Dolar (USD)
32.69
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2509.78
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 Kasım 2021

Esed/ 'mültecifestivali'

Suriyeli Çalışmacılar…

Suriyeliler mülteci değillermiş; çalışmacılarmış.

Suriye’de neler oluyor?

Suriyeliler niçin Türkiye’ye geliyorlar?

Suriye’de katliam yokmuş, bunlar da “tiyatro” imiş…

Dört dörtlük plan

“Geriye dönülecek!

Geriye dönme vaziyeti al!

Geriye dön!”

Gir oyna, çık oyna…

Vur patlasın, çal oynasın!..

Suriyelileriniki yıl içinde davulla zurnayla ülkelerine nasıl gönderileceği uzun ve bilimsel araştırmalar sonunda, bilimin aydınlığında tek tek belirlenmiş.

Esed’le oturulup konuşulacakmış:

“Durum böyle böyle…”

Bilimin aydınlığında her şey çözüme kavuşturulacakmış.

Tabii ki bilime ve insana değer veren Esed de bu bilimsel çalışmalara canı gönülden destek verecekmiş.

ABD, Rusya, Avrupa da pılısını pırtısını toplayıp arkalarına bile bakmadan tıpış tıpışbölgeyi terk edeceklermiş.

Esed’le oturulup konuşulduğunda kim itiraz edebilirmiş ki?...

Zaten böyle olmayacağını bileselertezkereye asla “hayır” demezlermiş.

Suriye’de ne varmış?

İç savaş mı varmış?

Şehirler bombalanıp Suriyeliler enkaz altında mı kalmışlar?

Milyonlarca Suriyeli mülteci mi olmuş?

Terör örgütleri şehirleri rehin mi almışlar, Türkiye’ye mi saldıracaklarmış?

Esed’inkonfetilerinibomba gösterenler,Esed aydınlanmacılığının düşmanı, Esed karşıtı eylemlerin odağıymışlar.

“Çalışmacıların” asgari ücret altında ezilmelerine, çok acımasız koşullarda, insani olmayan koşullarda emeklerinin sömürülmesine asla izin veremezlermiş.

İşte bilimin aydınlığından notlar:

Özellikle sınır boylarında, güneyde, Suriyelilerden, Afganlardan şikayet ediliyormuş.

Onların bir kabahati yokmuş.

Onları buraya getirenlerinkabahati varmış. (Türkiye, getirmiş. Esed ve yoldaşlarının bir hatası kusuru yokmuş. Türkiye’nin düşmanca dış politikası bu hale getirmiş.)

Önce hemen karşılıklı büyükelçiler atanmalıymış.

Türkiye büyükelçisini çektiği için özellikle Suriyeliler Türkiye’ye çalışmacı olarak gelmeye başlamışlar…

Suriye'de, Türkiye'de büyükelçiliklerin açılması yeterli değilmiş.

Buradan gidecek olan Suriyelilerin evi yok, okulu yok, hastanesi yok, kreşi yokmuş. (Bunları neden olmadığıyla ilgili bilimsel araştırmalar yoğun bir şekilde devam ediyormuş. Acaba bunlar neden yok? Belki uzun süre şehirlerde yaşanmadığı için bakımsızlıktan ya da yağmurdan, yelden, selden yok oldular, belki de birileri yerine AVM ya da otel yapmak için yaktılar…) Bunlar yapılacakmış. Avrupa Birliği'nden sağlanacak fonlarla bunların tamamı yapılacakmış. Yol, okul, köprü, kreş, hastane, hepsi yapılacakmış.Bu yepyeni bir projeymiş.

Çalışmacıların(Esed düşmanları buna “mülteci” diyorlarmış) davula, zurnayla kendi ülkelerine gittiklerinde can ve mal güvenliğininolması lazımmış, yeni bir saldırıya muhatap olmamaları lazımmış.Bunun da altyapısını oluşturacaklarmış, sözleşmesini imzalayacaklarmış.(Burada sanki Esed can ve mal güvenliğini sağlayamıyor, anlamına gelecek bir dil kullanılmış, Bu ifade Esed’e iftiraya yol açabilir.)

Bunların çalışmalarılazımmış. O zaman, Türkiye’deki sanayicilere, iş dünyasına: “Gidin kardeşim Suriye'de bu bölgelerde fabrika kurun.' Eskiden fabrikalar vardı zaten. ‘Kurun, sizden vergi almayacağız.” diyeceklermiş.

Tek şartları varmış; kazandıkları parayı Türkiye'ye getirmeleriymiş. Bu kadarmış.

Bu kadarcık da olsun canım!..

Emin olunsunmuş kısa süre içinde fabrikalar kurulurmuş bu teşvikle ve bu insanlar niye Türkiye'de asgari ücretin yarısına ve sefalet içinde çalışsınlarmış?

Bunu duyanSuriyeli çalışmacılar: “Bunlar olursa zaten biz hiç burada kalmayız. Kendi toprağımıza gideriz.” diyerek sevinç gözyaşları dökmüşler. Esedli çözüminsani bir çözümmüş. Zorla yaka paça tutup da göndermeyeceklermiş.

Onları ateşin içine de atmıyorlarmış. (Orada ne ateşi varsa?) Herkesi insani koşullar altında kendi ülkesine göndereceklermiş. Bu çözümün de gidilen her yerde anlatılması gerekiyormuş.

Türkiye’de 18 Ekim milatmış; Esed karşıtları için hemen soruşturmalar açılacakmış.

Türkiye’den özür dileyen bildirici büyükelçiler de “korkak avcılarmış.”

Esed, kırmızı halıları yollara sermiş,kollarını açmış bekliyormuş.

Sahile Aylan Bebeklerin cesedi vurdu…

Gökten üç ..a düştü…