Dolar (USD)
32.50
Euro (EUR)
34.87
Gram Altın
2440.03
BIST 100
9716.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Aralık 2020

İmamoğlu'na suikast iddiası üzerine!

Suikast!..

“Ekrem İmamoğlu’na Suikast Alarmı” diyerek ortalığı ayağa kaldıran

Karanlık Oda,” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekremİmamoğlu’na IŞİD liderleri tarafından suikast emri verildiğine ilişkin haberimiz Türkiye’nin gündemine oturdu!” havasını atıyor.

suikast

Emniyet açıklamasını biliyorsunuz; “Bazı basın yaygın organlarında yer alan ‘İMAMOĞLU’na yönelik suikast emri verilen DEAŞ militanları yakalandı’ haberiyle ilgili açıklama:Haberde yer aldığı şekilde bir suikast girişimi veya bir suikastçının yakalanması söz konusu değildir!”

Yani, özetle, “Suikast haberi yalan!” diyor Emniyet Genel Müdürlüğü.

Peki...

Bu “yalanın” kaynağı ne, kimler, kimleri hangi niyetlerle kullanıyor?.

Yalan haberi süsleyerek veren CHP yandaşı gazeteler, haber siteleri, televizyonlar, “Ulaştıkları İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı kaynaklarının suikast iddiasına doğruladığını!” öne sürdüler.

Bir süre sonra açıklama yapan İBB Sözcüsü Murat Ongun,Resmi makamların kendilerine, bir terör örgütünün Ekrem İmamoğlu’na yönelik eylem talimatı verdiği” bilgisini ulaştırdığını iddia etti.

Emniyet ise, yukarıda ifade ettiğimiz gibi

“Suikast iddiaları yalan!” dedi.

Murat Ongun’un ortada fol da yumurta da yokken, böyle bir açıklama yapması beklenebilir mi?..

Fazilet Durağı asparagasını ortaya atarken “organize suç ve organize eylem”den bahseden, gerçekler ortaya çıkınca da, “Hata yapmışız, bir duraktan bu kadar yolcu bindi dememiz hata olmuş!” diyerek işin içinden sıyrılan Ongun’dan bunu bekleyenler olabilir.

Ama ben beklemem!..

Cevabını aradığım soru da şu olur:

Murat Ongun’un “Suikast ihbarında bulunduklarını öne sürdüğü resmi makamlar, hangi resmi makamlardır, kimlerdir?”

Murat Ongun lâfının devamını getirmek ve gerekli açıklamayı kamuoyuna değilse de “resmi makamlara” yapmak durumundadır.

CHP yandaşı malûm medya organlarının “yalan haber” kaynakları da ortaya çıkartılmalıdır.

Zira buradaki gazetecilik faaliyeti değildir.

İmamoğlu gibi, milyonlarca oy alarak dünyanın en büyük şehirlerinden birine Belediye Başkanı olan ve keskin çıkışlarıyla gündemde yer bulan bir politikacıya suikast düzenlemeyi plânlayan teröristlerin yakalandığı iddiası, ancak çok sağlam verilere dayanılarak gündeme getirilebilir.

Böyle iddiaların, toplumun belli kesimlerini sokağa dökme, şiddete yönlendirme ihtimali vardır.

Türkiye gibi hassas bir memlekette de, bu ihtimal az değildir!..

Bunun için “O resmi makamların, kişilerin kimler olduğu” ortaya çıkartılmalıdır.

Bu yapılırsa, “derinlerde neler olup bittiğine” dair çok önemli bilgi ve bulgular ele geçirilebilir…

Murat Ongun, “devletin güvenlik birimlerine” yardımcı olmalıdır!..

“TEK AMAÇ TACİZ, TECAVÜZ GÜNDEMİNİ DAĞITMAK” MI?

yarkadas1

Emniyet’in yalanladığı suikast iddialarının önümüze atıldığı sıralarda gündemdeki bir konu gittikçe artan hararetle tartışılıyordu.

Eski CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, “CHP’DEKİ taciz, tecavüz iddiaları'na dair şok çıkışıyla dikkat çekmişti.

Yaşananların “Yandaş medyanın iftiraları” diyerek geçiştirilemeyecek kadar vahim olduğunu düşündüren çıkışıyla gündeme yerleşen Yarkadaş, olan bitenlerin “partisinin değerlerine leke sürdüğünü” söylüyordu.

Sonrasında olanları biliyorsunuz:

Canan Kaftancıoğlu, bir “yandaş” gazeteye “Barış Yarkadaş’ın ŞOV yaptığını” öne sürdü.

Barış Yarkadaş da “rakibine” şu müthiş ifadelerle cevap verdi

“Canan Kaftancıoğlu, bugün bir gazeteye verdiği demeçte, (..) cinsel saldırı suçuna yönelik gösterdiğim tepkiyi hiç utanmadan ve sıkılmadan ‘ŞOV’ olarak nitelemiş! Güya ben işin şovundaymışım... Ben hayatımda bu denli apolitik bir dile şahit olmadım. Sürekli kadın kimliğini öne çıkararak siyaset yapan CK'nın ‘cinsel saldırı’ ile ‘ŞOV’ kavramlarını aynı cümlede kullanması, bu ülkenin kadınları açısından büyük bir talihsizliktir. CK'nın sözlerini okurken onun adına utandım. Yazıklar olsun!

Canan Kaftancoğlu, Maltepe'de yaşanan ve hepimizi utandıran bu olayı ne zaman öğrenmiş ve neden kamuoyuna açıklama yapmamıştır?(…)

Bu ahlaksızlık karşısında elimden gelebilecek tek şeyin twit atarak konunun üstüne gitmek olduğunu düşündüm. Ve tek bir twit atarak konuyu duyurdum. En azından sesleri bastırılan Kadın ve Gençlik Kollarımız ile mağdurun sesi olurum diye düşündüm. Ve öyle de oldu sanırım. Ört bas edilmeye çalışılan rezaletin ardından Maltepe İlçe Başkanlığı'ndan bir kadın yöneticimiz arayarak ‘Barış Bey, biz suça ilişkin dosyayı Cuma akşamı hazırladık ve failin partiden atılması için İl Başkanlığı'na gönderdik, artık dosya onlarda’ dedi. Dikkat edin, bu konuşma olaydan 3 gün sonra gerçekleşiyor. İlçe yöneticimize,’Peki, partiden atıldı mı?’ diye sordum. ‘Onu bilmiyorum’ yanıtını verdi. Çünkü atılmış olsaydı, üyelikten düşümü için kâğıt gelmesi gerekirdi. “

Evet, Barış Yarkadaş bu satırlarıyla, Canan Kaftancıoğlu zihniyetinin “kadın hakları” söyleminin tamamen bir aldatmaca olduğu yönündeki değerlendirmesini ortaya koyunca gündemdeki konu iyice alevlendi.

Ve derken…

“CHP, taciz, tecavüz” kelimelerinin ağırlık kazandığı gündem, bir “suikast” asparagası ile bir anda değişiverdi!..

Böyle olunca da, milyonlarca “yorumcu”, “Bu işin tek amacı gündemi değiştirmek!” deyiverdi!..

Suikast girişimi iddiası” ile elde edilmek istenen “sonuçlardan” biri bu olabilir, aksini iddia edecek değilim, zamanlama da aksini iddia etmeme izin vermiyor zaten.

Lâkin, meseleleri “ilk göründüğü” şekliyle değerlendirmemekte de fayda olabilir.

Evet, o süreçte gündemde “CHP, taciz, tecavüz” meseleleri vardı ama başka şeyler de vardı.

Mesela…

Birilerinin “Kemal Kılıçdaroğlu’na suikast yapmak suretiyle ortalığı karıştırmak isteyeceğine” dair duyumlar da gündemdeki sıcaklığını koruyordu.

Bu duyumların gündeme yerleştiği süreçte, “Kemal Kılıçdaroğlu’na saldırı davasının duruşması” vardı.

İddiaları gündeme getirenler arasında iyi niyetliler var, art niyetliler var.

Kimileri, “ülke karışmasın diye erken uyarı görevini yerine getirmek için” bunu yapıyor, kimilerinin de “başka başka” niyetleri var!..

Benim gördüğüm, hissettiğim kadarıyla, “derinlerdeki” birileri, sağda solda bu tür iddiaları dillendirerek, etrafta bir şeyler söyleyip yaygınlaşmasını sağlayarak, bir taşla bir dolu kuş vurmaya çalışıyor.

Mesela, Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu gibi zatlara “mağdur” unvanını kazandırıyor.

Mesela, yurt dışına “Türkiye’nin yaşanmaz bir ülke haline geldiği” mesajını pompalıyor.

Mesala,”Türkiye’ye yatırım yapmayın” sinyalini gönderiyor!..

Mesela, toplumun hassas kesimlerinin sinir uçlarına dokunarak, genel psikolojiyi bozmaya çalışıyor.

Allah memleketimizi bütün şer odaklarının şerli işlerinden korusun.

Âmin.