Dolar (USD)
32.59
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2494.76
BIST 100
9691.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Aralık 2021

Diyûbendî'lerin Osmanlı aşkı

Geçtiğimiz hafta Hint Alt kıtasının İslam tarihinde önemli bir dönüm noktasına değinmiştik. Buradaki Diyûbend Medresesi’nin kuruluşuna dair malumatlar vermiştik. Muhammed Kasım Nanutevi ve Reşid Ahmed Ganguhi öncülüğünde bir grup genç âlimin bu medresenin kuruluşuna öncülük ettiğinden bahsetmiştik.

Bu yazımızda Diyûbend Medresesi’nin gerek kuruluşunda ve gerekse sonrasında Osmanlı Devleti ile ilişkilerine değineceğiz. Resmi kayıtlarda kuruluş tarihi 1866 olan Dîyûbend Medresesi, Osmanlı Devleti’nin yıkılış tarihi olan 1922 tarihine kadar devlet-i aliye ile sürekli iletişim halinde olmuş, hatta Türkiye kurtuluş savaşını da maddi olarak desteklemişti.

Diyûbend Medresesi, kuruluş beyannamesinde hiçbir devlet, vakıf ya da şahıstan yardım almayacağını beyan etse de söz konusu Hilafet merkezi Osmanlı Devleti ve bütün Müslümanların halifesi Sultan Abdülhamid olunca bu maddeyi uygulamamışlardı. Daha doğrusu Diyûbendîler, İngiliz işgaline karşı Osmanlı’ya ve İslam halifesine biat ettikleri için Sultan Abdülhamid’in yardımlarını kabul etmişlerdi. Arşivlerde bizzat I Abdülhamid’in emriyle Daru’l-Ulum Diyûbend’e Arapça ve Farsça kitaplar gönderilmişti. Bunun yanında Osmanlı bakiyyesinde bazı müellifler de kaleme aldıkları eserlerin iki kopyasını İstanbul’daki kütüphanelere, bir kopyasını Ezher kütüphanesine, bir kopyasını da Daru’l-Ulum-ı Diyûbend’ye göndermişlerdi. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri kurumunda Osmanlı ile Duyubend Medresesi arasında birçok arşiv belgesi bulunmaktadır. Bu arşivler tarihçilerimiz tarafından incelenirse Sultan Abdülhamid’in bu medreseye nakdi yardımları da ortaya çıkacaktır.

Şimdi de Diyûbendîler’in Osmanlı’ya yardım ve desteklerine değinelim. Diyûbendîler, Osmanlı Devleti’ni ilgilendiren milletlerarası her meselede daima Osmanlı devletinin tarafını tutmuşlardır. Diyûbend Medresesi, Osmanlı devletine yönelik başlatılan Trablusgarp (1911-1912) ve Balkan (1912-1913) savaşlarının yarattığı infial sebebiyle Hindistan’da İngilizlere karşı başlatılan “Hilafet Hareketinde” yalnız bırakmamıştır.

Hindistan’daki Hilafet Hareketi, Osmanlı’nın yıkılışından sonra Türkiye’yi 20. yüzyılın başlarında zor durumda olduğu bir dönemde, Hint alt kıtasında yaşamış insanlardan maddi anlamda büyük meblağda bir yardım toplayarak Halide Edip Adıvar aracılığıyla Türkiye’ye gönderdiler. O zamanlar İş bankasının kuruluşu da buralardan toplanan yardım paralarıyla olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Paşa, bu yardımlardan dolayı Hilafet Hareketi merkezinin Londra’daki şubesine teşekkür etmişti.

Hindistan’dan Kurtuluş Savaşı için toplanan paraları Türkiye’ye kim getirmiştir, dersiniz. Belki bu isim hiçbirimizin aklına gelmez. Bu isim Halide Edip Adıvar’dan başkası değildi. Bugün Diyûbend uleması, hâlâ Halide Edip Adıvar’ı andıklarını oraya gidenler söylemişlerdi.

Daru’l-Ulum Diyûbend’de yıllarca yöneticilik yapan Muhammed Tayyib’in resmettiği şu tablo da konuyu gayet net bir şekilde özetlemektedir: “Daru’l-Ulum hocaları Osmanlı Sultanı’na sadakatlerinden ve muhabbetlerinden asla taviz vermemişler ve daima Türklerin yanında olmuşlardır. Osmanlı Sultanı’nı öven şiirler kaleme alan dedem Muhammed Kasım Nanutevi eşinin ziynetlerini İstanbul’a göndermek suretiyle hilafete maddi olarak katkı sağlamış ve yakınlarını, talebelerini ve müritlerini de ısrarla buna teşvik etmiştir.

Osmanlı –Diyûbend medresesine dair bir diğer önemli hatıra da. Şeyhulhind olarak anılan Mahmut Hasan Diyûbendî’nin hatırasıdır. Mahmut Hasan, Diyûbend medresesinin ilk talebesi olan ve yine bu medresinin üçüncü kuşak hocasıdır. Osmanlı Devleti’nin Trablusgarp ve Balkan savaşları sırasında (1911-1913) Molla Mahmûd Hasan, Dârülulûm-i Diyûbend’i geçici olarak tatil etmiş; başta arkadaşları ve talebeleri olmak üzere Hind alt kıtasındaki Müslümanları Osmanlılara yardım etmeye çağırmıştı. Bu durum, Hindistan’daki İngiliz idaresini yıpratmak için de iyi bir fırsattı.

Mahmûd Hasan, işlerini daha kolay yürütebilmek amacıyla Delhi’ye yerleşmiş. Güvendiği talebelerine Afganistan sınırındaki Yağıstan’da askerî bir kamp da kurdurmuştu. Öğrencisi Ubeydullah Sindî’yi siyasî destek aramak ve gerekli organizasyonu yapmak için de Afganistan’a göndermiş. (1915). Sindî, Afganistan’da diplomatik faaliyetlerde bulunmuş ve sürgünde kurulan Hint hükümetinin Hindistan’dan sorumlu bakanı olmuştu.

Mahmûd Hasan, Diyûbend medresesinin rektörü sıfatının yanı sıra askerî bir kamp kurup İngilizlere karşı ayaklanma fikrini Sultan Abdülhamid’den almıştı. Nitekim 1915’te ikinci defa hacca gidip Mekke’de Hicaz Valisi Gālib, Medine’de Harbiye Nâzırı Enver ve Bahriye Nâzırı Cemal paşalarla görüşmüş ve onlardan destek almıştı. Fakat o; bu desteği, Ruslar’ın gidiş yolunu kapatması sonucu Hint Alt kıtasına götürememişti.