Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.82
Gram Altın
2439.56
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Dünyanın anlayamadığı Ukraynalı Socrates: Hryhorii Skovoroda

“Bir ev yapacaksan, bedenine ve ruhuna uygun inşa et”

Ukrayna’yı vahşi bir şekilde işgal eden Rusya; felsefenin, sanatın, müziğin ve kültürün çok yoğun olduğu bir coğrafyayı yıkmaktadır. Ukrayna, tarih boyunca önemli filozoflara yurt olmuş bir yerdir. Ukrayna tarihinde büyük filozof Hryhorii Skovoroda’nın çok önemli bir yeri vardır. 3 Aralık 1722’de Çernuhi’de doğan Skovoroda, 9 Kasım 1794 tarihinde Harkiv’de vefat etmiştir. Şair, eğitimci ve besteci nitelikleri olan Skovoroda, Ukrayna’nın Socrates’i olarak anılmaktadır. Skovoroda, “Narsisis veya Kendini Bil!” isimli eserinde Socrates etkisi açık bir şekilde görülmektedir. Kiev Magilanski Akademisi’nde eğitimini tamamlayan Skovoroda, Ukrayna ve Rus düşüncesini derinliğine etkilemiştir. Gezgin bir derviş gibi dolaşarak yaşamını sürdüren Skovoroda, felsefi problemlere Socratesçi ve Platoncu felsefe ışığında açıklamalar getirmeye çalışmıştır.

Skovoroda, Ukrayna’da halk ozanı veya halkın filozofu olarak bilinmektedir. Skovoroda, dini müzikle ilgili birçok beste yapmış ve bunlar halkın tekrar ettiği ilahilere dönüşmüştür. Skovoroda’nın besteleri, Skovorodskie İlahileri olarak bilinmektedir. O, flüt, torban ve kobza gibi müzik ensterümanlarını ustaca çalan ünlü bir müzisyendir. Dünyadan elini eteğini çekmiş bir zahid gibi yaşayan Skovoroda, mezarına şunun yazılmasını istemiştir: “Dünya beni avlamak istedi, ama avlayamadı (The World tried to capture me, but didn’t succeed).”

Sokovoroda, zamanının büyük bir eğitimcisidir. Pereyaslav Kolej’inde yeni bir anlayışla eğitim metotları uygulayan Sokovoroda, bunun kilisenin geleneksel öğretim metotlarıyla uyuşmadığını söyleyen kilise görevlilerine şöyle demiştir: “Papazın asası ile flüt aynı şey değildir!” Kişinin kalbine yoğunlaşan bir eğitim anlayışını öngören Skovoroda, kişinin doğal yeteneklerinin ortaya çıkarılmasını ve kişinin doğal bir şekilde kendini geliştirmesinin imkanlarının yaratılmasını eğitimin görevi olduğunu düşünmektedir. Skovoroda, insan kalbine çok önem vermekte ve kalbin eğitimi sayesinde insanın kendisinin tanımasının mümkün olduğu kanatindedir. O şöyle demektedir: “İçi kurumuş boş bir ceviz de kalpsiz bir insan da değersizdir.”

Öğrenciyi bir bilgi hammalı olarak görüp ona her şeyi yükleyen eğitim anlayışına karşı çıkan Skovoroda, kişinin aktif katılımını esas alan duyarlı ve düşünceli bir eğitim pratiğinden yanaydı. Ona göre eğitimin dayandığı felsefe, Socrates’in “Kendini Bil!” anlayışı olmalıdır. Socrates gibi Skovoroda’da sokakta, pazarda, parkta ve bahçede herkesle görüşmeye çalışmış ve insanları kendilerini bilmeleri için eğitmeye çalışmıştır. Skovoroda, eğitimi her yere taşıyan büyük bir toplum eğitimcisidir.

Kraliçe 2. Katerina, birgün Skovoroda’yı sarayına getirtir. Skovoroda, Kraliçe Katerina’nın huzurunda eğilmez. Skovoroda’nın eğilmemesine kızan Katerina, hiddetle “Sen neden huzurumda eğilmedin” diyerek ona çıkışır. Skovoroda, Kraliçe Katerina’ya şu derin cevabı verir: “Beni görmek isteyen sendin. Ben önünde ikibüklüm eğilsem beni nasıl göreceksin?”

Skovoroda, bir filozof ve teolog olarak döneminin kilise skolastisizmine ve Ortodaks Kilisesi’nin maneviyat adına tahakküm etmesine karşı çıkıyordu. O, maneviyatın, Tanrı’nın ve ahlakın dışarıda değil içeride yaşanması gerektiğini söylüyordu: “Krallığımız içimizdedir… Tanrı’yı bilmek için kendimizi bilmemiz lazımdır... İnsanların Tanrı’yı kendileri gibi dünyada görebilmeleri için O’nu kendileri gibi tanımaları gerekmektedir... Yaşamın kutsallığı, insanlara yapılan yardımlarda yatar.” İnsanın kendini tanımasının gerekliliğini narsis kavramıyla ifade eden Skovoroda şöyle demektedir: “Kendini bilip anlamamak kendini kaybedip mahvetmekle aynı manaya gelir. Evinde bir mücevher saklı da senin haberin yoksa o mücevherin hiç olmaması veya olması arasında bir fark var mıdır? Bu o mücevherin olmaması demek. İşte kendini arayıp bulmak, bir insanı bulmak demektir. Sen kendini anlamazsan başkalarını nasıl anlayabilirsin?”

Skovoroda, hakikat arayışında olmak felsefenin tek görevidir. Hakikati aramanın tek şekli yoktur. Hakikat arayışının birçok biçimde olabileceğini düşünen Skovoroda’nın felsefesinde çoğulcu bir ruh hakimdir. Farklı fikirlere, yaşam tarzlarına ve teolojilere büyük bir hoşgörüyle yaklaşan Skovoroda, insanlara farklılıklarından dolayı baskı yapılmasını reddetmiştir. Düşündüğü gibi yaşamayı başaran Skovoroda, diğer insanlarla olan ilişkilerinde hep duyarlı ve düşünceli davranmıştır.

Faşist ve emperyalist bir tarih okumasıyla Ukrayna’yı işgal etmenin Rusya’nın hakkı olduğunu iddia eden Putin ve çevresi, Skovoroda’nın insanın kendini bilmeyi esas alan felsefesine çok yabancıdırlar. Ukrayna’daki Rusya vahşetinin sona ermesinin yolu Skovoroda felsefesinden geçmektedirler. Kendini bilmemenin neden olduğu vahşetle Rusya, Ukrayna’yı yıkmaktadır. Socrates ve Skovoroda felsefesi ışığında barış, özgürlük ve adalet için bütün insanlığı kendini bilmeye davet ediyoruz.