Dolar (USD)
32.54
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2424.46
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Ocak 2021

Felaket bekleşenler

3 yıl önce; 20 Ocak 2018’de Zeytin Dalı Harekâtı başladı. 24 Mart’ta sona erdi,

Türkiye, güney sınırının ötesinde Suriye’de kurulmak istene terör koridoruna, devletine büyük bir darbe vurdu.

Felaket bekleşenler, harekâta engel olmak için bildirilerle kamuoyunu yanıltmaya çalıştılar.

Barış Pınarı, Bahar Kalkanı ve en son Karabağ Harekatı’yla hüsrana uğradılar…

Felaket umutlarından biri de Kovid-19 idi.

Olmadı

Tehdit ettiler olmadı.

Darbeye kalkıştılar, olmadı.

Ekonomiye saldırdılar, olmadı.

Cemal Kaşıkçı cinayeti üzerinden uluslararası güç odaklarını arkalarına alıp

Gazeteci kayıp. Ülkede diktatörlük var; ifade hürriyeti ve can güvenliği yok.” propagandası yaparak kaos planları yaptılar.

Olmadı.

Şimdi doğal (Tabii) afet bekleşiyorlar…

Kuraklık, sel baskını, çığ düşmesi, heyelan, deprem, yangın…

Yangını, Hatay’da denediler. Ama Avusturalya’daki gibi olmadığından tatmin olmadılar.

Elazığ’da, İzmir’deki depremlerde devlet-millet dayanışması karşısında ‘felaketsiz’ kaldılar.

Ne yapsalar boş!..

3 yıl, 40 yıl, 60 yıl öncesinde olduğu gibi Joeları göreve çağırdılar. Ama kendi ülkesinde de Joe’nun başı belada.

Artık, Türkiye, eski Türkiye değil.

Gazete bildirileriyle hükümetler yıkılıp kurulmuyor, çıkar çevrelerinin pazarı bozuldu.

Felaketdaroğulları…

Günümüzden tam 30 yıl önce…

17 Ocak 1991 Körfez Savaşı’yla Irak üzerinden bölge işgal edilirken Türkiye’nin de adeta eli kolu bağlanıyordu.

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın meşru olmadığını ileri sürenler, onun hiçbir davetine icabet etmediler. (11. Cumhurbaşkanı’na da aynısını yaptılar. Aynı şekilde devam ediyorlar.)

Kendilerini ‘menşur’ makamı zannediyorlar.

Hâlâ, “Ülkeye Komünizm gelecekse de ancak biz getiririz.” havasındalar.

Kriz, kaos, terör…

Bugünlerde demokrasi dışı arayışlarına hız verdiler.

‘Özde’ ‘sözde’ çıkışlarının hiçbir karşılığı yok. Bu ifadeler, kötü geçmişi hatırlatması bakımından da faydalı sayılabilir. Şecaat arz ederken sirkatin söylemek gibi…

Doğal felaket bekleşmedeler.

Bu zihniyet, seçilmiş olmayı demokratik saymıyor, kendini icazet makamı zannediyor.

Kovid-19 aşısı olmamak için ayak diriyor.

Malum ‘bildirici tabiplerden’ bu konuyla ilgili henüz bir açıklama da yapılmadı.

Kovid–19’dan bekledikleri felaket çıkmadı.

İstanbul’da inşa edilen Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin yolunun yapılmaması için mazeretler üretenlerin, toplu taşım araçlarının sayısını azaltanların beklentisi de felaket idi.

Hüsrandalar…

Halbuki halk sapır sapır dökülecek, hastanelerde yer kalamayacak, kaldırımlarda can çekişenleri hayal ediyorlardı.

Olmadı…

Alman aşısı dururken, Çin aşısı alınmamalı” kampanyası da başlatamadılar.

Aşılama başladı.

Hüsrandalar.

Felaket umutları yıkıldı.

Felaket sözcü’sü, Ayasofya’nın ibadete açılmasına hayıflanıyor.

Ayasofya’ya camii hakkının iade edilmesine dünya tepki göstermiş, bir de Alman aşısı için dünya sıraya girmişken, Türkiye, Çin aşısını tercih ederek eksen kaymasına uğramış.

Çağdaş / çağdışı aşı…

Sözde…

Ne demek ‘Sözde millet’, ‘sözde demokrasi’?

3 Kasım 2002 – 31 Mart 2019 tarihleri arasında (17 yılda) 15 seçim yapıldı. Bu seçimlerin tamamını kazanmışa ‘sözde’ demenin izahı olmaz. Hemen hemen her yıl halktan güvenoyu almış birine ‘diktatör’ yakıştırması masum değildir.

Nisan 2017’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin kabul edilmesiyle güçlü yönetim dönemlerine geçildi. 24 Haziran 2018 seçimleriyle de sistem yürürlüğe girdi.

Terör örgütüne ayıp olmasın” diye 500 gündür Diyarbakır’da terör örgütünün dağa kaçırdığı çocuklarını isteyen anneleri, babaları görmüyorlar, duymuyorlar, felaket müptelaları…

Felaketten güç devşirmek, nasıl bir hastalık?