Yakın şahitlik

Mutlak ve hak olan, gelmesinden asla endişe edilmeyen bir şey var; ölüm gerçeği! Bir gün mutlaka her faninin kapısını çalıyor. Ölümden kaçış yok.

Bin yıl da yaşasak da kimse kalkıp gitmek istemiyor. Her insanda ebedi yaşama arzusu var çünkü. Öyle ki, bir kimseye gideceği yerin cennet olduğu gösterilse bile bu böyledir. İnsan ölümü bilinmez bir gerçek olarak görüyor. Ölümün yüzü soğuk.

İstesen de istemesen de emir hak olunca kalkıp gidiyorsun. Elini eteğini çekiyorsun bu dünyadan. Pılını pırtını arkanda bırakarak sessiz sedasız ve çaresiz yola revan oluyorsun. Sözün özü: “Bu dünya bir pencere, her gelen bakar gider.” diyor Yunus Emre.

Günler, aylar ve yıllar geçse de, yüreğe düşen ateş, hasret, özlem ve özlemek bir türlü bitmek tükenmek bilmiyor. Yolu dört gözle beklenen gurbetçiler gibi yolun bekleniyor ve her an çıkıp gelecekmişsin gibi. Etkisi azalsa da, zaman zaman alevlenip harlanıyor geri bıraktıklarının yüreğine bıraktığın ateş!

Heidegger, “Ölüm varlıkta ‘ürpertiye’ neden olur; bu ürperti yoğunlaştıkça ‘korkuya’ dönüşür” derken insanın fanilik yanına dikkat çekiyor.

Devam edelim..

Varoluşun kalbine kazınan ve akıldan hiç çıkmayan tek duygu ölüm duygusudur. Var olan tüm korkulardan kat be kat baskın ve ürpertici geliyor insana ölüm. En güçlü ve kuvvetlisini, azgın ve haylazını, en aldırmazını bile sarsıyor. Ağızda ne tad, ne de neşe bırakmıyor ölüm!

Bir gerçek daha, her insan, ölümü kendi gölgesi gibi taşıyor yanında. Bu kadar yakındır insan ölüme…

Bir gün, Allah Resûlü (as) Hz. Ömer’e (ra) sorar: “Ya Ömer, ölümü ne kadar yakın bilirsin?”

Hz. Ömer (ra): “Yatıp da gözlerim kapandığında, tekrar açılmayacağını düşünecek kadar yakın bilirim.”

Resûlullah (as): “Baîd Ya Ömer. (Uzak ya Ömer! Uzak bilirsin ölümü)”

Hz. Ebu Bekir’e sorar: “Ya Ebâ Bekr! Ölümü sen ne kadar yakın bilirsin?”

Hz. Ebu Bekr: “Aldığın nefesi geri veremeyecek, verdiğin nefesi geri alamayacak kadar.”

Resûlüllah (as): “el âne. (Şimdi oldu.)” buyurur.

Mü’min kimse, bu hayat ile ölümü birbirini tamamlayan bir bütün olarak görüyor. Dünya hayatından sonra ebedi olan bir yaşam var yani. Mü’min insan, her an ölüme hazırlıklı olan kimsedir.

On gün önce rahmeti rahmete iltica eden dostum ve kardeşim Fikret Genç bunlardan biriydi. Mü’min bir kimseydi. Ölümüyle sarstı bizi. Çok üzüldüm.

Anyon Çehov’dan bir alıntı: “İnsanlar eğelenebildikleriyle arkadaş, anlatabildikleriyle dost, ağlayabildikleriyle kardeştir.”

Mü’min insan teslim olan kimsedir. Yine de Fikret’in gidişine çok üzüldüm. Yakın şahidiyim Fikret iyi biriydi. Mekanı cennet olsun dostumun kardeşim.