Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2505.70
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

25 May 2023

Amerika belasını bulacak!

Türk toplumun kolektif dürtüsü bağımsızlıktır. Karakteri sağlam, inancı keskin bir toplumdur. Vatanını, bayrağını sever. Açlığını ve kırgınlığını bastırır vatan söz konusu olunca.

Öyle kimilerinin ifade ettiği gibi, “kör cahil” bir toplum değildir. Çünkü bu bakış açısı buraya ait bir bakış açısı değildir.

Biri çıkıp bu topraklar için ölümü göze alarak istiklal mücadelesi vermiş bir toplumun evlatlarına hakaret ediyorsa bilin ki o, bu topraklardan beslenmiyordur.

Tayyip Erdoğan kuşkusuz bu sosyolojiyi çok iyi okuyan ve siyasetini bu anlayış üzerine kuran bir liderdir.

AK Parti de kuruluş itibariyle, sistem/düzen karşıtı bir parti olarak doğdu. Vesayetle ciddi anlamda mücadele etti. Şimdi maalesef o eski heyecanı kalmadı.

Erdoğan, Anadolu insanının tarihiyle ve kültürüyle olan temasını kesmek isteyenlere karşın ilk yıllarda ortaya koyduğu siyasi anlayış şuydu;

Türkü, Kürdü, Ermeni'si, Arabı, Alevi'si, Sünni'si ne kadar farklı etnik kimlik, inanç ve mezhep gurubu varsa aralarındaki bağı “vatan” ortak paydasında birleştirmek ve ülkede bir ortak akıl tesis etmekti.

Bu siyasi akıl bir zaman sonra Amerikan’ın hedefinde oldu. Zira Amerika, birlikten nefret eder dolaysıyla çatışma, iç karışıklık ve düzensizlik ortamından beslenerek nüfuz alanını genişletir.

Türkiye’de son yirmi yılda ne yaşandı derseniz? İçerideki Amerikancılarla, yerli insanların kavgası yaşanmıştır derim.

Öncelikle içeride hemen her kesimden bir Amerikancı cephe oluşturuldu. Örneğin CHP’deki vatanseverler tasfiye edilerek orası bambaşka bir mecraya sürüklendi.

Bunu 2014 yılında Yılmaz Özdil şu cümlelerle özetliyordu;

CHP’yi geri almadan, Türkiye Cumhuriyeti’ni geri alabilmek mümkün değildir. Ve Kılıçdaroğlu’na da “Amerikan mandacılarınızı, ikinci cumhuriyetçilerinizi, tescilli ajanlarınızı, goygoycu gazetecilerinizi alın... Tıpış tıpış, bırakın gidin kardeşim” diyordu. Ne var ki bugün kendisi gitti, o ayrı konu.

Kısacası partinin ele geçirildiğini ifade etmeye çalışıyordu.

Bu sadece CHP’nin başına gelmedi. Bugün Amerikan politikalarına hizmet eden bir cephe kurmayı başardılar. Partiler önemli değil hemen her yerde bu hakimiyetin varlığını hissediyoruz.

Düşünün, 2013 yılında FETÖ’nün tasfiyesi için çalışan CHP’li vekillerden geriye, bugün KHK ile içeri atılan FETÖ’cüleri çıkarmak için mesai harcayan vekiller kaldı.

Bugün Machiavelli'yi mezarından ters döndüren, siyaset bilimcilerinin kafasını allak bullak eden parti ittifaklarına siyasetin kaypaklığıyla izah edebilirsiniz ancak ben bunun size bir dizayn olduğunu söyleyeceğim.

Her yanımızı Amerikancılar sarınca normal bir televizyon yorumcusu haliyle bu meselenin içinden çıkamıyor.

Oysa emperyalizmin bir dini, ırkı, inancı, mezhebi yoktur. İçeride devşirilen aparatlarını bir karede toplar ve bunu size özgürlük diye yutturabilir.

Türkiye, yok oluşun eşiğine gelen Amerika’ya can suyu yapılmak isteniyor. Renklerin farklı olması sizi yanıltmasın.

Buna karşın derin Anadolu da bir önlem alıyor ve siyaseti muhtemel bir üçüncü dünya savaşına göre yeniden şekillendiriyor. Cepheler açık ve net ortada. Bir tarafta Amerika diğer tarafta Türkiye var.

Bakınız, G7 Zirvesi’nde hedef Rusya ve Çin idi keza yakın bir zamanda yapılan Bilderberg toplantısında da hedef Rusya idi. Bu durum küresel ölçekte de safların belirginleştiğini gösteriyor. Türkiye tam da bu dönemde elde tutulmak isteniyor.

Bu sebeple Türkiye’de bir adım sonra siyasetin eski yüzleri değişecek ve yeni aktörlerle yola devam edilecek. Ancak şimdilik herkes cephesini kontrol etmeli.

Vatanımızı Amerika’nın emellerine kurban edecek değiliz.

Yazıyı İsmet Özel’den bir alıntıyla bitireyim. “Bugünkü Amerikan medeniyeti de öyle bir çöküş yaşayacak ki… Bunu kehanet olarak söylemiyorum, işin tabiatı bu. Bunlar belasını bulacak. Bizim duamız o ki, bunlar belasını Türklerin elinden bulsun!”