Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.95
Gram Altın
2430.05
BIST 100
9799.06
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Aralık 2020

ABD Yaptırımları ve Türkiye

ABD’nin Türkiye’ye karşı aldığı yaptırım kararı ne amaçlıyor?

Türkiye ekonomisini ne derece etkiler?

Genel olarak birçok kişinin kafasında bu sorular var. Yaptırım kararının duyurulmasından bu zamana kadar birçok kişi gerek televizyonlarda gerekse sosyal medyada bu konuyu tartıştı, konuştu…

Türkiye’nin savunma sanayisi içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan olaylar sebebiyle ve müttefiklerinin takındıkları tavırlar sebebiyle mecburen gelişmek zorunda kalan bir sektör.

Uzun yıllar boyu yurt içinde PKK terör örgütü ile mücadele eden Türkiye, son yıllarda DEAŞ ile mücadele bahanesi ile ABD ve bazı AB ülkelerinin desteklediği PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD ile de mücadele etmek zorunda kaldı. DEAŞ ile kendi kara ordusu ile mücadele eden tek ülkenin Türkiye olduğunu düşündüğümüzde, Türkiye’nin savunma sanayinin gelişmemesi diye bir durum düşünülemez haliyle…

Bunlarla birlikte 15 Temmuz hain darbe girişimi, DEAŞ’ın ve PKK’nın Suriye sınırı ötesinden ülkemize attığı çeşitli bombalar gibi olayları ve NATO kapsamında müttefik olduğumuz ülkelerden de gerekli desteği görmediğimizi bir bütün haliyle düşündüğümüzde yaşananların tabii bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz.

Yazının başındaki soruya geri dönelim. Bu yaptırımlarla ne amaçlanıyor?

Türkiye yaşadığı olaylar neticesinde savunma sanayisini kendi imkânları ölçüsünde geliştirmek zorunda kalan bir ülke. Ancak savunma sanayi gelişirken ayrı bir misyon da üstlenmek zorunda kaldı. Türkiye’nin diğer sanayi kollarına da öncülük etme görevi…

Yerli ve milli imkânlarla savunma sanayi gelişirken, ciddi boyutlarda Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları da gerçekleştirildi. Bu çalışmaların başarılı olmasıyla, öncelikle bir zihni devrim yaşandı. Bir zamanlar eziklik ve özgüvensizlikten dolayı söylenen “Su akar, Türk bakar” sözü artık “Su akar, Türk yapar” haline dönüştü. Bununla birlikte burada sağlanan başarılar, diğer sektörlere de yayılmaya başladı. SİHA devrimi ile birlikte Türkiye yerli otomobilini de elektrikli bir formatta üreterek paradigma kırılmasını yakalamayı başardı. Bundan önceki teknolojileri kaçırmasının zararını adeta böylece telafi edebilme imkânı buldu.

Bunlarla birlikte özellikle salgının ilk dönemlerinde hızlı bir şekilde yerli ve milli imkânlarla üretilen solunum cihazlarını üretmeyi başaran Türkiye, böylece üretim alt yapısını ve insan kaynağının hızlıca mevcut duruma uyum sağlayabildiğini hem gördü, hem de gösterdi.

Yerli kepçe, yerli aşı gibi farklı alanlarda da çalışmaların hızla artması, Türkiye’nin yüksek katma değerli üretimi başaracağının ilk göstergeleri oldu.

Ve bütün bunlar adeta savunma sanayinde yakalanan başarı ile geldi…

ABD’nin yaptırım kararının arkasında gerek silah şirketleri gerekse diğer çok uluslu şirketlerin etkisi olduğunu görmemek mümkün değil. Çünkü Türkiye yerli ve milli imkânlarla yerli sanayisini geliştirdikçe hem ithalatı azalacak, hem de onların mal sattığı ülkelere aynı kalitede ama daha uygun fiyatlı ihracat yapacak. Bu durumun da onların gelirlerini azaltacağından dolayı Türkiye’ye böylesi bir yaptırım kararı aldıklarını söyleyebiliriz.

Peki, bu durum Türkiye ekonomisini nasıl etkiler?

Türkiye ekonomisini bundan önce alınan kararlarla finansal piyasalarda yapılan manipülatif saldırılar zaten etkilemişti. Bundan sonra alınan kararlar o derece olumsuz etkilemeyecektir. Çünkü bu konuda Türkiye tecrübe kazandı ve bazı önlemler aldı.

Ayrıca Türkiye yüksek teknolojili sanayi üretiminde belirli bir ivme kazandı. Kişi başına düşen gelirin artması için yüksek teknolojili üretimlerin artarak devam etmesi gerekmektedir. Bu da ar-ge ve inovasyon ile ve nitelikli insan kaynağı ile mümkündür.

Dikkat edilirse ABD’nin yaptırım kararı da savunma sanayi başkanımıza ve bu alanda kritik rol oynayan kişilere yöneliktir. Ülke olarak sadece bir ya da birkaç kişinin değil, topyekûn yüksek teknolojili üretimin bir parçası olmamız gerekiyor. Bunun için bilgiye gereken önemi vermemiz gerekiyor. Bilgi üretmek için araştırmalı, okumalı ve kendimizi geliştirmeliyiz. Yüksek teknolojili üretimleri artırarak devam ettirdiğimiz zaman, Türkiye’nin cari açığı azalacak hatta cari fazla verme durumuna geçecektir. Böylece yaptırımlar, finansal manipülasyonlar Türkiye’yi asgari düzeyde etkileyecektir.