İnsanla Başlayan, İnsanla Devam Eden Bir Devrim
Sabah kahvenizi alırken önerilen müzik listesinden, navigasyonun trafiği öngörerek sizi başka bir güzergâha yönlendirmesine kadar… Günlük yaşamın her anında, fark etmeden yapay zekâ ile yan yanayız. Artık mesele, “yapay zekâ hayatımıza girecek mi?” değil; “bu hayatı bizim için nasıl daha kolaylaştırır?” sorusudur.
İnsan merkezli bu teknolojik devrim, sadece hız değil; doğruluk, verimlilik ve bazen de hayat kurtarma anlamına geliyor. Ve bu dönüşüm, Türkiye’de de ciddi bir ivme kazanmış durumda.
Trafikte, Markette, Okulda, Sağlıkta Yapay Zekânın Gerçek Hayatla Buluşması
Düzce’de devreye alınan yapay zekâ destekli radar cihazı “Trafidar”, yüzlerce aracın hızını gerçek zamanlı olarak denetledi. Sürücülerin taşıt türüne göre belirlenen hız sınırlarını aşıp aşmadığını analiz eden sistem, ceza işlemlerini insan müdahalesine gerek kalmadan tamamladı. 224 araç için 526 bin liranın üzerinde ceza kesildi. Bu sadece trafik güvenliğini artırmakla kalmadı, jandarma personelinin iş yükünü de azalttı.
Eğitimde ise Milli Eğitim Bakanlığı'nın MEBİ platformu dikkat çekici. 61 binden fazla soru, 17 bin dakikalık video içeriğiyle öğrencilerin bireysel öğrenme stillerine uygun kişisel ders planlamaları yapmalarına olanak tanıyor. Ve en önemlisi: Sistem, öğrencinin öğrenme izlerini takip ederek kendi çalışma planını yeniden şekillendiriyor. Her öğrencinin kendi öğretmenini cebinde taşıdığı bir çağdayız artık.
Market alışverişi bile başka bir seviyeye taşındı. Migros’un yapay zekâ destekli alışveriş asistanı MAYA, kullanıcıların beslenme tercihlerine, ev halkının sayısına, hatta sağlık hassasiyetlerine ve diğer tüm yaşam alanlarına göre kişiselleştirilmiş öneriler sunuyor. Tariften ürüne, üründen alışveriş listesine kadar her şey sadece tıklayarak.
Yapay zeka, hasta MR cihazındayken teşhis koydu.
Kolaylaştırmak, sadece zaman kazandırmak değildir. Kolaylaştırmak; kararları sadeleştirmek, riskleri azaltmak, bazen bir hayatı kurtarmaktır. Sağlık Bakanlığı’nın Ulusal Tarama Mamografi Sistemi sayesinde 1 milyonun üzerinde mamografi görüntüsü yapay zekâ tarafından analiz edildi ve %90’a varan doğrulukla kanser vakaları erken evrede tespit edildi. Yalnızca bu bile, binlerce hayatın daha az acı ve daha çok umutla devam etmesini sağladı.
Gazi Üniversitesi’nde gerçek zamanlı MR taramalarında beyin tümörünü teşhis eden yapay zekâ sistemi sayesinde, bir hasta henüz cihazdan çıkmadan ameliyata alındı. Bu, yalnızca bir algoritmanın başarısı değil; insanlığın, bilimi yaşamla birleştirme başarısıdır.
Sahte Videolara Dikkat!
Şu aralar sosyal medyada yapay zeka ile üretilmiş bir sürü sahte insan videoları var. Özellikle Openai Sora ve Google Veo3 video oluşturma programları ile bu iş çocuk oyuncağı oldu. Yine aylardır Baykar Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar’ın sosyal medyada dolaşan bir videosu var. Tamamen dolandırıcılar tarafından yapılmış bir video.
Tanıdık bir yüz, tanıdık bir ses... Ancak o kişi aslında o değil. Her kelimesi, her mimiği, yapay zekâ tarafından üretilmişti. Ve bu video bir uyarıydı: “Gördüğünüz her şeye inanmayın.”
Artık yapay zekâ sadece yazı yazmıyor ya da resim çizmiyor. Bizim sesimizi birebir taklit edebiliyor, yüzümüzü kopyalayıp mimiklerimizi canlandırabiliyor. Hatta hiç söylemediğimiz cümleleri, sanki gerçekten biz söylemişiz gibi videolara yerleştirebiliyor. Bu teknolojinin adı “deepfake”. Başta film sektöründe eğlenceli işler için kullanılsa da, bugün geldiği noktada dolandırıcılık ve insanları yanıltma amacıyla kullanılabilecek kadar tehlikeli bir hâle gelmiş durumda.
Bir düşünün… Bir anne, telefonda çocuğunun sesini duyuyor: “Anne, kaza yaptım, acil paraya ihtiyacım var.” Ses aynı, tonlama aynı, endişesi bile tanıdık. Her şey çocuğuna ait gibi… Ama aslında telefonu açan kişi ne çocuğu ne de bir insan. Yapay zekânın sesi taklit etmesiyle yapılmış bir dolandırıcılık bu.
Ve bu bir uzak gelecek senaryosu değil. Şu anda yaşanıyor. Ve ne yazık ki, bu tür içerikler sosyal medyada saniyeler içinde milyonlara ulaşabiliyor.
Peki, bu kadar hızlı gelişen bir dünyada biz ne yapacağız?
Her şeyden önce, bu konuda bilinçlenmemiz ve çevremizi bilinçlendirmemiz şart. Artık dijital okuryazarlık bir seçenek değil, hayatın bir parçası. Özellikle de çocuklarımız ve yaş almış büyüklerimiz için… Gördüğümüz ya da duyduğumuz her şeye hemen inanmadan önce, biraz durup düşünmeyi öğrenmeli ve bilgiyi güvenilir kaynaklardan teyit etmeliyiz.
Çünkü bazen, sorgulamak en büyük güvenlik önlemidir.
Peki Ya Sınırlar?
Yapay zekânın tüm bu katkılarına rağmen şu soruyu sormadan edemeyiz: Sınır nerede? Kişisel verilerin işlenmesi, izlenme kaygıları gibi etik konular hâlâ yanıt bekliyor.
Yapay zekâ, doğru kullanıldığında bir pusula olabilir. Ama pusulayı da yanlış yorumlayan kaptan, gemiyi karaya oturtabilir. Bu yüzden hem hukuki hem etik altyapının sürekli güncellenmesi şarttır.
Geleceğe Dair Umutlu Bir Sonuç
Yapay zekâ artık hayatımızda. Bunu ne durdurabilir ne de yavaşlatabiliriz. Bu gerçeği yönetebilenler kazanacaktır. Bu teknolojiyi sadece “akıllı” değil, “anlayışlı” kılmak bizim elimizde. Trafik güvenliğinden eğitime, sağlıktan alışverişe kadar pek çok alanda şimdiden hayatlarımızı dönüştürüyor.
Gelecekte bizi bekleyen dünya, teknolojiyle donatılmış olabilir. Ama nasıl bir gelecek olacağı hâlâ bizim kararımızda gizli. Çünkü bu dönüşümün merkezinde, her zaman olduğu gibi, yine insan var.