Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2507.22
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Aralık 2020

Çıkrıkçılar Yokuşu…

Tarihî geçmişiyle civar kasaba ve köylerden gelenlerin ihtiyaçlarını karşıladıkları ‘Çıkrıkçılar Yokuşu’ Ankara’nın Eminönü ve Mahmutpaşa’sıdır diyelim.

Dokumacılığın ham maddesi tiftik keçilerinden elde edilen yünü mamul haline getiren çıkrıkçı ustalarından dolayı bu isimle anılmıştır. Çırak bulmadaki zorluklara modern makinelerin girmesiyle çıkrıkçılık diye bir mesleğin kalmadığını biliyoruz.

Çıkrıkçılarda kalabalıktan yürümekte zorluk çekilen günleri hatırlamak babından hatunla arada bir yokuşu tırmanır, Saraçlar Çarşısında baba dostu Ali Erçelik’in ayakkabı dükkânına uğrar elini öperdim. Babalarımızın vefatından sonra mağazayı çalıştıran oğlu Hüseyin Erçelik’e uğramayı görev addetmiştim. Karşıdaki çay ocağından siparişi tavşankanı çayımızla babalarımızın dostlukları üzerine sohbetimizin tadına doyum olmazdı. Baba yadigârı dükkânını geçen yıl devrettiğini duyduktan sonra sanki benim için Çıkrıkçılar Yokuşu eski güzelliğini kaybetmiş gelse de sokağa mutat uğramalarımı ihmal etmiyorum.

Çarşı esnafından bazıları alışveriş merkezlerinin arttığını, insanların eskisi kadar kendilerini tercih etmediğini ifade ederken bazıları iyimser bakışla salgından dolayı insanların açık hava alışveriş tercih ettiklerini vurgulayarak işlerin iyi olduğundan bahsederken eski günleri mumla aradıklarını satır aralarında söylediler. Babalarından devraldıkları dükkânlarıyla ticarete hayatına devam eden yeni yetmeler ise ‘yeniliklere kapalı olduğumuzdan, müşteri kaçtı’ gibi görüşler beyan ettiler.

Çıkrıkçılar Yokuşu’na komşu mesabesindeki Numune Hastanesi, Zekai Tahir Doğumevi ve Yüksek İhtisas Hastaneleri’nin şehir hastanesinin açılmasından sonra işlevsiz kalmış olmalarının işlerinin geriye gitmesinde tuz-biber olduğunu söyleyenlerden oldu. Eskiden olduğu gibi düğün-nişan ve hac-umre alışverişlerinin çarşıdan yapılmasına devam edildiğine sevinenler de var.

Yokuşa adını veren çıkrıkçı ustalarının son tanıklarından TESK Başkanı Bendevi Palandöken, Çıkrıkçılar Yokuşu’nun sorunlara temas ettiği bir konuşmasında sıkıntının trafik ve altyapıdan kaynaklandığı tespitini yaparken mekânların darlığından, itfaiyenin çarşıya giremediğini, sigorta şirketlerinin ise betonarme binalara sigorta yapmadıklarına dikkat çekmişti.

Ankara ile anılan Çıkrıkçılar Yokuşu’nun popülerliği değişiklik gösterse de AVM’lerin cazibesinin de Covid dolayısıyla azaldığını söylemeliyiz. Ankara’da kaybolmuş çocukluk günlerini arayanların Samanpazarı, Koyunpazarı, Atpazarı, Saraçlar Çarşısı, Ulucanlar ve Hamamönü semtlerine gitmelerini, muhakkak Ankara Kalesi’ de bu gezinin içine almalarını öneriyorum.

Bakırcılar, kilimciler, zücaciyeciler, hazır giyimciler, mefruşatçılar, çamaşırcı, terlikçi ve ayakkabıcıların bulunduğu yokuşta dinlenmeniz için taburelerini dışarı atmış çay ocakları sizleri bekliyor. Özellikle kalede bulunan müzeleri ve antik eşya satıcıları ile birlikte sanat galerilerini ziyaret ederken tarihî mekânlarda dolaştığınızı unutmayınız. Onların korunması gerekli yerler olduğu bilinciyle geleceğe miras olarak aktarılmasının gerekliliğini de aklınızda bulundurunuz. Altındağ Belediyesi hudutları içinde bulunan bu güzide yerlere ailece gidilmesinde yarar görüyorum. Tarih ve geçmişle buluşmak için arabanızı park edip, yaya olarak dolaşacağınız sokaklarda sizden önce yürüyenlere dua etmeyi unutmayınız.

Yokuşta hatıralarının olduğunu bildiğim isimleri de burada zikredersek tarihe kayıt düşmüş olur muyuz bilemiyorum. Mefruşat mağazacılığı yapan aileden siyasete Ak Parti ile başlayan sonra ayrılıp Deva Partisi’ni kuran Ali Babacan, babasının terzi dükkânından basın dünyasına adım atan Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan ve sokaktaki çay ocağında garson olarak çalışan İçişleri eski Bakanı Muammer Güler ilk aklıma düşenler.

Eskiden dediysem çok eskiden değil, daha dün diyebileceğimiz otuz yıl evvelinde birisi ‘Çıkrıkçılar Yokuşu’nu bilmiyorsa Ankara’yı da bilmediği söylenirdi.

‘Ankara’yı artık biliyorum’ diyelim mi?