Dolar (USD)
21.5029
Euro (EUR)
23.1754
Gram Altın
1357.048
BIST 100
5353.95
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Aralık 2022

Dağlar ve insanlar

Bugünlerde yağmursuzluktan, susuzluktan ve kuraklıktan konuşuyoruz ve korkuyoruz. İklim değişimi, dünyanın ve insanlığın en gerçek sorunudur. İklim ve çevre sorunu insanlığın en önemli sorunu olmasına rağmen, dünyayı yönetenler iktidarlarını korumanın, ilaç ve silah sanayilerinde daha fazla gelirler elde etmenin ve dünyadaki pazar paylarını korumanın peşindedirler. Mevcut durumda öncelik verilen şey, insan ve çevre değildir. Öncelik verilen şey, ekonomi ve güçtür. Çevreyi, iklimi, sağlığı ve insanı gerçek anlamda konuşmadığımız bugünlerde karanlık ve yıkıcı bir geleceğe doğru hızla ilerliyoruz.

İklimi, çevreyi ve insanları konuşmak, aslında dağlar ve insanlar arasındaki ilişkiyi konuşmayı gerektirmektedir. Birleşmiş Milletler, 2002 yılını Uluslararası Dağ Yılı ve 11 Aralık tarihini de Uluslararası Dağ Günü ilan etmiştir. Çevreyi, iklimi ve insanlığı korumanın yolu dağları korumaktan geçmektedir. İnsanlar, dağlar konusunda yeni bir bilince, kavrayışa ve anlayışa ulaşmak için kendilerini olgunlaştırmalıdırlar. Dağı sadece yüksekliğe indirgeyen yüzeysel bakışın terk edilmesi gerekmektedir.

Dağ olgusu, kendi etrafında bir kültür, tarım, hayat tarzı ve inanç yaratmıştır. Dağ iklimdir, insandır, kutsaldır, kültürdür, evdir, mitolojidir, aşktır, tecrübedir, şiirdir, felsefedir, duygudur, doymaktır, gelişmektir. Kutsala, insana ve doğaya dair olan her şey, aslında dağların varlığında temsil edilmektedir.

Dağı sevmek, insanı ve doğayı sevmektir. Dağ, sadece dağcıların tırmanma arzularını tatmin ettikleri hobi yeri değildir. Doğa, evimiz ve hayatımızdır. Evimiz ve hayatımız olan dağlar, bugün vahşi ve yıkıcı şekilde sanayileşmenin, madenciliğin ve turizmin kurbanı olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ağır sanayi makinalarıyla dağların delik deşik edildiği günlerden geçiyoruz. Aslında delik deşik edilen dağlar değil, insandır, hayattır ve doğadır. Dağların delik deşik edilmesi, aslında sürdürülebilir hayat kaynaklarının ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir.

Eşsiz bir doğal hayatı bünyesinde barındıran dağların, korunması gerekmektedir. Dağların doğal yapısının ve çeşitliliğinin nasıl korunacağı günümüzün en önemli sorusudur. Dağlara, otel, dağ evi, villa, konut kondurma hastalığından vazgeçmekle işe başlayabiliriz. Dağların betonlaşması, dağın kendi içindeki canlılar için yaşam alanı olmaktan çıkması anlamına gelmektedir. Kuşlar, bitkiler, memeliler, böcekler, ağaçlar, sürüngenler ve daha birçok canlı için dağ, ev demektir. İnsanlığın yüzde on beşi dağlarda yaşamaktadır. Yaban hayatın neredeyse tamamı dağlarda ve dağ eteklerinde mümkün olmaktadır. Dünyadaki içme suyunun yüzde seksenine yakını, dağlardan gelmektedir. Bitkiler, hayvanlar ve insanlar, yaşamak için ihtiyaç duydukları suyu, havayı ve gıdayı dağlardan almaktadırlar. Dağ, bütün canlılar için yaşam kaynağıdır. İçtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın ve yediğimiz gıdanın sağlıklı, lezzetli ve güvenli olması, dağların korunmasına bağlıdır. Doğal yaşam alanları olan dağlar tahrip edildiği için domuz ve kurt gibi yaban hayvanları şehirlere inmeye başlamışlardır. Dağların tahribi, en doğal yaşam kaynaklarımızdan birinin tahribi anlamına gelmektedir.

Doğa, dağların delik deşik edilmesini affetmemektedir. “Dağlar, seni delik deşik ederim” azgınlığıyla kendisini yağmalayan insanı affetmemektedir. Doğa, dağları delik deşik eden insana, sağlığını kaybettirmekte, kirli bir hava solumasına neden olmakta ve sağlıksız yiyeceklerle zehirlenmesi gibi ağır cezalarla karşılık vermektedir. Doğa ve dağ, kendisine düşmanlık yapanı affetmemektedir. Dağ ve doğa, bize sevgiyle, merhametle coşkuyla ve cömertçe muamele etmektedir. Bundan dolayı ruhumuz, tarih boyunca doğadan ve dağdan gelen ilhamla beslenmiştir. Dağ, sadece fiziksel yaşam kaynağımız değildir. İnsanın ruhen beslenmesi, maneviyatını sürdürmesi de dağa bağlıdır. Dağların insan için ev olduğunu sahici şekilde anlatan Sabahattin Ali’nin şiiriyle dağ, doğa ve insanlık bilincimizi hatırlayalım, geliştirelim ve tazeleyelim:

Başım dağ, saçlarım kardır, Deli rüzgârlarım vardır, Ovalar bana çok dardır,

Benim meskenim dağlardır.

Şehirler bana bir tuzak; İnsan sohbetleri yasak; Uzak olun benden, uzak, Benim meskenim dağlardır.

Kalbime benzer taşları, Heybetli öter kuşları, Benim meskenim dağlardır.

Yârimi ellere verin; Sevdamı yellere verin; Yelleri bana gönderin; Benim meskenim dağlardır.

Bir gün kadrim bilinirse, İsmim ağza alınırsa, Yerim soran bulunursa:

Benim meskenim dağlardır

 
Advertisement Advertisement Advertisement