Dolar (USD)
27.4781
Euro (EUR)
29.0641
Gram Altın
1647.99
BIST 100
8218.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 May 2021

Gezi kitabından daha fazlası

Gezmek, yeni yerler görmek, oralardaki güzellikleri keşfetmek, mekânlarda farklı olaylar yaşamak, yeni anılar biriktirmek, günümüzde her kadar salgından dolayı azalsa da insanların çokça yaptığı ve sevdiği bir etkinliğe dönüştü. Bazı insanlar gittikleri yerlerle ilgili kendilerinde kalacak şeyler yapmak ister, kimisi fotoğraf çekilir, kimisi oralardan bazı eşyalar alır. Ancak bazıları gezdiği yerleri not eder bir kenara, yaptıklarını, yediklerini, gördüklerini ve daha birçok şeyi. Bu yazılar birikir, birikir ve en sonunda bir kitaba dönüşür. Gezi kitapları adı altında topladığımız bu türün bir örneği de Akif Emre'nin Çizgisiz Defter adlı eseri. Yazarın ülkemiz dışındaki seyahatlerinde gördüklerini okurlarına anlatmak, izlenimlerimi onlarla paylaşmak olduğunu hiç unutmadığının göstergesi.

2 Mart 1957'de Kayseri’de dünyaya gelen Akif Emre ilk, orta ve lise eğitimini Kayseri'de tamamlar. 1982 yılında Yıldız Teknik Üniversitesini bitiren Emre çeşitli işlerde görev yaptıktan sonra 8 Mayıs 2017’de haberiyat.com isimli haber sitesini kurar ve bu sitenin yayın yönetmenliğini yapmaya başlar. Ne var ki 23 Mayıs 2017’de hayata gözlerini yumar.

Deftere Düşülen Notlar

İlk baskısını Mart 2016 tarihinde yapan Çizgisiz Defter yalnızca bir gezi kitabı değil. Akif Emre’nin derin gözlem gücünü, insanları ele alışındaki inceliği, durumları ortaya koyuşundaki kültürel ve tarihî zenginliği, anlatımındaki sağlam yapıyı fark ettiren bir toplam. Yazarın eserin önsözündeki şu açıklaması hayli önemli: “Bu kitapta bir araya gelen yazılar gezi notları değildir. Her adımda doldurmaya çalıştığım deftere düşülen notlar...”

Akif Emre sadece gezip gördüğü yerleri anlatmak yerine o şehrin, ülkenin tarihinden iklimine, halkından siyasi yapısına ve diplomatik ilişkilerine kadar detaylıca aktarıyor okurlarına. Halkın dönemin olaylarına tepkilerini ve yabancı insanlara nasıl davrandıklarını dahi anlatıyor. Akif Emre ile Asya'dan Avrupa'ya, Afrika'dan Orta Doğu'ya birçok farklı ülkeye gidiyor, yeni kültürleri tanıma fırsatı buluyorsunuz Çizgisiz Defter'de. Önsöz hariç sekiz ana bölümden oluşuyor eser. Bunlar; “Allahaısmarladık Kalbim: Endülüs”, “Batı'ya Düşen Gölge”, “Kudüs'e Çıkar Yollar”, “Şu Bizim Rumeli”, “Denizlerde Yeşeren Kök: Patani”, “Firuze Kubbeler Ülkesi: İran”, “Erbil-Bağdat Hattında” ve “Asyafrika”. Bu bölümlerde anlatılanların bazıları her okurun dikkatini çekmese de kitabın güzel bir anlatıma sahip olduğunu söylemek mümkün.

“Yoldan gelen konuşur” sözünü onun Akif Emre için “yoldan gelen yazar” diye değiştirmek abartılı sayılmamalı. Eserdeki her bölümün farklı farklı güzellikleri olsa da, bu kısımların hepsi çeşitli ve gerçekten faydalı bilgiler içerse de benim en çok hoşuma giden, yapıtın ilk bölümü olan, “Allahaısmarladık Kalbim: Endülüs”tü. Tamı tamına on beş alt başlıktan oluşan bu kısım adından da anlaşılabileceği gibi eski Müslüman topraklarından olan Endülüs'ü konu alıyor. Okur bu bölümde gerçekten yararlı bilgiler ediniyor.

Endülüs Duyarlılığı ve Bir Zamanlar Rumeli

Bunların sayısı o kadar fazla ki doğrusu hangisinden başlayacağımı bilemiyorum. Mesela “morisko” kelimesinin Hıristiyan yönetimi altında kalan Müslümanlara İspanyolların verdiği bir isim olduğunu, Gırnata'nın sembolünün nar ağacı olduğunu ve İspanyolların Endülüs Kalesini aldıktan sonra oraya İspanyolcada nar ağacı anlamına gelen Granada adını verdiklerini, Endülüs'ün sanatta ve mimaride Batı’ya örnek oluşunu veya Batılıların Müslümanlardan etkilenişi dâhil birçok bilgi içeriyor bu bölüm. Bunların yanı sıra kendi düşüncelerini de eklemeyi ihmal etmiyor Akif Emre. Ayrıca Endülüs kültürünün de içine giriyorsunuz adeta onların Elhamra Sarayı başta olmak üzere mimari eserleri, sanata verdikleri önem ve değeri de anlayabiliyorsunuz.

Bu kısım dışında “Şu Bizim Rumeli” adlı bölüm de epey hoşuma gitti. Balkan ülkelerinden Bosna, Makedonya, Arnavutluk, Kosova; şehirlerinden Selanik, Üsküp, Mostar, Saraybosna dâhil eskiden Osmanlı yönetimindeki yerlerin tarihî mirasıyla kültürel özelliklerini öğreniyor ve Akif Emre’nin fikirlerinden de mutlaka istifade ediyorsunuz bu bölümü okurken.

Gördüklerini içtenlikle ve dostlukla anlatan Akif Emre’nin de söylediği gibi yalnızca bir gezi kitabı olmayan Çizgisiz Defter okurlarını Müslümanların parçalanmış topraklarına götürüyor ve bir nevi şuur oluşturmaya çalışıyor. Her yönüyle okunmaya layık olan bu eseri “Çizgisiz Defter, aslında sınırların parçalandığı coğrafyamıza dair modern zamanların ideolojik iğvalarına karşı bir hatırlayış denemesidir. Her sayfası yeniden yazılmayı bekleyen şuurun defteri...” cümleleriyle bize tanıtıyor yazarı. Bu yüzden kitabın neredeyse her sayfasında insanın ufkunu açan pasajlar var.

••••••••••••••••

Y E N İ L E R D E N

— Aliya İzetbegoviç, İslam Deklarasyonu, Ketebe Yayınları.

Aliya İzetbegoviç’in fikir dünyasının temel taşı, 1969 yılında kaleme aldığı ve ertesi yıl kendi imkânlarıyla, zorlu şartlar altında Belgrat’ta yayınlattığı, İslam Deklarasyonu’dur. Bu eser, hacim itibariyle küçük olsa da, hem yerel ölçekte, hem de dünya çapında etkili olmuş, büyük yankı bulmuştur.

— Turan Karataş, Nizami Yürüyüş, Muhit Kitap.

Turan Karataş, Nizami Yürüyüş isimli yeni kitabında, Üstat Sezai Karakoç’un izini sürüyor, onun eserleri ve düşünce dünyasını büyük bir dikkatle inceliyor. Böylece emeğe, esere ve izzete hürmetin neye karşılık geldiğini görüyoruz.

— Hibe Rauf İzzet, Ramazanın Gölgesinde, Mana Yayınları.

Kitap, alışkanlıkların esaretine düşüp de ibadetlerin özüne yönelik tazimi kaybetmemesi için insan ruhunun halleri üzerinde duruyor. Okuru eşsiz bir Ramazan yürüyüşüne çıkaran eser, ona bu kutsal ayın güzergâhını göstermekte, onu bayramın hikmet dolu aydınlık sabahına çıkarmakta ve tüm bunları ümmet olmanın bağıyla birbirine bağlamaktadır.

 
ABONE OL
Emlak katılım web