Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2422.30
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

26 Nisan 2017

Amerika'da Başkan Ol(ama)mak

BU işi en iyi rahmetli Necmettin Erbakan Hoca yapardı. Teknik konularda mahir olma vasfını hukuka yaslayıp doğru ve yerinde hamlelerle neticeye varırdı.

En son Başbakanlık koltuğuna otururken, evvelinde haksız bir şekilde ve elbet dayatma ve zorlamayla kurulan, zamanın ANAP ve DYP koalisyonunun arasına 'ustaca' girerek Tansu Çiller'in Yüce Divan gensorusunu lehine çevirmeyi bilmiş ve araya giren bayram tatili ertesi ANAYOL koalisyonunu bitirip REFAHYOL hükümetini çıkartmıştır.

Erbakan hoca, bu işleri adım adım titizlikle takip ettiği için, meclis dahilinde en az sandalye sayısına bile sahip olsa, yine en etkin muhalefeti Ana muhalefet'ten daha iyi becerirdi. Hatta meclis dışında bile bu tür hamleleri meşhur olup, hükümeti sıkıştırırdı.

El hak, bu konuda Vatan Partisi ve Perinçek de yabana atılamaz.

Çünkü bunlar, şu anki mevcut muhalafet gibi kuru gürültü olsun diye, hiçbir netice alamayacaklarını bile bile milleti 'galayana getirme' hedefi gütmez lakin 'oldu bittiye' getirme türünden 'biz yaptık oldu' anlayışına karşı 'hukukun incelikli içtihadları' üzerinden hareket ederlerdi. Ve gerek meclis içi gensoru olsun yahud Anayasa Mahkemesi müracaatlarında muvaffak olabiliyorlardı.

Yoksa, tutup YSK'nın tartışılmaz ve Danıştay, AYM'nin yetkisizliği ve dahi AİHM gibi, hukuksuzluk bir yana, son derece 'gülünç' işlerin peşine gitmezlerdi.

En son Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland da 'çaresizce' ve elbet 'kerhen' bu hakikati kabul edip, "Boşa bu yollara tevessül etmeyin, hiçbir mahkeme 'Referandum' sonucunu değiştiremez" demeye gelen açıklama yapmak zorunda kaldı.

Bunların 'kronik' müzmin hastalığı 'hukuk' tanımazlık yahut kendini hukukun yerine koyma alışkanlığından mütevellit bu tutumları, zamanın hakim anlayışı vechile AYM sabık başkan Sabih Kanadoğlu ve de Ahmet Necdet Sezer benzeri bir muhatap bulma umudundandır aslında!

Hala, her ne kadar meydanlarda bir takım 'dini' söylemlerde de bulunsalar da artık o eski vesayet sisteminin kalkıp 'hukukun üstünlüğü' ilkesinin öncelendiği bir ortamın oluştuğu gerçeğini kabullenemediler.

Muhalefet olmayı 'çıkıntılık' yapmaktan öteye götüremeyen bu anlayışın, muadilleriyle farkları sadece vesayetin varisçileri olmalarındandır.

Pazar günü yapılan Fransa seçimlerinde, güya Türkiye'ye 'parmak sallamaya yeltenen' cüretkarların pür melal şekilde Başkan namzetlerinin en fazla ancak %23'lere varan reylerle ikinci tura kalması, Mayıs'ta ikinci turu yapılacak seçimlerde sonuç ne olursa olsun yüzde 50 temsili bile olamayacağını gösterirken Türkiye Cumhurbaşkan'ın aldığı %52 orana karşı hezeyan 'tek çare (Erdoğan'a) suikast' açıklamalarda bulunulması her şeyi 'kabak' gibi ortaya koymaktadır.

Bugünlerde ilk 100 gününü dolduran Amerika'nın yeni Başkanı Trump'ın durumu hele, çok daha acıdır!

İlk günden her türlü melanetin reva görüldüğü ve medyanın acımasız hışmına uğrayan Trump, yine medyanın pompalamasıyla, kendi seçmeninin yüzde 50'sini bile artık arkasında göremiyormuş yaygarası ile karşı karşıya.

Yani 259 yıllık Başkanlık sistemi, demokrasi üzerinden yürüyen bir Amerika Başkanı aslında hiçbir zaman 'muktedir' yapılmıyor ve neredeyse 'fındık-fıstık' dışında hiçbir kanun yapamıyor olması ve bizim muhalefetin buna bu kadar öykünmesi ne kadar anlamlı, buraya bir dikkat celbetmek kafi!

Evet, Trump ilk 100 gün içinde hiçbir iş yapamadı! Bu kadar tepki alan Başkan'dan geriye doğru kim yapabilmiş diye sorsanız, cevap bulamazsınız! Savaş baronlarının ve asıl 'muktedirlerinin' doğrultusunda siyaset güdenlerin 'başarılı' gözükmesi sadece bundandır.

Ha, Amerika güçlüdür, dünyaya yön verir ve etkin, etkilidir ve fakat başkanları bilakis o kadar biçare olsa da bu zenginlikle 'tölere' edilebilir ve mahsur teşkil etmez. Türkiye'nin böyle bir zenginliği yoksa bunu ancak hukuki yollarla güçlü bir siyasi erkle telafi eder ki, bu da referandumda halkın tercihi ile tescillenmiştir.