Bu hayatta…
Zordur bu hayatta, her şeyden soğuyup, her şey yolundaymış gibi yaşamak...
Kim yâda kimler soğutur bizi hayattan?
Haksızlık yapan, adaletten uzak davranan, yalanı, inkârı kendisine yoldaş edinen kişilerin, kişisel menfaat ve çıkarları uğruna, yaptıkları her türlü fenalık sizin insanlara karşı bakış açınızı değiştirir.
Bu kişi yâda kişiler NEMRUT'CA bir hayat sürerken, İBRAHİM'CE bir akıbet beklerler. İşte bu çok zor. Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. Nasıl ölürseniz de öyle dirilirsiniz.
Sanırım bazen elinde imkânı olan insanlar bunun ömür boyu kendi elinde kalacağı zannına kapılıyor olmalı ki, kestiği ahkâm boyunu aşıyor.
İki lafından biri ben istersem, ben yaparsam, ben kimi dilersem şeklinde basit kavramlara dönüşerek, ben merkezli bir anlayışın içine giriyorlar.
Yapılan zulümleri görüp bir şey yapmamak!
Haksızlığa uğrayıp, avazın çıktığı kadar bağırmak isteyip, sessizliğe bürünmek...
Hakkı, adaleti doğruyu haykırınca haset, fesat, kıskanç yaftasına maruz bırakılmak.
Kişi veya kişiler herhangi bir yerin başında olunca hak, adalet, doğruluk ve dürüstlük ilkelerini titizlikle irdelemelidir. Kul hakkının bilincinde olan bu konularda hassas davranır zaten…
Kişisel çıkar ve menfaatleri ile hareket eden her kim olursa olsun, kaybetmeye mahkûmdur.
Haksızlık, adaletsizlik kim yâda kimler tarafından yapılırsa yapılsın, bunlara uğrayan kişiye büyük zararlar verir. Ona derin yaralar açar. Unutmayın; şahidi Allah olanın ahı kimsede kalmaz!
Bunun farkında olmayana zaten ne deseniz de çabanız fayda vermez.
Allah'tan korkmayan, kulundan utanmaz.
Korkup utansa zaten ne can yakar, ne ah alır, ne haksızlık yapar.
Her şeyin bir hesabı ve vebali var, bunun bilinci ile yaşayan insan sayısı ise bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azaldı... Her geçen gün de azalmaya devam ediyor. Kişisel çıkarlar menfaatler insanların gözünü kör, kulağını sağır etmiş. Adaletsizlik, haksızlık yapana kul köle olmuşlar.
Günümüzde geldiğimiz noktaya baktığımızda hiç kimse yaptığının farkında değil. Bilinçsiz bir toplum yetişmeye devam ediyor.
Bir yerin başında olan kişi yâda kişiler hakkı, adaleti, dürüstlüğü kendisine şiar edinmediği sürece yapılan haksızlıklar ayyuka çıkar.
Kişiye göre şekil alma, ona her türlü imkânı sunup, aynı şartlarda olan diğer kişiyi yok sayma, görmezden gelme, hangi insani davranış kurallarına uygundur sizce?
Hiç hak etmediği halde menfaatine uygun olduğu için her türlü imkânı seferber eden, diğer yandan doğruları yüzüne haykırınca her yerden insanların işine, gücüne engel olan insancıklar gerçeğini de unutmamak gerekir. İlahi adalette zaman aşımı olmaz… Saygıyla!
Günün Sözü;
Sonu belli olmayan bir yoldur hayat. Önüne ne zaman, neyin çıkacağını bilemezsin! Bazen bir şeyler alır götürür senden, tutamazsın... Bazen de hayatın getirdiklerinden kaçmak istersin, ama kaçamazsın. Ve bir gerçek vardır: "ACIYI tatmadan, MUTLULUĞU tadamazsın...