Ankaralının gücü
İlk
gençlik yıllarımda mahallemizin arsasında naylon topla yaptığımız maçlarda futbol
oynamayı bir türlü beceremediğimizden kaleci veya kale önünde bek görevi
verirlerdi. Futbol seyirciliğimiz ise babamın
PTT mensubu olmasından ötürü PTT Spor
taraftarlığıyla başlamıştır. O yıllarda 19
Mayıs Stadyumu’na ağabeyimle gider, maç saati gelene kadar dış sahadaki
amatör takımların maçını seyrederken bol baharatlı akciğerli ekmeği
unutamıyorum.
Stadyum
çevresinde seyyar satıcılarla zabıtalar arasındaki kovalama sahneleri
seyrederken üzüldüğüm anlar olduğu gibi komik sahnelere gülerdim. Yağmurlu
günlerde Modern Çarşı’dan kilo ile aldığım ince naylon torbaları satar, güneşli
havalarda Hayat ve Ses mecmualarının eskimiş sayılarını
hurdacıdan alır “Hem otur, hem oku”
diyerek maça gireceklere satardım. Eğinli komşumuzun kıştan kalan dut kurusunu
harçlık çıkarmam için torbasıyla verdiğini, ancak zabıtaya kaptırdığımı da
unutmuyorum.
Yazıyı Ankaragücü’ne bağlayacağım ama sanırım futbol
oynamayı beceremediğim gibi bunu da beceremedik (!). Ne yapalım? Geçmiş günleri
yâd etmek de güzel.
Maçların
bitimine 10 veya 15 dakika kala stadyumun kapıları açılırdı. Ankaragücü, Şekerspor, Hacettepe, Gençlerbirliği
ve Ankara Demirspor’un
maçlarının kalan son dakikalarında atılan golleri tel örgülere yapışık
seyreder, ücret verip girenlerden daha yakın olduğumuza sevinirdik.
Hiçbir
zaman fanatik seyirci olmayı da beceremedik. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray, Trabzonspor, Altay, Eskişehirsporve Göztepe’nin maçlarını seyreder ama ekmeğini
yiyip, suyunu içtiğim şehrin takımına “Gururluyuz,
Güçlüyüz, Ankaragücülüyüz” sloganı ile bağlanmıştık.Ankaragücü taraftar
grubu liderleriyle yakın temasımla davet edildiğim maçlara imkânlarım ölçüsünde
icabet ettim. Hatta AnkaragücüPaso
Lig kartımı da çıkartıp cüzdanıma koydum.
Geçtiğimiz
sezondan önceki sezon Süperlig’te mücadele ederken hiçbir maçına gidemedim,1.
Lige düştüğünde davetlerine olumlu cevap veremedim. Bu sezon tekrar Süperlig’te
mücadelesine devam edecek olan Ankaragücü’müze
başarılar dilerken, 17 Aralık 2017 Manisaspor maçında Ankara Milletvekili Emrullahİşler’ in de bulunduğu protokol
tribününde yaşadığım bir anekdotu paylaşarak yazımı noktalıyorum;Müsabakanın 41.
Dakikasında İlhan Parlak’ın attığı golle yanımda oturan beyefendiye “çak”
yaptım, fakat onda sevinme ibaresi olmadığı gibi suratını da ekşitti. Tekrar
“Çak” dedim, baktım adamdan ses çıkmıyor, devre arasında arka odadaki protokol
eşrafının yanına gittiğimde beyefendi de oradaydı. Sayın Emrullah İşler’e sorduğumda tanımadığını belirtip beyefendiye kim
olduğunu nazikçe sorduğumuzda Manisaspor
Başkanı Abdullah Mergen olduğunu
öğrenmiş, özür üstüne özür dilemiştim. İkinci yarıda Manisaspor’un filelerini 49.
Dakikada İlhan Parlak bir kere daha havalandırmış, uzatmada Sedat Ağçay’ın
golüyle Ankaragücü sahadan 3-0 galip ayrılmıştı.
Bu
vesileyle Ankaragücü’nü şampiyonlukla buluşturan Faruk Koca ve ekibinin davetlerine icabet edebileceğimizi ifade ediyorum ve’s-selam.