Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2511.77
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Temmuz 2022

Ekonomik diplomasi

Küresel ekonomide yaşanan türbülans tüm dünyayı etkilemeye devam ediyor.

COVID-19 Pandemisi küresel dengelerdeki değişmeyi katbekat artırarak siyasi ve iktisadi dengeleri altüst etti.

Milliyetçi söylemlerle seçilen ABD eski başkanı Trump, COVID-19 pandemisinin neden olduğu ekonomik türbülans sebebiyle girdiği seçimlerde seçilememiş yerini mevcut ABD Başkanı Biden’a devretmişti.

Pandemi sürecinin siyasi ve iktisadi etkilerinin yoğun bir şekilde yaşandığı dönemde bir de Rusya-Ukrayna savaşı çıkınca uygulanan yaptırımlar sebebiyle yaşanan dalgalanma şiddetini daha fazla artırdı.

Geçtiğimiz haftalarda İngiltere kabinesinde birbiri ardına gelen istifalar sonunda İngiltere Başbakanı Boris Johnson da istifa kararı almak zorunda kaldı.

Doğalgaz ve petrol başta olmak üzere enerji alanında büyük problemler yaşanırken çeşitli emtia ve tahıl konusunda da büyük sorunlar yaşanmaya devam ediyor. Tahıl sorununun çözümü için Türkiye devreye girmiş ve savaşın yaşandığı bölgelerden tahıl ithal eden ülkelerdeki yaşanan sorunların çözümünde aktif rol oynamaya devam etmektedir.

Türkiye’nin küresel problemlerin çözümünde aktif rol oynaması Türkiye’nin bölgesel ve küresel gücünü giderek artırdığı söylenebilir. Nitekim Türkiye’nin son dönemdeki diplomatik başarıları tüm dünyanın ilgisini çekiyor.

Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden yürütülen barış diplomasisi, tahıl sorununun çözümü için yürütülen diplomatik adımlar, Ukrayna’ya TB2 SİHA satışı ve bağışları Türkiye’nin son dönemdeki kritik diplomatik adımları olarak göze çarpıyor.

Bu süreçlerin öncesinde COVID-19 pandemisinin ilk dönemlerinde birçok Avrupa ülkesi maske ve temizlik ürünleri sorunu yaşarken Türkiye’nin bu ülkelere maske ve temizlik ürünleri hibeleri göndermesi de Türkiye’nin yürüttüğü diplomatik adımlara örnek olarak gösterilmektedir.

Türkiye, diplomatik ilişkilerini sadece yardım ve bağışlarla değil aynı zamanda uyguladığı veto politikaları üzerinden de yürütmektedir. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto eden Türkiye imzalamak zorunda bıraktığı mutabakat metniyle PYD/YPG ve FETÖ terör örgütlerinin uluslararası antlaşmalara dahil edilmesini sağladı.

Türkiye’nin gerek sert güç gerekse yumuşak güç unsurlarını ihtiyaca göre kullanmasıyla gerek bölgesel sorunların gerekse küresel sorunların çözümünde ciddi boyutlarda yol kat ettiğini görebiliyoruz.

Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte Rusya’ya uygulanan yaptırımlar ve çeşitli etkenler sebebiyle Çin’den Avrupa’ya Rusya üzerinden giden lojistik şirketleri bu yolu kullanmak istemediklerini belirtmeye başladılar. Rusya üzerinden Avrupa’ya gitmeyen lojistik firmalarının yolunun Türkiye üzerinden geçmesi bekleniyor. Bu bağlamda Türkiye’nin küresel boyuttaki etkinliği de giderek artacaktır. Aynı şekilde Türkmen petrollerinin TANAP üzerinden Türkiye ve Avrupa’ya ulaştırılması konusunda da adımlar atıldığı taktirde Türkiye diplomatik gücünü daha fazla artıracaktır.

Tüm bu diplomatik başarılar beraberinde ekonomik yatırımları getirecek ve Türkiye’nin üretim, istihdam, ihracat ve büyüme gibi önemli ekonomik verilerine olumlu yansımaları olacaktır.

Gerek bölgesindeki terörle mücadele gerek mavi vatan olarak adlandırılan deniz sınırlarımızın korunması, gerekse yürütülen diplomatik adımlar Türkiye’nin yeni küresel dengelerde etkisinin ve önemlinin çok daha fazla olmasını sağlayacaktır.

Bazen gazete ve televizyonlarda Türkiye’nin yalnızlaştığı söylemlerine şahit oluyoruz. Bu söylemlerde bulunanların göstermek istemediği hatta görülmesini engellemek istedikleri husus şu; Türkiye, kendi hak ve menfaatlerini korurken sert güç kullanırken ilişki düzeyini sağlıyor. Diğer taraftan da maske, tahıl ve SİHA diplomasisiyle yumuşak güç kullanarak uluslararası ilişkilerine farklı boyutlar katıyor. Kullandığı yumuşak güç unsurlarıyla sadece doğrudan ilişkide olduğu ülkelerde değil dolaylı olarak bu süreçten etkilenen ülkelerle de yeni diplomatik ilişkilerin kurulmasını sağlıyor. Örneğin, Ukrayna ve Rusya’dan tahıl ithal eden Afrika ülkeleri başta olmak üzere SİHA satış ve bağışlarıyla, ikinci ve üçüncü ülkelerle de ilişkilerine yeni boyutlar kazandırıyor.

Diplomatik ilişkilerin birçok ekonomik faydaları olurken hak ve menfaatlerin korunmasında da önemli kazanımları oluyor.