Biden'in dostlarının Erbil buluşması
Osmanlı’nın yıkılışı ile başlayan İslam dünyasındaki çile ve dramlar günümüzde de farklı boyutlarda devam ediyor. ABD’nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından bölgemiz yeniden hareketlenmeye başladı. Bu hareketlilik içinde CHP heyeti sürpriz bir siyasi mevta Barzani ziyareti gerçekleştirdi.
Birkaç tarih
hatırlatarak olayların birbirleriyle ilintilerini göstermeye çalışacağız. Yıl
1979 İran’da Humeyni, Irak’ta Saddam Hüseyin iktidara gelirken SSCB, darbeci
komünistleri iktidarda tutabilmek için Afganistan’ı işgal ediyor.
1979 sonrası
Afganistan’da Sovyet işgaline karşı mücadele, 1980’de ise İran-Irak savaşı başlıyor.
Türkiye’de ise Amerika’nın çocuklarının olgunlaştırdığı darbe yapılıyor.
İran-Irak savaşı başladığında ABD, Irak’ı teröre destek veren ülkeler
listesinden çıkartarak, Saddam’a para yağdırıyor. 1981 yılında ilk kongresini
Hafız Esed’in kontrolünde Suriye Helve kampında yapan PKK terör örgütü,
Barzani’nin onayıyla Irak’ın kuzeyine yerleştiriliyor. 1984’ten itibaren
Türkiye’de kanlı eylemlere başlıyor.
Olaylar
paralel gelişiyor
Sovyet
işgalinde Afganistan 1 milyon şehit, yüzbinlerce dul yetim, ülke nüfusunun üçte
biri göçmen veriyor. Barzani ekibi Savaş süresince İran’ı destekliyor. İran
tarafında da Irak tarafında da cepheye sürülenlerin çoğunluğu Türk. 1 milyon
insan ölüyor. Yüzbinlerce göçmen. Saddam’dan kaçanlar Türkiye’ye sığınıyor.
1988-89 döneminde hem Afganistan’da işgal hem de İran-Irak savaşı bitiyor. 1989
Paris Kürt konferansı toplanıyor. Erdal İnönü’nün meclise soktuğu PKK’ya
müzahir vekiller SHP’den ayrılarak kendi partilerini kuruyor. O tarihten sonra
CHP’nin doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesinde esamesi okunmadı. ABD yıllar yılı
Irak’ı karıştırmak için maaşa bağladığı maşalarını 1989’da Guam adasına
götürerek İsrail güdümlü yeni ulus oluşturma projesinin en önemli adımlarından
birini attı. 36. Paralelin Kuzeyi’ni Saddam’a uçuşa kapalı bölge ilan ederek,
(Musul-Kerkük daha kuzeyde kaldığı halde koruma alanının dışında Süleymani’ye
daha güneyde olduğu halde koruma alanında) bölgeyi PKK ve terör yapıları için
bir kuluçka merkezi haline getirdi.
İkibinli
yıllara geldiğimizde 1999 depremi sonrasında sistemi tamamen çökmüş,
uluslararası güçlere neredeyse teslim olmuş bir Türkiye var karşımızda. ABD,
çökmüş hükümetin prestijini APO’yu teslim ederek kurtarırken, Diğer aparatı
FETÖ elebaşını Türkiye’ye karşı kullanmak için Pensilvanya’ya alıyor.
Malum 11
Eylül olayı 2001 ve Afganistan’ın işgali. 2003’te ise İkinci körfez savaşı ile Irak
bilfiil işgal ediliyor. Kan ve zulüm 1,5 milyon (sunni Müslüman-Türkmen)
öldürülüyor. ABD o dönemde etnik temizlik yaparak oluşturmak istediği İsrail
dostu ulus için alan açıyor.
ABD
işgalleri göçü tetikliyor
Anti
parantez, ABD’nin 1990’lardan başlayarak sözde teröre karşı mücadele
konseptinde işgal ettiği veya vekalet savaşı yürüttüğü topraklarda 60 milyon
insanı mülteci durumuna soktu. Watson Enstitüsü’nün verilerine göre, ABD,
Irak’ta 1,5 milyon insanı öldürdüğü yetmiyormuş gibi 9.2 milyon insanı göçmen
durumuna düşürdü. Suriye’de 7.1 milyon, Afganitan’da 5.9 milyon, Yemen’de 4.6
milyon, Somali’de 4.3 milyon, Pakistan’da 3.7 milyon, Filipinler’de 1.8 milyon,
Libya’da 1.2 milyon insan ABD eliyle göçmen durumuna düşürüldü… İkincil etki
yaptığı, Etiyopya, Sudan, Myanmar, Afrika, Güney Amerika…. Gibi ülkeler bu
hesabın içinde yok.
Ana konudan
kopmamak için Irak’a dönelim. Irak’ta ABD’nin yaptığı anayasa ile 4. Büyük
etnik grup olan Kürt yapısına Cumhurbaşkanlığı, Irak’ın Kuzeyi’nde federe yapı,
en büyük grup olarak gösterilen Şii Araplara Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık, Yüzyıllardır
Irak’ı yöneten Sunni Araplar denklem dışı. Türkmenler ise diğer gruplar içinde
asimile olarak gösterilerek azınlık haklarından bile mahrum bırakıldı.
Sunni
Müslüman ve Türkmenler yok mu?
Irak’ın Kuzeyi’nde
oluşturulan konfedere yapı ise tamamen ABD’nin silah gücüne dayalı bir yapı.
ABD çekildiğinde her sahte şey gibi iki günde çökeceğini herkes biliyor. Musul
ve Kerkük’te nüfus ve tapu kayıtlarını yakarak imha etmeye çalışan Barzani-Talabani’nin
çakalllığı, bölgeden ABD eliyle sürgün edilen 9.2 milyon insanın mülklerinin
yanında oy haklarının kimliklerinin gasp edilmesi yok sayılmasıdır. Şu anda Irak’ın
Kuzeyi’nde toplam nüfus 3 milyon 700 bindir. İsrail’den getirdikleri 300 bin
Yahudi oyuyla bağımsızlık referandumu yapanların 9.2 milyon insanın siyasi
haklarını gasp etmesine dünya sessiz kalamazdı. Kalmadı da.
Bağımsızlık
referandumu MOSSAD’cı Mesut Barzani’nin siyasi kariyerinin sonu oldu. Bugün
siyasi figür olmaya kalktığında ilk itirazın Federe bölge ilan edilen yerden
geleceğinden kimsenin şüphesi olmasın. ABD Irak’ta Barzani-Talabani ve işgal
ordusuyla yaptığını 80’li yıllardan itibaren Türkiye’de PKK eliyle yaptı.
Terörle milletine ve devletine sadık kişi ve grupları bölgeden kaçırttı. Veya
sindirerek kendi safına çekti. Onlar için final Çukur eylemleriydi, hükümetin
her türlü hoşgörüsüne rağmen gerçek niyetlerini ifşa etmeleriyle, olayın insan
hakkı, siyasi hak olmadığı Türkiye’nin vatanı ve milletiyle bölünmez
bütünlüğünün hedef alındığı gerçeği karşısında mücadele konsepti değiştirildi.
HDP’nin
boşalttığı alana CHP girecek
Terör ve
sivil-siyasi uzantılarıyla mücadelede, teröristlerin burunlarını çıkaramaz hale
geldiği, terör destekçisi HDP’nin kapatılmakla yüz yüze olduğu bir dönemde 1989’da
olduğu gibi CHP devreye giriyor. CHP’nin Kuzey Irak ziyaretinin parti dış politikalar
akil adamlarına (Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Onur Öymen…) bile haber verilmemesi, konunun direk ABD’den
alınan talimatla ilintili olduğunu gösteriyor. ABD, Afganistan’dan çekileceğini
teahhüt ettiği gibi Irak’tan da yıl sonuna kadar çekileceğini teahhüt etti. CHP
ziyareti ABD’nin çekilmesi sonrasında Irak’ta ABD ile cinayetlere,
soykırımlara, göçlere ortak olan dostlarının nasıl korunacağıyla ilgili. Siyasi
kariyeri bitmiş bir Mesut Barzani’nin karşısında el pençe divan duran ikinci
cumhuriyetçi Oğuz Kağan Salıcı’ya, Bilderbergci Ünal Çeviköz, Parti Meclisi
Üyesi Nevaf Bilek, Genele Başkan Başdanışmanları, Prof. Dr. Mehmet Hasan Eken
ile Enver Ömür Polat eşlik etti. CHP heyetinin Irak’tan ABD işgalinin sona
ermesi için siyasi mücadele yürüten Bağdat yönetimi yerine ABD işgalini her
halükarda sürdürülmesi için çırpınan Erbil’de sözde Ortadoğu Barış ve İşbirliği
Teşkilatı’nı kurmak için (OBİT) boy
göstermeleri, HDP’nin kapatılması sonrasında CHP’nin bölgede üstleneceği rolü
deklere ediyor. OBİT ülkelerini
sıralayalım, Irak, 9.2 milyon, 1,5 milyon ölü, Suriye, 7.6 milyon göçmen, 1
milyon ölü, şimdi sıra İran’da bakalım önümüzdeki süreçte ne kadar göçmen ve
ölü çıkacak. Sonra da sıra Türkiye’ye geliyor zaten. 40 yıldır ekmeğimize kan
doğruyorlar.
CHP’nin
Erbil ziyareti Barzani ile köşeye sıkışan PKK teröristleri arasında ittifak
sağlamak için mi yapıldı sorusu geliyor akıllara. Bu soruya da evet cevabı
vermek zorundayız. Bölgesel yönetim kurabilmek için kanlı bıçaklı Barzani ile
Talabani’yi bir araya getiren akıl, 28 Şubatçılar ile FETÖ’cüleri zevahirde
kavga ettirip içindeki samimi Atatürkçüleri (TSK) ve Müslümanları ayıklatttığı
gibi yıllardır birbirlerine düşman gösterdiği iki aparatı PKK ve Barzani’yi
yeni hamleleri için CHP’li dostları eliyle birleştirir.
Bu ziyaret, ABD’nin
Irak’tan çekilmesi durumunda mevcut statükonun korunarak, fiili gaspın sürmesi
yönünde atılmış bir adım olmuştur. Bağdat’ın bölgesel aktörlerin katılımıyla
düzenlediği konferansın hemen ardından CHP Erbil ziyaretinin terör ve işgalle
elde ettikleri kazanımları korumak isteyen
ABD-İsrail dostlarına moral mahiyetindedir.
Biden’in
dostlarının buluşması
ABD’nin
Afganistan’dan çekilmesine paralel olarak Irak ve Suriye’den şehit haberlerinin
gelmesi ülkemize karşı yeni bir kaos planının devreye girdiğini gösteriyor. Türkiye-Azerbaycan-Pakistan
hattına zarar verebilecek her türlü hamleyi beklememiz lazım. Türkiye özellikle
İdlib’de olası bir ABD-BAE-Suud provakasyonunu önlemek için 5 büyük grubun
silahlı yapılarını tek çatı altında topladı. ABD, Irak ve Suriye’den sonra
İran’ı bölmek için harekete geçti. Paravan güçleriyle Türkiye’nin dikkatini
Suriye’ye çekerek, PJAK eliyle İran’ı istikrarlaştırmak için eylemlere hız
verildi. Yani Ulus oluşturma planının üçüncü ayağındaki İran kaşınacak. Irak’ta
beklenmedik bir durum olursa ABD’ye müzahir gruplar işgal edecekleri İran
topraklarına taşınacaklar.
Irak’tan da ABD istese de istemese de çekilecektir. Bugüne kadar iş tuttuğu suç ortakları ise, ya emperyalist uçakların kanatlarına sarılarak bizi bırakma diye ağlayacak, ya da işledikleri zulümler, akıttıkları kanlarda boğulacaktır. Biden’in dostları Türkiye’de ve çevresinde oyun kurmaya devam edecek. Bize ise, 2023 hedeflerine sarsılmaz bir imanla yürümek kalıyor. Vesselam…..