Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.93
Gram Altın
2425.87
BIST 100
9722.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Ocak 2021

İman ve İlim

Eskiden Bâbıâli’de çalıştığım bir müessesenin “Araştırma Merkezi” vardı. Başında değerli yazar Ümit Şimşek bulunuyordu. Ümit Bey, yayın dünyamızda ilk olan kitaplar yazıyor ve hazırlatıyordu. Küçük boy o güzelim kitaplar, ‘Bilim Teknik Serisi’ adı altında yayımlanıyordu. Yazarları arasında hatırladığım kadarıyla Prof. Dr. Ayhan Songar, Hüseyin Demirkan ve Taşkın Tuna da vardı. Kitapların muhtevası farklıydı, konuları sibernetikten uzaya kadar değişiyordu.

Ümit Beyin kadim dostu Haluk İmamoğlu ağabeyimiz çok iyi bir kitap dostudur. Yazar Hülya Üstündağ kardeşimiz ona “kitap gurmesi” adını takmış. Hakikaten Haluk Beyin yayıncılık tecrübesinden gelen bir ‘kitap kokusu alma’ hususiyeti var. İyi kitapları arar, bulur, okur. Okumakla kalmaz, herkese tavsiye eder. Bu kadarla da yetinmez beğendiği kitaptan külliyetli miktarda satın alır, eşe dosta ve bilhassa kitap alamayacak durumda olan öğrencilere hediye eder. Böyle gönlü zengin bir büyüğümüzdür Haluk İmamoğlu. Gerçi şu kadar kitap yazdım henüz hiçbirini beğendiremedim ama. İnşallah bir gün “Hah tamam işte, istediğim kitap buydu.” diyeceği bir kitabı kaleme almak bana da nasip olur.

Galiba tarihte geçen ‘Milattan önce ve sonra’ tabirleri gibi ileride de ‘Koronadan önce ve sonra’ tabirlerini de kullanacağız. Haluk abi, virüs henüz gelmeden önce bir gün çalıştığım yayınevini teşrif etti ve o sınırsız heyecanıyla elindeki kitabı elime tutuşturdu. Kitabın kapağındaki resme baktım. Gökyüzünü seyreden gençler. İsmi dikkat çekici: Evrenden Mesajlar. Yazarı A. Raif Öztürk. Selis Yayınları’ndan çıkmış. Raif Öztürk değerli bir araştırmacı yazar. Bugüne kadar pek çok gazetede yazı yazmış, eser kaleme almış. Yetmemiş, konferanslar seminerler vermiş. Bütün mesaisini bu aziz milletimize adayan bir gönül insanı.

Kitabı bir çırpıda okumuştum. Sonra sahaf dükkânını andıran odamda onu kaybettim. Şükürler olsun ki bugünlerde esere yeniden kavuştum. Muhteva olarak yukarıda bahsettiğim kitap serisini hatırlatıyor ama daha tafsilatlı, derinlikli ve ufuk açıcı. Önceki gün bir hekim dostum ile konuşuyordum. Enteresan bir şey söyledi: “İnsanlar bu salgında gerçek değerlerini keşfettiler, ailelerini, dostlarını, akrabalarını buldular.” “Peki maneviyata yöneliş de var mı?” diye sordum. “Elbette dedi. İnsanlar pandemi sürecinde daha çok okumaya ve araştırmaya yöneldiler. Sanırım en çok dinî kitaplar okunuyor.” Buna çok sevindim. Demek ki hakikaten bazen “kahırdan lütuf” doğarmış. İnsanlar yaratılış gayelerini adamakıllı düşünmeye başlamışlar, ne güzel!

Evrenden Mesajlar’a takdim yazan Prof. Dr. Faris Kaya, eseri bir “kâinat kitabı” olarak tanımlıyor. Üç sayfalık bu mühim sunuş yazısından bir paragrafını teberrüken paylaşalım: “Kâinat kitabında; atomlardan hücrelere, hücrelerden canlılara, güneşlerden galaksilere, çekirdeklerden bitkilere, nehirlerden denizlere, mikroplardan develere, yani her şey insana O’nu (cc) tanıyor, O’nu hatırlatıyor, hatta O’nu haykırıyor. Yeter ki kâinatın dilini öğrenelim. Kur’an kitabı, okumak için yazıldığı gibi, kâinat kitabı da (evren de) elbette okumak için yazılmıştır. İşte elinizdeki bu kitap, kâinatın dili ile kâinat kitabının evrenin mesajlarının nasıl okunacağına dair bir çalışmadır ve bir saatine bir sene nafile ibadet sevabı kazanılmasına vesile olacak içerikte hazırlanmıştır.”

Kâinatı tefekkür etmenin hazzını yaşayanlar bundan asla vazgeçmez. Atomları, hücreleri, çekirdekleri düşünmek... Nehirleri, denizleri, dağları, bitkileri, hayvanları ve bütünüyle yeryüzünde gördüklerimizi tefekkür etmek… Başımızı kaldırıp semayı ibretle seyretmek… Birbirine çarpmayan binlerce yıldızın yol haritasına kafa yormak… Güneş, ay, galaksiler… Sonra Cenabı Allah’ın muazzam bir şekilde yarattığı vücudumuz… Gözümüz, kulağımız, beynimiz, midemiz, kalbimiz velhâsıl bütün azalarımız… Kendimizi yeniden keşfetmenin, vücudumuzu idrak etmenin ince yollarını gösteriyor kitap. Sebzeler, meyveler ve bunlara olan ihtiyacımız… Çok güzel fotoğraflarla süslenmiş eser, gözümüze seyran, gönlümüze bayram yaptırıyor. Bize hem iç dünyamızın coğrafyasını hem de kâinatın tefekküri dilini öğretiyor. Yeni iklimlere ve güzel ufuklara doğru açılmamızı sağlıyor ve düşünmeye sevk ediyor. Ben kitabı çok sevdim, inanıyorum ki sizler de severek okuyacaksınız. Bu arada biz köşe yazarlarından sadece sayfa editörlerimiz değil Haluk İmamoğlu abimiz de kısa yazı istiyor. “Kitaplar ince, yazılar kısa olmalıdır.” diyor. İnşallah bu yazı istediği gibi olmuştur. Hepinize iyi okumalar diliyorum.