120 yıllık ihanet şebekesi işbaşında
CHP'nin bugün yaptığını 130 yıl önce de selefi İttihat ve Terakki yapıyordu. Yanında da İtalyan, Makedon terör örgütleri vardı. Payitahtta terör estiren bu örgütler İT’çilerin himayesinde saklanıp, korunuyordu.
Belgrad Ormanları İtalyan Carbonari terör örgütünün talim yeriydi. İT’çiler, buldukları vatan
düşmanı 'çulsuzları' Carbonari terör örgütüne teslim ediyor, Carbonari
de bunlardan kimilerine silahlı eğitim, kimilerine de anarşi eğitimi veriyordu.
Eğitim tamamlandıktan sonra ise suikast timi suikastlere, anarşi ve terör
timleri de anarşi ve teröre başlıyordu, tabi İT’çilerden aldıkları istihbari,
mühimmat, maddi ve lojistik desteklerle.
Bilenler bilir,
Sultan Abdulhamid Han’ın devrilmesinde Ermeni, Bulgar
ve Makedon terör örgütlerinin
rolü vardı. Makedonya'nın kurtuluşu için terörist faaliyetlerde bulunan IMRO
(Internal Macedonian Revolutionary Organization), Yane Sandansky
liderliğinde Payitahtta, Selanik ve Balkanlar’da terör estiriyordu. İşin daha
vahim yanı teröristlerin yerli işbirlikçileri olan muhalifler, IMRO’nun bütün
terör eylemlerini ya Abdulhamid Han’a mal ediyorlardı ya da Sultan’ın bir terör
örgütü ile baş edemediğini yayıyorlardı. Oysa o terör örgütleri ile gizli
ittifaklar kuranlar İttihat ve Terakki’nin önemli isimleri idi.
İngilizlerin, Fransızların, İtalyanların, Rusların,
Ermeni ve Rumların birleştikleri tek bir konu vardı: Sultan Abdulhamid Han’ın
devrilmesi!
Bunda anlaşılmayacak bir durum yok. Ama Osmanlı’yı çökertmek isteyen Batı’ılı Haçlı birliğinin, Osmanlı Devleti içinde ciddi güç haline gelen İttihat
ve Terakki örgütünü yanına çekmesi kabul edilebilir bir durum değil. Aslında
buna İT’çilerin Batılı güçlere, Abdulhamid Han’ın yerine kendilerinin geçmesi
karşılığında biat ettiğini söylemek daha doğru olur.
***
Dünya siyasetindeki göstergelerin tümü o dönem Osmanlı’nın
aleyhindeydi. Dengeler, İngilizlerin öncülük ettiği
bloktaki devletlerin lehineydi. Bu süreçte bir ve beraber olmamız gerekirken,
iktidar hırsına yenilen İttihat ve Terakki, Osmanlı’nın çökeceğini bile bile
Batılı güçlerle kirli ittifaka girdi.
Netice malum;
Abdulhamid Han, İslam ve Türk düşmanı emperyalist güçlerin desteği ve direkt girişimleri ile hal’
edildi. Akabinde İttihat ve Terakki Osmanlı’yı sonu hüsran olan bir savaşa
sokarak yıkılmasını hızlandırdı.
Bugün IMRO’nun yerine FETÖ’yü, PKK ya da DHKP-C’yi
koyun, İT’çilerin yerine
CHP ve ona destek veren siyasi parti ve oluşumları koyun, durumun 120 yıl
öncesine ne kadar benzediğini göreceksiniz.
Türkiye'nin uluslararası camiada zor durumda kalması için düşman hiçbir ülke, CHP kadar uğraşmıyor. Türkiye’yi savaş suçlusu göstermek için enva-i
türlü yalan ve sahtekârlığa başvuranlar CHP’liler. Bütün bunlar yetmemiş olacak
ki halkı kin ve nefrete sevk etmek için gece gündüz yalan ve iftiralara sarılıyorlar.
Bakınız;
Boğaziçi
Üniversitesi’ne rektör atanıyor, CHP’liler DHKP-C’li teröristleri üniversite
kampüsüne sevk ederek orayı terörize ediyor.
***
Önceki gün Can Ataklı adındaki gazeteci
bozuntusu, “Erdoğan seçimle gitmez,
seçim olsa daha güçlü gelir. Erdoğan’ın gitmesi için halkın öfkesi lazım… Büyük
büyük depremler, sel, yangın gibi büyük yıkımlar lazım…” dedi.
Aynı gün;
Görevi sırasında orduyu FETÖ’nün teslim almasına kılını kıpırdatmayan Genelkurmay eski başkanı İlker Başbuğ, “27
Mayıs darbesi öncesinde Menderes erken seçim
ilan etseydi, darbe olmazdı…” diyordu.
Açıklamasıyla 27 Mayıs faşist
darbesine kılıf bulmaya çalışan Başbuğ, aynı zamanda ABD Başkanı seçilen Biden’ın “Erdoğan’ı
seçimle göndermek için Türkiye’deki muhalefete destek vereceğiz” çağrısına
uyan Kılıçdaroğlu’nun erken seçimi seslendirmesine destek verdi.
Haklı davalarından döndüremedikleri Türkiye’yi zor durumda bırakmak için işbirliği yaptıkları
bütün aktörleri mobilize eden Batılı güçlerin bundan sonraki adımlarını da
biliyoruz.
Yükselişini durduramadıkları Türkiye’yi, her alanda yaptıkları ittifaklarla meşgul ederek ilgi ve
dikkatlerimizi zayıflatmak isteyecekler.
2023’e bugünkü Türkiye ile değil, teslim olmuş,
ABD’den talimat alan bir Türkiye ile girmek
isteyecekler. Dolayısıyla bunların Recep Tayyip Erdoğan gibi ülkesine sevdalı
ve cesur liderlerle değil, Kılıçdaroğlu gibi mandacılığa razı olanlarla
yönetilen bir Türkiye arayışında oldukları besbelli.
Allah Kerim,
Milletimiz de firaset ve basiret sahibidir.