Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.63
Gram Altın
2492.21
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Temmuz 2022

İnsanı unutan kaybeder

Öğrenilmiş çaresizliğe sevk edilerek insanlar kapatılıyor ve dünyaya katacakları ne varsa köreltiliyor. Bilim dünyasının deneyleri ile de sabittir ki böyle bir durumda insan kendisine çizilen sınırları aşmayı aklından dahi geçirmiyor ve aşamıyor.

Böyle herhangi bir yirmi yaşındaki insanı devletin başına Cumhurbaşkanı yapsanız eli ayağı birbirine dolaşacaktır. “Ben şimdi ne yapacağım?” diyecektir.

Halbuki daha üç beş yaşlarında iken o insana denilseydi ki “Oğlum... gel de dedenin elinden tutup camiye götür.” Dedesi zaten camiye gidebiliyordur ve kendisi gidiyordur… Aslında böyle bir durumda dedesi onu camiye götürmüş olacaktır.

Ama o çocuk bilecektir ki “Dedemi camiye ben götürdüm.

“Oğlum... Babanın işi sıkışıkmış, azıcık yardım et. ”Ebeveynlere yardım ederek cesaret kazandırılacaktır.

Daha çocukluktan itibaren bir insan, iyi yönde işlenerek cesaretlendirilmeli. On, on beş yaşına geldiğinde ise bu iş, başka bir merhaleye taşınmalı.

“Oğlum az kaldı bak! Yirmi yaşının daha henüz başında çağ açıp çağ kapatmış ve devletlerden birini imparatorluk yapmış İkinci Mehmet var. Sen beş sene sonra onun yaşına geleceksin.”

“Ama sadece büyük bir devleti yönetmiyor. Aynı zamanda dünyaya yön veriyor… Ve yönetiyor… Yirmi yaşında…”

Böyle olursa ne olur, ne kazanılır?

Böyle olursa iyi yönde işlenmeyle yirmi yaşına gelip devletin başına geçtiğinde hiç yabancılık çekmeyecektir? Maiyetinde akıllı ve tecrübeli yöneticiler, temeli sağlam kurumlar oldukça devleti çok iyi yönetecektir.

Ancak o insana siz, “Sen kenarda dur, ileri atılma” deyip memuriyeti bile çok görüp ters yönde işlerseniz değil cumhurbaşkanı, çöpçü de yapsanız eli ayağı birbirine dolaşacaktır.

İnsanlarımız, uzun yıllardır ters yönde işleniyor ve maalesef herkes bu hale geliyor. Ve neredeyse insanın iyi yönde işlenip değerlendirilmesi ise hiç mesabesinde kalıyor.

İnsanımızın sadece devlet yönetme işi değil her bir şeyi de aynen böyle. Edep ve ahlakı, ilim ve yetenekleri, usul ve erkânının kötü olması, şikâyetlerin çoğalmasının temel sebebi işte bu yüzdendir. İnsanı değerlendirmeye dayalı bir düzen yoktur ve iyi yönde işlenmesine dair emareler de düşüktür.

Bugün hayatı içeren her düzen, mükemmel ve muhteşemse o zaman insanın kendisi ve insanı alakadar eden ne varsa ehliyetli ve liyakatli, edepli ve ahlaklı, faziletli ve erdemlidir. Böyle olabilmek için her düzenin, insanı ve onu alakadar eden ne varsa içine girmesi, insanın aklını, kalbini ve gönlünü terbiye etmesi ve insanı hatırlaması lazımdır.

O zaman belki Fevzi Paşa Caddesinde Yunus Emre’ye denk gelir, Pertev Paşa Caminde Akşemeddin vaazı dinlersiniz. Teknik Üniversitede hocanız Cezeri olur, Tıp Fakültesinde ise İbni Sina…

Bugün hayatı içeren her şey, mükemmel ve muhteşem değilse şikâyetler arttıysa ve şikâyet konularını kapsayan ahlak, gerçekten zayıfsa her düzen, insanın kendisi ve onu alakadar eden ne varsa içine girememiş, insanın aklını, kalbini ve gönlünü terbiye edememiştir. Düzen dediğiniz şey, hayatın her alanındaki her şeyi hatırlamış ama insanı unutmuştur.

“Zaten insanı unutan, her daim kaybeder ve kendisi de unutulur.”