Dolar (USD)
32.58
Euro (EUR)
34.83
Gram Altın
2507.06
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

05 Ağustos 2015

İsyanın Olduğu Yerde Zafer Yoktur

Hafta sonu Doğu ve Güneydoğu'dan gelen STK Temsilcilerimizle birlikte Başbakan Davutoğlu ile bir araya geldik. Coğrafyamızda yaşanan sorunları masaya yatırdık, sorunlara çözüm önerimizi sunduk.

Bizleri sabırla dinleyen ve görüşleri ile geleceğe olan umudumuzu artıran Başbakan Davutoğlu'na öncelikle teşekkür ederim.

Sabah başlayıp akşama kadar devam eden toplantıda bir an olsun masadan kalkmayan ve görüşlerimizi dikkatle dinleyen Hanımefendi Sare Davutoğlu'nun tüm yüreğiyle kardeşliğe ve ebedi barışa sunduğu katkısına tanıklık etmek ise beni oldukça sevindirdi. İnanmış yüreklerin acıları bir, davaları bir, amaçları akan kanı durdurup, bu coğrafyayı topyekun barış ile tanıştırmak. Buna şahitlik ettim.

Hepimiz biliyoruz ki şiddet olaylarının kazanan tarafı yoktur. Şiddet sadece sorunları çözümsüz hale getirir. Türkiye, Suriye ve Irak üçgeninde yaşanan olaylardan kendisine kazanım sağlayan sadece küresel piramidin tepesidir. Bizim coğrafyamıza kazandırdığı ise kan, göz yaşı ve kaostur. Türkmen, Kürt ve Arapların ağıtları belki kendi dillerinde farklı ama aynı toprağı suluyor, her geçen günde dayanılmaz bir hal alıyor. Ayetlerde yerini alan tabi haklar gasp ediliyor, gasp edenler Allah'a isyan ediyor! Oysa bilmedikleri isyanın olduğu yerde zafer yoktur.

Allah (c.c), Kur'an-I Kerim'de söyle buyurmaktadır, "Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup sakının umulur ki esirgenirsiniz" (el-Hucurat 49/10). Taraflar hangi dili konuşuyor olurlarsa olsunlar kardeştirler ve kardeşliğini hedef alanlara karşı ortak tavır sergilemek durumundadırlar. Ara bulmak yerine şiddeti olağan hale getirmek kardeşlik bağımıza ihanettir. Unutulmamalıdır ki barışın zıddı olan her tutum İslam'a karşı olmaktır.

Karşımızda bitmek bilmeyen bir sorun var. Adı ilk defa bu hükümet tarafından konulan "Kürt Sorunu." Kadim bir sorun. Çözüm için olağan üstü mücadelenin verildiği, küresel emperyalizm ve işbirlikçileri tarafından çözülmemesi için her yolun denendiği bir mesele. Bugünler de terör ile duraksayan, küresel işgaller ile aksayan, taşeron örgütler tarafından engellenen bir çözüm süreci yaşıyoruz. Yerli bir çözüm modeli olan "Kardeşlik Projesi" Gezi Olaylarından bu yana bir karşı koyuş ve sabote etme girişimleriyle karşı karşıyau2026 O vakit özgürlük/güvenlik dengesi sağlanarak yeni bir mücadele geliştirilmelidir. Güvenlik elden bırakılmadan özgürlüklere dokunulmadan ve hepsinden önemlisi Kürt Sorunu ile PKK sorunu bir birinden ayrı tutularak çözüm için daha kararlı adımlar atılmalıdır. Bölgenin tüm yerel değerleri sürece dahil edilerek yeni bir yol haritası çizilmeli, ebedi kardeşlik için yola devam edilmelidir. İşte Başbakan Davutoğlu ile gerçekleştirdiğimiz toplantıda da aslında hakim görüş tamda buydu. Bu görüş benim Çözüme olan umudumu yeniden yeşertti.

Reformlardan korkulmamalı.

Reformlar ile taşeron örgütlerin sahada kullandıkları ve teröre gerekçe olarak sundukları materyaller ellerinden alınmalı.

Zaten bir bakıma bugün tırmanan olayların gerekçesi de budur.

Reformlar ile millet nefes aldı, örgüt kendisine yaşam alanı bulamaz oldu.

Nefessiz kalan örgüt, küresel emperyalizmden aldığı destek ile saldırıya geçti.

Her saldırı ile tükenişe, her pusu ile kendi ayağına sıkan örgüt, acılarımıza da acı kattı. Bir tükenişlik göstergesi olan silah ile sahaya indi ve elinde tuttuğu pimi çekerek intihar etti.

HDP ise intiharı sadece izliyor.

HDP, kendisini tamamıyla Kürt sorununu besleyen Türk soluna teslim ederek halk nezdinde yok olmayı göze aldı. Yazık!

Normalleşme için yola çıkan HDP, kaosa kapı araladı.

Türkiye partisi olmak iddiasıyla sahneye çıkan HDP, küresel aktörlerin maşası haline geldi.

Oysa ortada büyük bir çözüm projesi vardı. Projeyi bekleyen Ortadoğu coğrafyası ve mazlumlar vardı. Proje Esed'i, Maliki gibi liderleri ve tabi Sisi'yi panikletmeliydi. Çünkü proje tüm bölge halklarına örnek olacak, diktatörlerin maskesini yerle bir edecekti. Gerçeği gören tüm bölge barışına sahip çıkacaktı. Esed panikledi her ortamda saldırdı. Sisi panikledi idam sehpalarını kurdu. Maliki panikledi hatırlayın süreç başladığında PKK Türkiye'den çekilirken, "Gelmeyin orada kalın!" açıklaması yaptı.

Peki PKK neden panikleyerek silaha sarıldı? Demek ki vesayetten beslenen bir yapıymış! Hatta barış değil direk savaşın tarafındaymış. Bölgede savaşı körükleyen ne kadar yapı varsa birlikte hareket ediyormuş.

Durum bu; Şimdi ortak akıl ve tek söylem ile yeni bir mücadele başlıyor. Muhatap bölge halkı. Mücadelede yer alan kazanır. Çünkü hedef barış. Barışın kaybedeni olmaz.