Dolar (USD)
27.4766
Euro (EUR)
29.0586
Gram Altın
1648.686
BIST 100
8218.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Gül Yetiştiren Adam: Rasim Özdenören (1)

Rasim Özdenören hocamı ilk defa Maraş’ta beraber bulunduğumuz bir edebiyat programında yakından tanımak nasip oldu. Öykü ve denemelerinden tanıdığımız Üstat tıpkı yazılarındaki dinçlik, canlılık ve coşku ile konuşuyor, etrafındaki herkes onu dikkatle dinliyordu. Ilık bir Maraş akşamında, gelinciklerin açmaya başladığı bahar rüzgârlarının nazlı nazlı estiği zamanlarda birçok yazarı da ilk defa yakından tanıyordum. Ama beraber olarak bulunduğumuz bir mecliste akşam yemekleri yenmiş, serin, yorgun, tenha zamanların arkasından, dost meclislerine has samimi havanın tılsımlı sıcaklığında muhabbet demi koyulaşmış, herkes sohbete dalmıştı.

Benim hemen yanımda Üstat Rasim Özdenören hocam vardı. Coşkulu ve büyük bir heyecanla anlatıyordu. Okul hayatını anlatıyordu. Öyle ki hafızası beni hayrete düşürmüştü. Öylesine ayrıntılarla anlatıyordu ki tarihleri, isimleri bir bir sayıyordu bize. Âşık Veysel’in okullarına gelmesinden, onu dinlemelerinden bahsetmişti.

Okuduğu yıllardaki arayışlarını, kasaba ortamını, ailesini anlatırken, Üstatla aramda bir özdeşim kurdum. O da tıpkı benim gibi arayışların eşiğinden geçerek İslami bir düşünceye yönelmiş tüm bunlar düşünce yapısına ve eserlerine yansımıştı. Ilık esen rüzgârlar eşliğinde, şimdi hatırlayamayacağım Maraş’ın güzide bir mekânında, sanki masal büyüsü gibi bir anlatı içinde Üstadın anlattıkları ile kendi yaşantımı özleştirmiş ortak anılar bulmuştum sanki.

Sonrasında lise yıllarındaki dostluklarından, beraber oldukları dostlarından bahsediyor Üstat. Dergi çıkarma zamanlarından, Kara Lise zamanlarından. Kitaplarını okuduğum bir yazarı yakından tanımak beni nasıl da mutlu ediyor. Tıpkı yazdıkları gibi diyorum. Yazdıkları gibi, kelimeleri, konuşması, heyecanı nasıl da coşkulu nasılda yürekten ve candan.

Rasim Özdenören her daim genç bir kalemdir benim nazarımda. “Gül Yetiştiren Adam” romanından bu güne kadar yazdığı tüm eserlerinde görmeniz mümkündür bu gençlik kalemini ve tarzını. Son dönemlere ait “Toz”, “Hışırtı”, “Uyumsuzlar”, “İmkânsız Öyküler” gibi öykü kitaplarında, “Kuyu” gibi derinlikli, psikolojik dokunuşlarla, sorgulamalarla yazdığı uzun öykü kitabında onun dilinin diriliğini, coşkusunu ve dinamizmini hissedersiniz.

“Biz, edebiyatı, amacı kendinden ibaret kalan bir çalışma alanı olarak görmüyoruz. Tarihte hiçbir uygarlık, ilkin bir edebiyat hazırlığı geçirmeden, kelâm eğitimini tamamlamadan, yani düşünce söze, söz de eyleme dönüşmeden, var olma ortamına kavuşmamıştır. Her uygarlık kendi değer yargılarının, erdem anlayışının ilkin yerleşmesini, sonra da yayılmasını ve yaygınlaşmasını edebiyatın aracılığına borçludur” diyecektir Yediiklim Dergisi’nde yayınlanmış bir söyleşinde adeta manifesto gibi…

İlk olarak öykü yazarı olarak bilinir, ama daha sonra güçlü ve sağlam bir düşünce ekseni etrafında kurduğu deneme kitapları ile okuru kuşatır. Sağlam bir dünya görüşüyle, inandığı değerlere bağlı, içinde yaşadığı toplumun çıkmazlarını ve onulmaz yaralarını keşfeden bir düşünür olarak kaleme alacaktır denemelerini.

Cahit Zarifoğlu ile yaptığı bir röportajdaki ifadeleri ile aslında öykünün satır aralarında da tıpkı denemelerindeki sağlam düşünce yapısını, dünya görüşüne dair ipuçlarını, manevi arayışlarını, sorgulamalarının izini sürmüş oluruz.

Yazının devamı haftaya…

 
ABONE OL
Emlak katılım web