avrupa, tarafsızlık veya telaffuz edilen taahhütler olsa bile — özellikle NATO üyeliğinden vazgeçme ve askeri kapasite kısıtlamaları — Ukrayna’nın savunma hakkını zayıflatacağı ve bu nedenle kabul edilmesinin zor olduğu konusunda uyarıyor.
Zira; Plan, Rusya’ya geniş avantajlar sağlıyor (mevcut toprakların tanınması, yaptırımların kaldırılması, ekonomik entegrasyon vs.). Ancak Rusya’nın geçmişte anlaşmaları ihlal etme alışkanlığı; güvenlik garantilerinin ne kadar bağlayıcı olduğu, garantilerin uygulanma mekanizmalarının ne kadar net ve güvenilir olduğu konularında büyük şüphe var. Bu, anlaşmanın sürdürülebilirliğini zayıflatıyor.
Güvenlik garantilerinin belirsizliği: Plan, Ukrayna’ya güvenlik garantisi öneriyor görünse de hangi koşullarda, nasıl uygulanacağı belirsiz; özellikle “Rusya yeniden saldırırsa ne olacak?” sorusu net değil. Bu da planın caydırıcılık etkisini zayıflatıyor.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde — plan teknik olarak masada olsa da — 2025 sonu itibariyle bu planın tam olarak uygulanma olasılığı düşük görünüyor. Çok sayıda taraf (Ukrayna yönetimi, halkı, Avrupa müttefikleri, Avrupa toplumları vb.) bu yapılandırmayı kabul edecek gibi değil.
Her şeye rağmen eğer bu plan (veya üzerinde uzlaşılan bir versiyonu) kabul edilir ve barış sağlanırsa, ortaya çıkabilecek başlıca siyasi sonuçlar şunlar olabilir:
Rusya, yakın zamanda elde ettiği toprak kazanımlarını uluslararası anlaşmayla meşrulaştırmış olur; bu, Kremlin’e diplomatik ve jeopolitik prim kazandırır. Rusya’nın yaptırımların kalkması, ekonomik entegrasyon ve yeniden yapılandırma ile Batı’ya dönük rehabilitasyonu gündeme gelebilir.
Ukranya açısından; Ordusunun küçültülmesi ve NATO üyeliğinden vazgeçilmesi, Ukrayna’yı uzun vadede savunmasız bırakabilir. Bu ise hem ülke iç siyasetine hem de bölgesel dengelere olumsuz yansıyabilir.
Eğer NATO ve Batı, Ukrayna’yı uzun vadeli güvenlik garantileriyle desteklemeyi bırakırsa, bu durum hem Batı ittifakının hem de Avrupa’nın güvenlik mimarisinin güvenilirliğini zayıflatır. Diğer çatışma riskli bölgelerde örnek teşkil edebilir.
Savaş yorgunu nüfus ve geri dönüş & yeniden yapılanma: Barış sağlanırsa Ukrayna’da savaş yorgunluğuna uğramış insanlar için yeniden yapılanma, göçmenlerin dönüşü, ekonomik ve toplumsal yeniden yapı vs. gündeme gelir. Ancak toprak kaybı ve güvensizlik algısı, toplumsal travmaları derinleştirebilir.
Barış planı hayata geçmezse — ki bu olasılık şu anda oldukça yüksek — Sadece fiili olarak değil, aynı zamanda moral, ekonomik, toplumsal açıdan Ukrayna için ağır yük devam eder. Rusya da kazanımlarını sürdürmeye çalışır; sonuç olarak çatışma döngüsü kırılmadan sürer.
Bu durumda Rusya, saldırganlığından ötürü uluslararası baskı altında kalmaya devam edebilir; ancak Batı (özellikle Avrupa) ile Rusya arasında jeopolitik kutuplaşma derinleşir.
Ukrayna halkı, zor şartlara rağmen savunma kararlılığını koruyabilen bir halk; bu da savaşın uzun vadede “donmuş çatışma” ya da “sürekli gerilim” ile devam etmesine neden olabilir.
Sonuç itibariyle Çok sayıda aktörün (Ukrayna, Avrupa, Batı toplulukları) planın getirdiği ağır tavizlere sıcak bakmaması, Rusya’nın geçmişi, güvenlik garantilerinin belirsizliği ve Ukrayna halkının hassasiyeti, bu planı pratikte hayli kırılgan kılıyor.
Bu haliyle gerçekleşirse bile — evet — savaş bir anda bitmez belki, ama bir geçiş dönemi yaşanır: Rusya’nın stratejik kazanımı, Ukrayna’nın kırılgan savunması, Avrupa – NATO’nun güvenilirlik sınavı… Bu, uzun vadeli barıştan çok kırılgan bir “ateşkes + belirsizlik” düzeni olabilir ancak.
Batı müttefiklerinin güçlü baskısı + Ukrayna iç direnci + Rusya’nın güvenilmezliği birleşince — plan ya büyük ölçüde revize edilir ya da reddedilir. Planın uygulanma olasılığı — özellikle bu hâliyle düşük.
Yine de diplomasi gereği: Zamanla savaş yorgunluğu, ekonomik baskı, uluslararası baskılar devreye girerse; planın bazı maddelerinde değişiklik yapılabilir ve “savaştan yorulmuş ateşkes + siyasi çözüm” tipi bir formül ortaya çıkabilir.
Bu durumda, gerçek barış — adaletli, sürdürülebilir, uluslararası hukuka saygılı — için ya planın önemli şekilde revize edilmesi ya da tamamen farklı, tarafların eşit güvenlik ve egemenlik haklarını gözeten bir çözümün devreye sokulması gerekiyor.