Gündem

Türk Kızılay tüm zorluklara rağmen Gazze'ye şifa oluyor

Yaklaşık iki yıldır ağır bir insani krizin sürdüğü Gazze'de insan acısını hafifletmek üzere Türk Kızılay İlk günden bu yana başta gıda olmak üzere Gazze'ye insani yardım desteğini aralıksız sürdürüyor.

Türk Kızılay’ın, gerek Batı Şeria ve gerekse Gazze’de ki insanlara ilaç ve tıbbi malzeme yardımlarını, personel ve operasyonel giderlerini üstleniyor. Kızılay’ın bu desteğinin, Filistinlik halkına erişmesindeki zorluklarını ve sürecin aşamalarını Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz’la konuştuk.

Başkanım, Gazze'de canlı olarak izlediğimiz büyük bir insani kriz yaşanıyor. Sizler Kızılay olarak artan barınma, hijyen ve tıbbi malzeme gibi konularda büyük bir insaniyetle çalışıyorsunuz. Ancak bu yardımların muhtaç sahiplerine ulaştırılmasında zorluklar yaşandığı ve farklı yollar denendiği biliniyor. Bu sürecin aşamalarından bahseder misiniz? Ayrıca, bölgeden yeni geldiniz. Oradaki yolculuğunuz ve deneyimleriniz hakkında bilgi verir misiniz?

Aslında Gazze'de, yüzyıllar sonra hatırlanacak bir soykırıma tanıklık ediyoruz. İnsan bu sürecin içinde yaşarken belki çok fazla fark etmeyebiliyor, ama bunlar geriye dönüp kendimize çok soru soracağımız günler. Herkesin bireysel olarak yapabileceği bir şey var. Kimi insan sadece tweet atarak destek verebilir, kimisi bağışla destek verebilir. Herkes elinde ne varsa onu sorgulamalı. Biz Kızılay olarak baştan beri kendimize "Kızılay'ın görevi ne?" diye sorduğumuzda, görevimizin insani yardım olduğunu gördük. Bu insani yardımı, içimizden çok şey geçse de hiçbir politik veya siyasi amaca sapmadan, tamamen insani yardıma odaklanarak ve uluslararası insancıl hukuku savunarak yapmaya çalışıyoruz.

Cenevre Sözleşmesi'nin açık bir ihlali

Çünkü Kızılay-Kızılhaç Federasyonu, Cenevre Anlaşmaları üzerine kurulmuştur. Cenevre Anlaşmaları savaş zamanında belirli dokunulmazlıklarınız olduğunu söyler. Çocuklara, kadınlara, sivillere dokunamazsınız; hastaneleri, camileri, kiliseleri, ibadethaneleri bombalayamazsınız; yardım çalışanlarına el uzatamazsınız. Biz savunuculuk anlamında tamamen bu noktada kaldık. Şimdiye kadar Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerine iki defa büyükelçilikleri aracılığıyla mektup gönderdim ve bu yapılanın Cenevre Sözleşmesi'nin açık bir ihlali olduğunu belirttim. Genel Kurul'da 191 ülke, Dışişleri temsilcilikleri ve Kızılay-Kızılhaç örgütleri bir araya geldiğinde raportör olarak görevliydim ve oradan da aynı deklarasyon çıktı: Bu, uluslararası insancıl hukukun ve Cenevre Sözleşmesi'nin çok açık bir ihlalidir. Ayrıca Cenevre Sözleşmesi, savaş zamanında insanları kalıcı olarak yerlerinden uzaklaştıramayacağınızı belirtir. Ancak bugün hem Gazze'de hem de Batı Şeria'da insanların yerlerinden edilmesi sistematik bir şekilde devam etmektedir.

Yardım lojistiği ve yeni rotalar

Görevimiz olan insani yardımı ulaştırmak için uluslararası kanunların bize tanıdığı yolları aktifleştirmeye odaklandık. Başlangıçta Türkiye'nin iyilik gemileri, Mısır Kızılayı üzerinden Refah Kapısı'ndan Filistin Kızılayı'na teslim edilecek şekilde bu yolu kullandı. Fakat Mart ayından sonra bu yol kapandı. Mısır, karşı tarafta İsrail olduğu müddetçe geçişe izin vermeyeceğini belirtti. İsrail de bölgenin kontrolünün kendisinde olduğunu ifade edince orası tamamen geçişe kapandı. Halen Ariş tarafından kamyonlar gönderiliyor ancak bu, Refah Kapısı'ndan değil, içerideki bir koridor üzerinden Kerem Ebu Salem'den yapılıyor. Son bir buçuk aydır günde yaklaşık 100 tır girişi var. Normalde minimum ihtiyaç için 450-500 tırın girmesi gerekirken, mevcut girişler ihtiyacın ancak %25'ine denk geliyor. Aylarca kapalı kalmış bir yerde bu durum elbette bir yaraya derman oluyor ama özellikle açlık sorununu çözmüyor.

Gazze'den gelen yaralılar ziyaret ettik

Bu nedenle, Mısır yolundaki sıkıntılar üzerine Batı Şeria'ya ve Ürdün'e gittik. Bizim normalde yapmamız gereken, birden fazla yolu aktif tutmaktır ki bir taraf tıkandığında diğerini daha baskın hale getirebilelim. Önce Batı Şeria'da Filistin Kızılayı ile bir araya geldik ve oradaki hastanenin tıbbi direktörleriyle canlı bağlantı kurarak konuştuk. Batı Şeria'daki Gazze'den gelen yaralıları ziyaret ettik.

Ürdün ziyareti ve yeni iş birlikleri

Sonrasında Ürdün'e geçtik. Orada da Gazze'den tahliye edilen kadınlar ve çocuklarla bir araya geldik. Sanırım gezinin en duygusal tarafı buydu. Karşımızda yüzlerce kadın vardı; her birinin gözünde bir belirsizlik, hüzün ve kaygı okunuyordu. Oraya bir gıda kolisi almak için gelmişlerdi. Bu kişiler, tedavileri bittikten sonra Ürdün'den tekrar Gazze'ye dönecekler. "Türkiye'den geldik" dediğimiz zaman bakışlarındaki umudu görüyordunuz. Her biri o kadar sıkı sarılıyordu ki bu bizim için çok duygusal bir andı. Oradan, daha çok çalışmamız gerektiğini düşünerek ayrıldık.

Mısır rotasını bırakmayacağız

Öğleden sonra, Ürdün'den Gazze'ye en fazla yardım gönderen ve havadan yardım operasyonlarını yürüten Haşimi Derneği ile bir araya geldik. Onlarla beraber çalışma noktasında anlaştık ve Gazze'ye gönderilmek üzere bir TIR malzemeyi kendilerine teslim ettik. Dolayısıyla Mısır rotasını bırakmayacağız ama aynı zamanda Haşimi Derneği ve Ürdün Kızılayı aracılığıyla da yardımlarımızı sürdüreceğiz. Ziyaretimizde Filistin Kızılayı'nın iki hastanesini altı ay boyunca destekleme sözü vererek sağlık alanında da bir destek başlatmış olduk. Elimizden daha fazlasının gelmesi için çaba içindeyiz ve kıymetli halkımızın desteği sayesinde elimizden gelenin tamamını yapmaya çalışıyoruz.