AB, bir güç oldu mu ki!
TEMELİ
1958’in Ocak ayında Roma Anlaşması’yla
atılan Avrupa Birliği, Kasım 1993
Maastricht Antlaşması'nın onaylanmasıyla vücut buldu. Avrupa Birliği, hem
Amerika’ya hem Rusya’ya ve hem de o yıllarda yeni yeni gelişmekte olan Çin
hegemonyasına karşı, Avrupa’nın da bir gücünün var olduğunu göstermek için
kurulmuştu.
Ancak aradan
geçen yıllar bize gösterdi ki, Avrupa
Birliği, kendinden menkul bir güce sahip. Yani gücü yok… AB bugüne kadar, dünyada yaşanan hangi
krizi çözdü? Gerçi ABD‘nin de Rusya’nın da bugüne dek bir kriz çözdüğünü
görmüş değiliz. Tam tersine, hem ABD, hem Rusya ve hem de AB; kriz üstüne kriz
çıkaran bir merkez olmayı devam ettirdiler. Çünkü bunlar krizden nemalanan bir
anlayışa sahipler…
Çelişkiler yumağı AB
Sakarya
Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Doç. Dr. Filiz Cicioğlu’nun AA’ya
verdiği analizden anlıyoruz ki, “AB tam
bir çelişkiler yumağı” içinde kıvranmaktadır. Türkiye’yi yıllardır oyalayan
Avrupa Birliği, kendi bünyesinde tam olarak uygulamadığı demokratik açılımları
bizden istemektedir.
Meselâ, din
özgürlüğü konusunda AB, Türkiye’den çok daha geride bir özgürlük anlayışına
sahiptir. Müslümanlara yönelik uygulamalar bunun en bariz göstergesidir.
Avrupa’da bir İslam düşmanlığı hortlamıştır. Ama Türkiye’de bir Hristiyan
düşmanlığı yoktur. Türkiye’deki hiçbir Hristiyan’ın dini inancına, giyimine,
yaşama biçime müdahale edilmezken, AB’de, Müslümanlara en olmadık eziyetler
yapılmaktadır.
Önce kendilerine baksınlar
Sayın Doç.
Dr. Cicioğlu’nun analizine göre, “AB yaklaşık 20 yıldır krizlerle boğuşuyor.
Üye sayısı arttıkça krizlerle mücadele konusundaki kararlılığı giderek
zayıflıyor. Ekonomik açıdan kuzey-güney çatışmasına ilave olarak siyasi açıdan
doğu-batı ayrımında pek çok sorunun ortaya çıkması, AB'nin bu krizlerden
güçlenerek çıkacağına dair umutları da söndürüyor.”
Kendini, ABD
ve Rusya’ya karşı bir güç gibi gören AB, daha kendi içinde İngiltere’nin restine
bile karşı çıkamazken, ABD’nin her isteğine ayak diremeden evet derken,
Rusya’ya şirin gözükmeye çalışırken, nasıl olacak da, üçüncü bir güç merkezi
olacak!..Bugün Türkiye bile topyekün AB’den daha etkili bir konumdadır dünya
siyasetinde. Mülteciler meselesinde bile Türkiye’nin 10’da biri kadar
sorumluluk alamayan bir AB’nin, Türkiye’yi üye ülke olarak kabul etmesi aslında
bizim için bir zuldür. Devletimizi yönetenlerin neden yıllardır AB’ye girme
çabası içinde olduklarını ben anlamış değilim… Artık bu hülyadan vazgeçmeliyiz.
Bırakınız AB, ne hali varsa görsün… Zira Türkiye, AB’nin bir çok ülkesinden
daha güçlü, daha dirayetli, daha güvenilir bir ülkedir.
Kaçı bizden güçlü?
Avrupa
Birliği bugün için 27 devletten oluşuyor. Almanya, Avusturya, Belçika,
Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa,
Hırvatistan, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç, İtalya, Kıbrıs, Letonya,
Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya,
Slovenya ve Yunanistan. Bu 27 ülkeden Almanya, Fransa ve İtalya dışında hiçbiri
Türkiye ile boy ölçüşecek güçte değildir. Refah düzeylerinin bizden yüksek
olduğunun söylenmesi, onların bizden güçlü olduğunu göstermez. Türkiye artık
kabuğunu kırmıştır. Bundan böyle ille de Avrupa Birliği’ne üye olalım demenin
hiçbir faydası yoktur…