Türkiye’nin köklü kurumlarından Yeşilay, bağımlılıkla mücadeleyi ulusal sınırların ötesine taşıyarak sağlık diplomasisinin etkili aktörlerinden biri hâline geldi. Genel Başkan Doç. Dr. Mehmet Dinç, Türkiye’nin insan odaklı yaklaşımını dünya ile buluştururken, 65 ülke Yeşilay’ına da ortak bir vizyonla liderlik ediyor. Bu röportajda Sn. Dinç ile Yeşilay diplomasisini, küresel iş birliklerini ve sosyal sağlığın toplum kimliğindeki yerini konuştuk.
‘’İNSAN ODAKLI YAKLAŞIMI DÜNYA’YA TAŞIYORUZ’’
Sağlık alanında sivil diplomasinin güçlü aktörü Yeşilay, Uluslararası iş birliklerinizde Türkiye’nin yaklaşımına nasıl bir katkı sunuyorsunuz?
105 yıllık köklü geçmişe sahip bir kurum olarak, bağımlılıklarla mücadeleyi bireysel bir konu olmanın ötesinde toplumsal hatta küresel bir mesele olarak değerlendiriyoruz. Uluslararası iş birliklerimizde, bağımlılıklarla mücadelede teknik bilgiyle birlikte değer temelli bir yaklaşımın önemini savunuyoruz. Bu bağlamda Türkiye’nin yaklaşımını, insanı merkeze alan ve önleyici sağlığı ön planda tutan bir model olarak anlatıyoruz. Teknik iş birliğinin ötesinde, değerlerimizi ve insana dair bakış açımızı da paylaşıyoruz. DSÖ ve diğer ülke Yeşilayları ile yürüttüğümüz ortak çalışmalarda hem deneyim aktarımı yapıyor hem de Türkiye’nin toplumu korumayı amaçlayan insan odaklı yaklaşımını dünyaya taşıyoruz. Çalışmalarımız muhataplarımız nezdinde de ciddi karşılık buluyor. Zira bağımlılık dalgası bugün bütün dünyayı tehdit eden büyük bir sosyal problem haline geldi. Biz de bu hassasiyetle Uluslararası Yeşilay Federasyonu çatısı altında dünya çapında 65 ülke Yeşilay’ına öncülük ederek küresel çapta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere birçok uluslararası kurumla da ortak çalışmalarımız var.
‘’TOPLUM TEMELLİ ÖNMELER ESASIMIZ’’
“Yeşilay diplomasisi” dediğimiz yaklaşımı nasıl tanımlarsınız?
Yeşilay, 2013 yılından itibaren Birleşmiş Milletler Ekonomik Sosyal Konsey Özel Danışmanlık (ECOSOC) Statüsü’ne sahip. Bu statü sayesinde, Birleşmiş Milletler’e ve onun organlarına herhangi bir konuda güvenilir uzman bilgisi sağlıyoruz. Aynı zamanda ülke Yeşilaylarının ECOSOC statüsü edinmesini destekliyor, Viyana Uyuşturucu Maddelerle Mücadele Sivil Toplum Komitesi (VNGOC) üyelikleri için teşviklerde bulunuyoruz. Bağımlılıklarla mücadelede önleyici çalışmalarımız kapsamında geliştirdiğimiz Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM) ile sadece ulusal ölçekte değil, uluslararası alanda da örnek gösterilen bir model haline geldik. Toplum temelli önleme yaklaşımını esas alan TBM, farklı kültürlere ve coğrafyalara uyarlanabilir bir yapıda tasarlandı. Uluslararası Yeşilay Federasyonu çatısı altında yürütülen çalışmalarla, programın içeriği farklı ülkelerde uygulanabilir hâle getirildi. Bu amaçla gerçekleştirilen materyal çeviri çalışmaları kapsamında TBM içeriklerimiz İngilizce, Rusça, Arapça, Fransızca, Sırpça, Boşnakça, Kırgız Türkçesi ve Azeri Türkçesine çevrildi.
‘’BAĞIMLILIKLARI ÖNMELE’DE STRATEJİK FAALİYETLERİ’’
Kurum olarak bağımlılığı önleme faaliyetlerinde hangi stratejik adımları önceliklendiriyorsunuz?
Bağımlılıklarla mücadelede uluslararası odaklı önleme faaliyetlerinin geliştirilmesi ve bağımlılıklarla ilgili kapasitenin artırılması çalışmaları kapsamında 64 başvuru ve 46 yürütülen proje bulunuyor. Bağımlılık alanında bilimsel temelli mücadeleyi önceleyen bir yaklaşımla, ulusal ve uluslararası ölçekte pek çok akademik etkinliğe öncülük ediyoruz. Bu kapsamda, 2013 yılından itibaren düzenli olarak gerçekleştirilen sempozyum, kongre ve çalıştaylarla bağımlılık türlerine dair güncel veriler paylaşılmakta, çözüm önerileri sayılabilir.
‘’ULUSLARARASI KOLLETİF AKIL STRATEJİLERİ ÜRETİYORUZ’’
Yeşilay’ın uluslararası alandaki konumunu ve küresel iş birliklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
2013 yılında düzenlenen Global Alkol Politikaları Sempozyumu ve 2014’teki Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu bu sürecin ilk adımlarını oluşturmuştu. 2016’dan itibaren teknoloji bağımlılığı gibi yeni alanlara da odaklanarak 3., 4. ve 5. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongreleri ile bu alanda kapsamlı tartışma ortamları sunduk. 2024 yılında gerçekleştirilen 67. Narkotik Uyuşturucular Komisyonu Toplantısı (CND) ile küresel politika yapıcı aktörlerle iş birliğini bir üst seviyeye taşıdık. Özellikle BM Uyuşturucu Maddeler Komisyonu (CND) toplantılarının, uluslararası düzeyde önemli bir iş birliği platformu sağladığını söylemek istiyorum. Ülke Yeşilaylarımız da 2016'dan bu yana CND toplantılarında ECOSOC statüleriyle toplam 85 yan etkinlik düzenledi ve etkinlik ortağı olarak katkı sağladı. İlk soruda da belirttiğim gibi bağımlılığı küresel bir mesele olarak çözümler geliştiriyor, bu alanda çalışan dünyadaki diğer kurumların ortak çalışmasına ve güçlü bir örgütlenmeyle kolektif akıl üreterek çalışmalarına da öncülük ediyoruz.”
‘’İNSANA DOKUNMAYI HEDEFLİYORUZ’’
“Bağımsızlık Seferberliği” gibi projelerde diplomasi ve iletişim dili nasıl olmalı ki toplumda kalıcı bir etki oluşturabilsin?
Dil, bir hareketin ruhudur. Eğer kullandığınız dil yargılıyorsa, umut aşılamıyorsa, insanın içinde bir duyguyu harekete geçirmiyorsa karşınızdaki insana ulaşamazsınız. Biz Yeşilay’da “insana dokunmayı” hedefliyoruz. Bu yüzden söylemlerimizin temeline şunu yerleştiriyoruz: “Biz bağımlılarla değil, bağımlılıkla mücadele ediyoruz.” Bu mücadelede en önemli şey etiketleme (stigma) hatasına düşmeden, bağımlılık problemi yaşayanlara yanlarında olduğumuzu hissettirerek yaklaşmamız. “Bağımsızlık Seferberliği” projemizde de bağımlılıklarla mücadeleye toplumun tüm kesimlerini ortak etmeyi amaçladığımız için iletişim dilini kapsayıcı, umut veren ve harekete geçiren bir çizgide tutuyoruz. Çünkü insan, bir umut olduğuna ikna olursa değişime de ikna olur.
‘’BAĞIMSIZ SAĞLIKLI BİREYLER GÜÇLÜ TOPLUM’’
“Sosyal sağlık” kavramı bireyin ötesine geçip bir milletin kimliğini nasıl şekillendiriyor?
Sosyal sağlık dediğimiz kavram, kişilerin yanı sıra bir toplumun bütününün ruhunu, dayanışmasını ve ortak değerlerini de kapsar. Bir milletin kimliği, o toplumun fertleri arasındaki güven, aidiyet ve merhamet bağlarıyla şekillenir. Eğer insanlar birbirlerine karşı duyarlı, sorumlu ve güçlü bağlar kurabiliyorsa, o toplum da sağlıklı ve güçlü bir topluma dönüşür. Sağlıklı kişiler çevresindeki insanlara da iyi gelir ve bu iyilik hâli dalga dalga büyüyerek bir milletin karakterini oluşturur. Biz bağımlılıklarla mücadeleyi hem insanımızı hem de aileyi, mahalleyi, şehri ve nihayetinde milletin kimliğini, vatanı koruma çabası olarak görüyoruz. Bu nedenle sosyal sağlığı koruma noktasında, her bir insanımızın bedenen, ruhen ve sosyal olarak iyi olmasına katkı sunmanın büyük önem taşıdığına inanıyoruz. Bağımlılıklarla mücadelemizi yürütürken de her zaman insanın bütünsel iyilik hâlinden, yani sosyal sağlıktan bahsettik. Yeşilay’da da bağımlılıkla mücadeleyi bu anlayışla ele alıyoruz. Çünkü bağımsız ve sağlıklı bireyler, güçlü bir toplum demektir.
‘’EN TEMEL DEĞERİMİZ BAĞIMSIZLIK’’
Yeşilay’ın geleceğini şekillendirirken en çok hangi değere yaslanıyorsunuz? Bu değerin gençlere ilham olmasını nasıl hayal ediyorsunuz?
Bizim en temel değerimiz bağımsızlık. Bunu yalnızca bağımlılık yapıcı maddelerden uzak olmak anlamında söylemiyorum. Düşüncede, duyguda ve davranışta özgür, sorumlu bir nesil yetiştirmekten söz ediyorum. Kendi kararlarını özgür bir iradeyle verebilen, hayatını anlamlı kılabilen bir gençlik hedefimiz var. Bağımsızlık Seferberliği de bu hedef üzerine yani bağımsız nesiller inşa etmek için başlattığımız bir proje. Eğer biz gençlere ilham vermek istiyorsak, onların düşünce ve duygu dünyasına dokunmamız gerekiyor. Yeşilay olarak yürüttüğümüz çalışmalarla gençlerimizi bağımsız bir yaşam biçimini benimsemeye teşvik ediyoruz. Çünkü onlar bu değeri içselleştirdiklerinde hem kendi geleceklerini hem de toplumun geleceğini dönüştürebilirler. Bizim hayalimiz, bu değerin bir nesil hareketine dönüşmesidir.