Sosyal medyada önüme düşen iğrenç bir söylenti, midemi bulandırdı, kanımı dondurdu! Hırsızlıkla anılan müteahhit köfteci Ekrem, 38. Olağanüstü Kurultay’da Kemal Kılıçdaroğlu’nu sırtından hançerleyen Özgür Özel’le kafa kafaya vermiş, kuliste zafer keyfi yaşarken yanındaki elemana, “S..et kazandık, kuduruyorlar, Alevi lobisini yıktık!” diye böğürüyor.
Yuh ulan, yuh! CHP’ye, CHP’deki Alevilere yazıklar olsun ki bu haramzadelerin, çağdaş Yezitlerin iğrenç hakaretlerine kulak tıkamış, sus pus oturmuş!
Bir Bektaşi ereni olarak, bu iğrenç ötekileştirmeyi, bu alçakça hakareti ne kabul ederim ne hazmederim!
Dahası var, utanmazlar! Asırlık CHP belediyesinin zabıtaları, dün Bakırköy’ün sokaklarında gariban bir esnafa, “Sizi daha önce yaktığımız gibi yine yakarız! Topla tezgâhını, defol git!” diye bağırıyor.
Hayırdır ulan? Cumhuriyet’ten beri CHP’nin elinde olan o belediyenin bütün memurları CHP’li, bütün zabıtaları sizin yandaşınız! Nedir bu Ehli Beyt muhibbanına, Alevilere bu iğrenç kin? Hani muhafazakârlar, tarikatlar, sağcılar bize düşmandı?
Hadi oradan! Dindarlar, muhafazakârlar, sağcılar düşman olsaydı, ben, bir Bektaşi dergâhı bendesi olarak bu gazetede kalem oynatabilir miydim? Soruyorum ulan, Ehli Beyt’in düşmanı siz misiniz, yoksa o dindarlar mı?
Nedir bu Alevilere kusmaya doyamadığınız zehir? Dersim’de katlettiniz! Sivas’ta, Çorum’da, Maraş’ta sağcı kılıklı GLADIO’nuzla bizi yaktınız, doğradınız, yetmedi mi ulan? Hâlâ mı doymadınız, hırsız, haramzadeler?
Bilmez misiniz ki biz, saymakla bilinmeyiz, öldürülmekle tükenmeyiz!
Biz Ehli Beyt sevdalısıyız, Hacı Bektaş muhibbanıyız, Horasan erenleriyiz!
Bir ölür, bin diriliriz!
Biz Türk’üz, Türklüğüz! Gazneliyiz, Selçukluyuz, Osmanlıyız, Türkmeniz, Tahtacıyız, Kızılbaşız!
Biz Ali’yiz, Hayber’in kapısını yıkanız!
Biz Hüseyin’iz, zalime, hırsıza, gasıba boyun eğmeyiz!
Sağ göğsümüzde İmam-ı Azam’ı, sol göğsümüzde İmam Şafii’yi yeşerten; Cafer-i Sadık’ız!
Siz nesiniz ulan?
Ulan Ekrem! Yezid’den daha aşağıdasın!
Ben Ehli Beyt’im, Abbasiler’in ağulu hançerleri beni bitiremedi, sen mi bitireceksin, savcılık iddianamelerinin baş konuğu? Ben İmam Hüseyin’im, sen Yezit oldun, katlettin beni!
Ben Hasan’ım, sen zehirli yılan oldun, zehirledin beni!
Ben Zeynel Abidin’im, sen zindancı oldun, beni çürüterek öldürdün!
Ben Muhammed Bakır’ım, sen Abbasi oldun, etimi lime lime doğradın!
Ben Cafer-i Sadık’ım, sen işkenceci Harun oldun, öldürdün!
Ben Musa Kazım’ım, Ali Rıza’yım, Muhammed Taki’yim, Ali Naki’yim, Hasan el Askeri’yim, kundaktaki Mehdi’yim! Her defasında bin doğdum, her defasında hak oldum, sen batıl! Sen mi kazanacaksın ulan hırsızlık itirafnamelerinin Öznesi?
“Alevileri sildik!” diye böbürleniyorsun, değil mi Ekrem? Özgür’le kıkır kıkır gülüyorsun, değil mi?
Şimdi kim kimi sildi?
Üçler, Yediler, Kırklar seni affeder mi sanıyorsun? Senin sıktığın kurşun fiskedir bize, ama Şah-ı Merdan İmam Ali’nin ahı, yedi demir kapının ardındaki zindana gömer seni!
Sen kimsin ulan? Aile boyu soyguncu, ihanet şebekesi diye anılansın!
Ben Hoca Ahmed Yesevi’yim, Yunus’um, Hacı Bektaş’ım, Ahi Evran’ım! Devletin kalbinde Yeniçeri, sınırda Akıncı, cenkte Tımarlı Sipahi’yim!
Sen nesin? İki göbek ötesi belirsiz, Urum mu, Haçlı mı, o bile meçhul birisin!
İki İmparatorluk; Yezid’in, Abbasi’nin zulmü, katliamları, sürgünleri beni bitiremedi. Bir şehrin parasını çalmakla anılan çöpçü, sen mi beni bitireceksin?!
Çaldın ama alt edemezsin Ekrem! Özgür’le el ele verdiniz, kumpas kurdunuz, Alevilere kin kustunuz!
Bekle bakalım, bu yediğin daha Üçlerin tokadı!
Sırada Yediler, Kırklar bekliyor… En sonda Zülfikar var!
Türk’ün sohbetinde utançla anılacaksın ulan şehir çöpçüsü! Ben kıyamete kadar Hoca Ahmed Yesevi’yim, Hacı Bektaş’ım, Sarı Saltuk’um! Hakla batıl çarpıştıkça var olacağım!
Sen nesin ulan, hırsızlıkla ismi özdeş hale gelen? Sen Özgür’le kumpas kuran, ihanet şebekesinin elebaşısısın! Ama şunu bil:
Ben Haydarı Kerrar’ım! Sen bir hiçsin! Zülfikar iner, seni tarihin çöplüğüne gömer!