Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.80
Gram Altın
2420.86
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Aralık 2021

2021'e veda ederken

İki yıl önce bu zamanlar, olacaklardan habersiz bir şekilde yeni yılı karşılıyorduk. 20-20 gibi sempatik sayılara karşı duyulan ilgi nedeniyle 2020 yılının çok güzel geçeceğine dair büyük beklentiler oluşmuştu. Ancak hiç beklenmedik bir olay vuku buldu ve hayatlarımızı önemli ölçüde değiştirdi.

Yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen koronavirüs salgını nedeniyle iki yıldan az bir sürede ülkemizde 82 bin 21 tüm dünyada ise toplam 5 milyon 422 bin 643 kişi ne yazık ki vefat etti.

Hayatta kalmak birinci önceliğimiz olsa da hastalığa yakalanma korkusu ile geçim derdi arasında kalmak hepimizi ruhsal açıdan yordu.

Salgının olumsuz etkileri tüm dünyada olduğu üzere bizim ülkemizde de devam etse de genel olarak bakıldığında 2021 yılının bir önceki yıla göre daha iyi geçtiğini söyleyebiliriz.

Geride bıraktığımız 2021 yılını bazı ekonomik veriler üzerinden değerlendirecek olursak;

G-20 ülkeleri arasında 2020 yılını büyüme ile kapatan 2 ülkeden biri de yüzde 1,8’lik büyüme oranıyla Türkiye olmuştu. Başta üretim olmak üzere hizmet dışında kalan sektörlerin kapanmalardan muaf tutulması ve yaz aylarında gerçekleşen kredi hacmindeki genişleme büyümeyi destekleyen en önemli unsurların başında geldi.

2021 yılında ise birinci çeyrekte yüzde 7,4, ikinci çeyrekte yüzde 22, üçüncü çeyrekte de yüzde 7,4 büyüyen Türkiye ekonomisine dair yıl sonu büyüme tahminleri çift haneye kadar çıktı. İkinci çeyrekteki rekor büyüme oranı bir önceki aynı çeyrekteki daralmayla açıklansa da yılın ikinci yarısındaki başarılı tablo büyük ölçüde ihracattaki artıştan kaynaklandı.

Türk lirasının ucuzlaması, üretimin kesintiye uğramaması, ülkemizin coğrafi konumu ile teşvik ve destekler sayesinde ihracatta tarihi zirveler görüldü.

Büyümenin öncü göstergelerinden sanayi üretimindeki güçlü artış da yıl boyunca devam etti. En son 78,7 olarak açıklanan kapasite kullanım oranı 2020 yılı ikinci çeyrekten bu yana istikrarlı bir şekilde artarken imalat PMI da büyüme bölgesini gösteren eşik değer 50’nin üzerinde gerçekleşti.

İstihdamda da 2020 yılına göre ciddi bir toparlanma kaydedildi. İstihdamı korumak amacıyla yapılan düzenlemeler (işten çıkarma yasağı, kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği) nedeniyle işsizlik oranında zaten gözle görülür bir yükseliş görülmemişti bu sebeple kısıtlamaların kaldırılmasının ardından işsizlik verilerinde ciddi bir değişiklik gerçekleşmedi. Her ne kadar yüksek büyüme oranları istihdam verilerine tam olarak yansımasa da tüketim ekonomisinden üretim ağırlıklı ekonomi modeline geçilmesinin olumlu etkilerini önümüzdeki dönemlerde daha net göreceğiz.

Tasarruf oranının düşük olduğu ülkemizde üretim ve yatırım kararlarını etkileyen en önemli unsur hiç kuşkusuz faiz oranlarıdır. G-20 ülkeleriyle kıyasladığımızda Türkiye, Eylül ayından bu yana toplam 500 baz puanlık indirime rağmen yüzde 14 politika faiziyle Arjantin’den sonra ikinci sırada yer alıyor.(Veriler TÜİK, TCMB ve İSO’dan alınmıştır.)

İyisiyle kötüsüyle 2021 yılını tamamlamış olduk. İnşallah 2022 yılı herkes için daha güzel geçer.